Cuma günü dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş ve muhtemelen bir daha görülmeyecek bir gün yaşadık. Koronavirusü şaşırtmak, hazırlıksız yakalamak ve en nihayetinde faka bastırmak için virüsün hiç beklemediği bir anda, kimseciklere haber vermeden aniden sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Böylelikle virüsün ne olduğunu şaşırması, gafil avlanması ve kavgayı bırakması bekleniyordu belli ki.

İnsanlar bu ani karar neticesinde üçe ayrıldılar. Bir grubun kileri doluydu. İki gün boyunca idare edecek, kendini çekip çevirecek şeyleri evinin serin bir köşesine istiflemişti. Biraz öfkelendi bu ani karara fakat çok da telaşlanmadı. İkinci grubun ise acil ihtiyaçları vardı, belki kileri doldurmamanın nedametini yaşıyorlardı, belki de doldurulacak bir kilerleri hiç yoktu, belki de iki tane şeyi ardı ardına ekleştirecek paraları yoktu. Bilemeyiz, kimin malının veya imanının olduğu bakkal sırasında belli olmaz. Üçüncü bir grup ise belli ki “ya canımız çekerse durduk yere” endişesine kavuşmuştu. Ki en nihayetinde bir insan canının çektiği şeyleri gidermezse neden insandır? İlk grup bu son grubu hiç sevmedi. “Onlar” dediler ve ardından bir ton laf söylediler. Ama diyorum ya bir insanın parası ve imanı bakkal sırasında belli olmaz. Benim derdim, o kileri olmayanlar, benim düşündüğüm o iki şeyden üst üste alacak kadar bile geliri olmayanlar. Büyük şair yaşasa belki de haklarında “Ya işsiz kalırsam diye düşündü, virüs çıktığında / Ya işsiz kalırsam diye düşündü, evde kal dediklerinde/ Ya işsiz kalırsam diye düşündü, sokağa çıkma yasağı ilan edildiğinde” diyerek “memleketimden insan manzaralarını” yazmaya başlayacak insan grubudur. İşte bu yazının anlatmak istedikleri onlardır.

Tüm bu işler başlamadan önce memlekette 32 milyon kişi çalışmaya hazırdı. Fakat bunların 4 milyonu çalışmak için ne etseler de bir yer bulamıyorlardı. Memlekettin 80 milyonuna sadece 28 milyon kişi bakıyordu. Ev kiralarını bu 28 milyon ödüyordu. Ev kredisi yine 28 milyonun üzerindeydi, ekmek, temizlik, kıyafet, televizyon, çocukların defteri, büyüklerin huzuru hem 28 milyonun üzerindeydi. Bu 28 milyonun 8 milyonu turizm sektöründeydi. İlk uçaklar durdu, sonra oteller kapandı. 5 milyon kişi restoranlardaydı, alışveriş merkezlerindeydi onlar da kapandı. Yani 28 milyonun neredeyse yarısı işlerine ara verdi. Ve devlet dedi ki bu insanlara; “Sizi işten çıkartamazlar ama tam para vermeleri de doğru değildir, yarı para verecekler verirlerse.” Müzisyenleri, tiyatrocuları, sanatçıları, köşe başından geçen gevrekçiyi, soğukta arabasının önünde duran kokoreççiyi hiç saymadı bile.

Şimdi zamanında belki sımsıkı önlem alınsa durdurulacak bir dert için bunca insan düşünmekte. “Ne olacak acaba” demekte. Kilerleri olanlar, bu insanların kileri olmamasını anlamıyorlar o belli. Bir yardım kampanyası dediler, üç hafta oldu ne olacak ne bitecek o da belli değil. Velhasıl halimizin sonu necedir bilinmez. Hemen acilen bir şeyler yapılmalı insanlar için, hastalık gittiğinde, sevinmeye yerimiz bile kalmayacak böyle giderse.