Bisikletli ulaşım hakkında yazılar yazarken zaman zaman bisikletin diğer toplu ulaşım araçlarına entegrasyonu ile bazı tespit ve önerilere de yer veriyorum biliyorsunuz. Belki farkında değilsiniz ama bisikletin metro, vapur, otobüs ve İzban ile entegrasyonu konusunda bisiklet kullanıcılarının İzmir'de 2010'lu yılların başından beridir verdiği bir mücadele var.

Bu mücadele önce metroya bisikletin tüm saatlerde alınmasını başardı daha sonra İzban'a giremeyen bisiklet kullanıcılarının İzban ile yolculuk yapabilmesini sağladı. “Bisiklet Eylemliği” adı altında toplanan bisiklet kullanıcılarının bu konudaki çabaları halen hatırlanır. Eylemlerin adı zaten unutulacak gibi değildi “Tekerim İzban'a girsin” Girdi de. Daha sonra yakın zamanda Eshot otobüslerinin önüne yüksek noktalardaki semtler için bisiklet taşıma aparatlarının takıldığını gördük. Çeşitli aksaklıklarla sürse de, bunun da bisikletin İzmir'de toplu ulaşıma entegrasyonu için önemli bir adımdı diye düşünüyorum.

Bu aşamaları kaydederken, yerel yönetime bağlı toplu ulaşımın paydaşları olan İzmir Metro A.Ş., İzban A.Ş, Eshot, İzdeniz gibi kuruluşlarla gerek görüşmeler yaparak gerek online başvuru, şikayet ya da öneri imkanları ile iletişime geçiyoruz, istek ve önerilerimizi iletiyoruz. Ancak öyle yanıtlar var ki bazen bu yanıtları veren görevlilerin İzmir'de yaşadığı hakkında şüpheye düşüyoruz ya da yerel yönetimlerin hizmetlerinin “talep” ile yapıldığına dair hiç de sosyal demokrat, halkçı bir belediyeye yakışmayacak cevaplar alıyoruz.

Örneğin bisikletlilerin Metro ve İzban istasyonlarına iniş ve çıkışlarını kolaylaştırmak amacıyla yapılan rampaların yanlış tasarıma sahip olduğunu ve kullanılamadığını, bunu tecrübe ettiğimizi, dünyadan örnekler ile ilettiğimizde “rampaların her gün yüzlerce bisikletli yolcu tarafından kullanıldığı”na dair bir cevap alıyoruz. Aynı zamanda Bisikletli Ulaşımı Geliştirme Platformu'nun (BUGEP) Facebook sayfasında onlarca bisiklet kullanıcısının şikâyeti ortada iken... Yani İzmir Metro A.Ş. ve İzban A.Ş. Bize diyor ki “bu rampaları çok güzel yaptık herkes kullanıyor bir siz hizmet bilmez iki üç kişi bunu beğenmiyorsunuz!

Halbuki 2013 yılında (4 yıl önce) Radikal Gazetesi'nde Murat Yılmaz Bilican imzalı “NEDEN?” başlığı ile çıkan bir haberde şöyle diyor:

İZMİR'Lİ BİSİKLETÇİLERİN METRO-İZBAN ANKETİ SONUÇLANDI:
Ankete online olarak 1579 kişi katıldı. İzmir'de, Metro ve İzban yönetiminin aldığı kararla 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren, trenlere bisikletle binilebilir oldu. Biraz geç de olsa alınan bu karar bisiklet kullanıcılarını sevindirdi. Ancak uygulamayla birlikte başlayan ve anlamlı bir açıklaması bulunmayan yasaklar listesi, kararları fiilen uygulanamaz hale getirdi. Seslerini Metro ve İzban yönetimine her yolla duyurmaya çalışan İzmir'li bisikletçiler, son olarak yaklaşık 1600 kişinin yanıtladığı bir online anket uygulaması yaptı. Yoğun olarak bisiklet kullanıcılarının yanıtladığı anket sonuçları, uygulamada sıkıntılar olduğunu gösterdi.


Aşağıda ayrıntılarına ulaşabileceğiniz anketin ortaya çıkardığı bazı sonuçlar şöyle:
Anketi 1352 kişi kendi bilgisayarından, 227 kişi ise bir spor mağazasında kurulan bilgisayardan yanıtlamış, 1146 erkek, 433'ü bayan, katılımcıların % 90'ı üniversite mezunu, 1304'ü bisiklet kullanıyor, % 70'i sınırlı saat uygulamasının kalkmasını, % 25'i ise zaman aralığının genişletilmesini istiyor, ankete katılanların % 53'ü bisikletin taşınması konusunda hiçbir kısıtlama olmasın derken, yaklaşık % 40'ı yürüyen merdiven veya asansörün de kullanılabileceğini belirtiyor, ücret uygulaması konusunda ise çıkan sonuç şöyle, katılımcıların % 70'i bisiklet için ayrıca ücret alınmasın derken, %25'i ulaşımda bisiklet kullanımını teşvik etmek için bisikletiyle gelen yolcudan da ücret alınmasın demiş.

Sonuç olarak 2 aylık bir uygulama sonunda, bisiklet kullanıcılarının % 90'ının var olan uygulamaların gözden geçirilmesi gerektiğini düşündüğünü söyleyebiliriz.  

Görüldüğü üzere İzban ve İzmir Metro'nun bisikletli ulaşım algısı çok yavaş işliyor. Şu anda yıl 2017.

Öte yandan İz Gazete ve İz Dergi Genel Yayın Yönetmeni sevgili Ümit Kartal'ın geçen hafta beni arayıp nasıl bir bisiklet alması gerektiğine dair sorduğu soruların ardından iki gün sonra yine Ümit'ten gelen soru şöyleydi ; “Tanzercim bu Metro ve İzban'daki rampalar kullanılamıyor!” Ümit'in bisikleti alır almaz ilk tespiti bu oldu. Çünkü denedi ve kullanamadı.

Buradan bir kez daha İzmir Metro A.Ş. Genel Müdürü Sayın Sönmez Alev'i, İzban A.Ş. Genel Müdürü Sayın  Seçkin Mutlu'yu ve İzmir Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Dairesi Başkanı Sayın Kader Sertpoyraz'ı bir bisiklet ile bu rampaları denemeye davet ediyorum ya da vakitleri yoksa kendilerine bu konuda rapor iletebilecek bir yetkiliyi gönderebilirler.

Bisikletin toplu ulaşıma entegrasyonu doğrultusunda fikir geliştirirken toplu ulaşımın bazı paydaşlarının da bisiklet dışındaki eksiklikleri “neden yapılmıyor?” dediğimiz eksiklikleri de göze çarpmıyor değil. 

Geçen haftalarda kutladığımız Göztepe'nin Süper Lig'e yükselişi, ardından kuruluşunun 92.yıldönümünün kutlanması sonrası dostlar meclisinde konu yine Göztepe idi ancak bu sefer futbol dışı bir konuydu. İzdeniz'in Göztepe İskelesi'nden neden daha sık vapur sefer olmadığına dair soruya verdiği “vapur seferlerimiz talebe göre planlanmaktadır” cevabı beni bildiğim doğruyu sorgulamaya ve konuyu sohbette açmaya itti. Belediye hizmetleri “talep” doğrultusunda mı şekilleniyordu?

Konuyu sohbette açtım. İzdeniz'in verdiği “talep olmazsa hizmet yok” vurgulu yanıtı dile getirince Göztepe'de oturan sevgili İnci Özer “Göztepe İskelesi'nden sadece sabahları ve akşamları vapur var, saat başı olsa biz hep vapuru tercih ederiz” diye sohbete katıldı. Ardından benim “talep” ve “kamu yararı” vurguma sevgili Reşat Kutucular'dan  “ arz bazen kendi talebini de yaratır” şeklinde destek geldi. ( Sevgili Ayşen Tekşen bu sohbete dahil olmadı ama o esnada önemli başka bir dert ile meşgul olup bizi birazdan şok edeceğine emindik ki öyle oldu)  Benim her saat başı Göztepe ve Alsancak İskelesi'nden karşılıklı birer vapurun kalkması ve bu vapurların iki iskele arasında Pasaport ve Konak İskelelerine uğrayarak seferleri yapması önerime İnci Özer  “çay içerek denizden gitmek gibisi var mı? Üstelik böylece bazı otobüs hatlarında örneğin 12 nolu hatta otobüs sayısında azaltmaya bile gidilebilir” şeklinde destek verdi. Ayrıca vapuru bisikletliler de rahatça kullanabilirken Eshot henüz katlanır bisikleti bile otobüse almıyor.

Ben deniz ulaşımına İzmir'de neden bu kadar az yer verildiğini biraz daha vurgulamak için İnci Özer'e şöyle bir soru sordum; “Göztepe'de oturuyorsun ve Bostanlı'ya gideceksin ve otomobilinin olmadığını düşün nasıl gidersin?” Göztepe'den Bostanlı'ya gidebilmenin en makul ve hızlı yolu Üçkuyular İskelesi'nden arabalı vapura binmektir ve günü hemen hemen her saati vapur bulmak mümkün. Ancak İnci Özer'in yanıtı şuydu “Konak'a gitmek zorundayım Üçkuyular'a gidemem” Halbuki Göztepe ile Üçkuyular İskele arası 2 km bile değil iken Göztepe'de oturan birisi neden 5-6 km uzaktaki Konak İsklesi'e gitmek zorunda kalıyor? Çünkü Güzelyalı sahilinden Üçkuyular İskele'ye giden bir toplu ulaşım aracı yok! Rasyonel akıl İzmir'de ne metroya ne de vapura binebilmiş değil henüz.  

Anladık ki Göztepe Süper Lig'e yükseldi ama İzmir gibi bir kentte deniz ulaşımı konusunda halen en alt ligde.