Anlaşılan o ki hem ‘kötülük ittifakının geleceğini’ hem de ilk seçimlerin kaderini belirleyecek en önemli faktör, HDP’nin yaklaşık yedi milyon oyu… Siyasette kavga, HDP ve seçmeni üzerinden dönüyor. ‘Kötülük ittifakı’ parti kapatma konusunda bölündü. Her istediğini ortağına yaptırmayı başaran Bahçeli, bu kez ‘HPD kapatılsın’ diye tepiniyor. Tabii, Bahçeli’nin HDP seçmeninden zerre beklentisi yok, tek bir oy gelmeyeceğini biliyor. Kürtlerin yasal zeminde siyaset yapma imkanı ellerinden alınsın terör artsın, mhp şehit beklesin… Bu mudur?

Sözde büyük ama fiiliyatta küçük ortak akp kapatmadan yana değil. HDP’nin kazandığı yerleri elinden almayı, mensuplarını tutsak etmeyi tercih ediyor. Ki, yaklaşık 10 bin HDP’linin cezaevlerinde olduğu söyleniyor. Kapatılırsa, HDP oylarının hangi partilere gideceği de ayrı bir risk!

O nedenle, akp el altından başka formül üretmeye çalışıyor. Her fırsatta katil Öcalan’dan medet uman, biraderi Osman Öcalan’ı TRT ekranlarına çıkartan akp, söylenen o ki alternatif Kürt partisi kurma hazırlığında. Sazlı sözlü Saray davetiyle ağırlanan Irak Başbakanı Kazimi’nin ziyaretinin ana konusunun da Kürtler olduğu belirtiliyor. Acaba 5 milyon dolarlık ‘destek’ bu amaca hizmet için mi?

Ülkede hukuk sistemini çökertip yargıyı saraya bağlayan zihniyet, altında imzası olan uluslararası yargı kararlarına uyar mı? AİHM’nin Demirtaş kararını uygulamayacağı, hem onun hem Kavala’nın yıllar süren tutsaklığını sonlandırmayacakları anlaşıldı. Demirtaş, Türk ve Kürt siyasetinde önemli bir figür ve seçimlere kadar salıverilmeyeceği çok açık. Tazminat da umurlarında değil, ‘veririm parayı yatırırım’ diyorlar zaar… Ne de olsa devletin parası ceplerinden çıkmıyor ki!

İktidar ortakları HDP ve Kürt oyları üzerinden tepişirken, muhalefet ne yapıyor? Yapılan hukuksuzluklara güçlü, gür bir karşı çıkış görebiliyor muyuz? Bir yanda ‘Aman pkk’lı derler’ korkusu bir yandan milliyetçi oy kaygısı muhalefeti sindiriyor. Oysa seçimin kilit partisi HDP ve yaklaşık yedi milyon oyu ile birlikte bir ‘Demokrasi cephesi’ oluşturmak ve ülkenin sırtındaki ‘kötülük ittifakını’ seçimlerde yerle bir etmek çok mu zor? Olmamalı ama oluyor işte!

Vicdan yoksa, kadın olsan ne yazar?

Siyasette neden daha fazla kadın olsun istiyoruz? Kadınlar daha vicdanlıdır, hassastır, duyarlıdır akılcıdır… diye değil mi? Gel gör ki öyle olmuyor işte! Ülke bugün içinden çıkılmaz sorunlarla boğuşuyorsa büyük ölçüde bir kadın başbakanın hatalı politikaları yüzünden.

O zaman da söylerdim, ‘kadınlık vasıflarından nasibini almamış kadınlar en tehlikelisidir’ diye. Bugün de bakıyoruz bir kadın bakan ‘ülkede yoksulluğu bitirdik’ diyebiliyor. Gerçeklikten, halktan bu kadar mı kopuk olunur?

Üniversite öğrencileri çıplak aranmış, ortaya çıkıyor ki çok yaygın bir uygulama… Bir insanlık suçu, işkence aslında. Ama bir başka akp’li kadın çıkmış ‘yok öyle bir şey’ diyebiliyor. Araştırdın mı, sorup soruşturdun mu? Yoo… Ama ne oluyor, ‘böyle uygulamamız var’ diye açıklama yapılıyor.

Demek ki sadece kadın olmak yetmiyor, önce vicdanlı, dürüst ve ahlaklı olmak gerekiyormuş…