Hemen herkesin aklında olan bir soru: HDP’nin baraj sorunu var mı? OHAL’de girilen seçim süreci dikkate alındığında ve valiliklerin talimatıyla, YSK’nin de onaylamasıyla Doğu ve Güneydoğu’da sandıkların taşınacak olması da düşünüldüğünde evet HDP’nin baraj sorunu var. Hemen her HDP’linin de söylediği gibi ‘bıçak sırtı’ bir durum söz konusu. Peki bu durum neye delalet? Yani HDP barajı aşamazsa ne olur, aşarsa ne olur? Açıkçası bu yazıyı okuyacakların neredeyse tamamı bunları biliyor ama yine de farkında olmayanlar için her platformda dile getirilmesi gerektiğini düşündüğümden yazıyorum.

HDP barajı aşarsa, mecliste muhalefet koltuk sayısında iktidarı geride bırakıyor. 80 ve üzeri sayıda HDP milletvekili meclise giriyor ve meclis matematiğinde muhalefet 320-340 bandına çıkıyor. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalacağı öngörüldüğünde, mecliste çoğunluğu kaybetmiş bir AKP-MHP ittifakı ikinci turda yeterli oy alamayacak ve ülkenin yeni Cumhurbaşkanı muhalefetten bir aday olacak. Yine öngörüde bulunacak olursak, Muharrem İnce yeni ‘Cumhurbaşkanı’ olacaktır diyebiliriz.

Peki HDP barajı geçemezse ne olur? HDP’nin vekil çıkardığı iller dikkate alındığında bu sayının çok büyük bir çoğunluğunun, AKP’ye geçeceği ortada. Yani AKP-MHP ittifakı mecliste çoğunluğu ele geçirecek. Bu durumda AKP’nin ikinci turda yapacağı propaganda şu olur: “Meclis çoğunluğu da bizde, siyasi uyum açısından bizim adayımızın başkan olması gerekir.” Buna ‘kabul’ diyecek çok sayıda seçmen olduğu da düşünüldüğünde Recep Tayyip Erdoğan ‘Başkan’ seçilecek.

Yani HDP barajı geçerse Muharrem İnce ‘Cumhurbaşkanı’, barajı geçemezse Recep Tayyip Erdoğan ‘Başkan’ olacak. Daha da basit söyleyecek olursak HDP barajı aşarsa cumhurbaşkanımız, aşamazsa başkanımız olacak.

Son olarak şunu da belirtmek gerekir diye düşünüyorum normal bir seçim süreci geçirecek olsak, demokratik, adil bir yarış olsa HDP barajı çok rahat geçer.

İNCE İLE DEŞARJ OLUP, DEMİRTAŞ İLE GÜLÜMSÜYORUZ

Gelelim Cumhurbaşkanlığı seçimlerine. Muharrem İnce inanılmaz bir tempoyla günden güne daha da parlıyor. En iyi performansa sahip aday olduğunu söylesek abartmış olmayız. Kim ona nasıl yaklaşıyorsa o da aynı üslupla karşılık veriyor ki bu en önemli artısı. Sayesinde bizler de deşarj oluyoruz bazen. Örneğin videolu bir saldırıyı yine bir video ile bertaraf edip karşı atağa geçiyor. Yalovalı Fizik Öğretmeni İnce, tartışmasız kampanya şampiyonu. En kalabalık mitingler onun mitingleri. Taşımalı da değil katılımcılar. Mitingin düzenlendiği illerde yol boyu park etmiş farklı şehir plakalı otobüsler yok. Toplu döner ve ayran satışları da yok. Mitinge katılmazsanız işinizden, okulunuzdan olursunuz diyen de yok. Belki hepsi kendi seçmeni değil mitingdekilerin ama hepsi mitingin yapıldığı ilden katılıyor.

Muharrem İnce’nin kampanyası daha adaylığı belli olmadan ona sorulan bir soruya verdiği cevapla ile başladı aslında. “Sizce Türkiye’nin Cumhurbaşkanı nasıl olmalı?” sorununa verdiği “Bence Cumhurbaşkanı Yalovalı, 53 yaşında bir fizik öğretmeni olmalı” yanıtıyla…

Ama bu kampanya sürecinin şampiyonundan çok daha dikkat çekici olanı, bana göre en etkili ikinci performansa sahip olan aday. Dört duvar arasında, sadece tek kişiye yapabildiği mitingleriyle ve sadece ‘ketıl’ ile attığı twitlerle seçmenine ulaşabilen Selahattin Demirtaş. Her türlü olumsuzluğa rağmen harika bir kampanya yürütüyor. Kendi içinde bulunduğu durumla dalga geçerek bizleri güldürmeyi de başarıyor. Dışarıda olsaydı her şey çok farklı olabilirdi kuşkusuz.

“BELLİ Kİ YAKINDIR DOĞAYI VE HAYATI SARSACAK ZAMAN”

Duvara ‘ketıl’ resmi çizdiler diye tutuklanan liseli gençler aklımızda. ‘Karneler sizin, gelecek bizimdir’ diyen liseli gençlere yapılan işkenceli gözaltı ve onlar gözaltına alınırken kendine görev edinerek gelip gençlere tokat atmaya yeltenen kraldan çok kralcı teyze de. Ve yaklaşık 3 aydır tutuklu ‘yargılanan’ Boğaziçili gençler (Serbest bırakıldılar ama ömürlerinden 3’er ay çalındı). Tüm bu gençlere ve bu zulmü gençlere reva görenlere Ahmet Telli’nin dizeleri ile seslenelim:

“…Belli ki dağların, denizlerin ve göllerin üzerinden,

Sıyrılıp gelmektedir seher

Belli ki yakındır doğayı ve hayatı sarsacak zaman.”

DÜNYA KUPASI, TRT, AKP

Dünya kupası yaklaşıyor, son 3 gün. Heyecan büyük. Benim gibi futbolseverlerin bu sene dünya kupası maçlarını izlerken çelik gibi iradeye ve sabra ihtiyacı var. Malum maçlar TRT’de, devlet televizyonu olan TRT değil, hükümet televizyonu olan TRT’de. Her maç öncesi, devre arası ve sonrasında AKP reklamları, tanıtım filmleri ile karşılaşacağız. Herkese sabır dilerim.

25 Haziran’dan itibaren zaten keyifle dünya kupasını takip edeceğiz…