Bilim Kurulu üyeleri şaşkın, Sağlık Bakanı Koca ‘aşağıya tükürsen sakal yukarıya tükürsen bıyık’ misali ne diyeceğini bilemiyor ama hala çok az test yapılmasına rağmen vaka sayıları hızla artıyor. Patladı, patlayacak! Çok yazık gerçekten. Aylardır ekranlarda konuşmayan hekim kalmadı, her meslek grubu,  bilen bilmeyen uzman kesilip ahkam kesti. Sonuç? Vakalar yine tırmanışta. Böyle giderse yakın zamanda salgın iyice kontrolden çıkacak gibi görünüyor. Ağustos, Eylül aylarından ciddi endişe duyuyorum.

Peki neden böyle oldu? Kısaca para bitti! Salgın dönemine girerken zaten başlamış olan kriz bu süreçte iyice derinleşti. Salgın nedeniyle mağdur olan kesimlere destek olacak kaynak yok, 10 lira versene kampanyasından toplanan parayı da ülkenin en zengin şarkıcılarına verdikleri için oradan da vatandaşa kuruş işlemedi! Ne yapacaklar, mecburen ekonominin çarkları dönsün diye iş yerlerini açacaklar!

 Evet, esnaf bu süreçte çok mağdur oldu. Birikmişi, kenarda köşede üç kuruşu yok; işi durdu, kendisi de yanında iş verdiği üç, beş personeli de ortada kaldı. Devlet böyle durumdaki yüz binlerce iş yerine ve çalışana destek olmadığı için çareyi ‘açın kardeşim’ demekte buldu. Vatandaşa da ‘kontrol altına aldık, nasıl tedavi edeceğimizi biliyoruz, tehlike geçiyor’ mesajı verildi ve iş yerlerinin, evlerin kapıları sonuna kadar açıldı!

Hazinenin içini boşaltan, zor zamanlar için kenarda köşede destek fonu bırakmayan iktidar ne yapacak?  “Açtım her yeri, git kredi al alışveriş yap” diyecek elbette. Artık ortamlar salgın öncesi günlerden daha kalabalık daha hareketli! Herkes dışarıda. Önlem hak getire, maske artık çene aksesuarı da değil, külliyen gitti. Kapalı kalınan günlerin intikamı alınıyor adeta!

Kendi adıma bu günleri, salgının baş gösterdiği aylardan daha riskli buluyorum. Sloganım “herkes dışarı çıkıyorsa ben yine içeri giriyorum” şeklinde, sizlere de tavsiye ederim. Halkına ekonomik destek gücü olmayan iktidarın önlemlere son verip iş yerlerini açması, halkı sokağa çıkarması, konunun önemi ve riski konusunda bilinç geliştirememiş düşük eğitimli çoğunluğun vurdumduymazlığı; bizi adım adım salgının kucağına itiyor, endişem bu.

Muktedirlerin seçimlerde oy çalma hesapları!

ABD, Kasım ayında sandık başına gidiyor. Ülke tarihinin gördüğü en tehlikeli başkan olan Trump, şükür ki kazanacak gibi görünmüyor. Ama rakibi Biden, Trump için ‘Oy çalabileceğini düşünüyorum’ diyerek   ‘bize hiç de yabancı olmayan’ bir tezgaha dikkat çekiyor. Bu uyarının yapıldığı ülkede güçler ayrılığı prensibi ve denetim mekanizması var. Başkan, istediği gibi at oynatamıyor, atı alıp Üsküdar’ı geçemiyor ama söz konusu bir faşist muktedir ise davranış hiç değişmiyor.

AKP-MHP koalisyonu da varlıklarını sürdürebilmek için seçim yasasında kendi çıkarları için nasıl düzenleme yapabiliriz hesabında. Seçmen iradesinin sandığa yansıması umurlarında değil, demokrasi zaten defterlerinde yazmıyor. Bize de her şeye rağmen ilk seçimde oylara sahip çıkmak için çok organize olmak düşüyor.

ABD 3 Kasım’da seçime gidiyor, sadece bu ülke için değil artık dünya için de önemli ve kritik bir seçim olacak.