Bu ülkenin en temel sorunlarından biri sahtecilik ve insan yaşamıyla oynamak…

Özellikle gıda ürünlerinde daha çok ortaya çıkan sahtecilik ve tağşiş bir türlü önlenemiyor.

Önlemesi gereken kurum hangisi?

Tarım ve Orman Bakanlığı…

Bakanlık bu konuda ne yaptı?

4 Kasım 2020 tarihinde yürürlüğe giren 7255 sayılı Gıda, Tarım ve Orman alanında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanunda para cezalarını arttırdı, ticaretten men ve hapis cezası getirdi.

Yeterli mi?

Tabi ki değil…

Bakanlık, ürettiği ürünlerde tağşiş, yani hileli karışım yapan firmaların isimlerini, adreslerine varıncaya kadar deşifre ediyordu, kamuoyu ile paylaşıyordu.

Son liste 15 Eylül 2020 tarihinde yayınlandı.

İki ay sonra da, 4 Kasım 2020’de yeni cezalar yürürlüğe girdi.

Gıda teröristleri bir yıldır ifşa edilmiyor.

Neden?

Kim, hangi gerekçeyle engel oldu?

Bu liste neden yayınlanıyordu?

Taklit ve tağşiş yapan firma kamuoyu önünde hem deşifre hem de rezil olsun, yaptığından ders alsın diye...

Ama huylu huyundan vazgeçer mi?

Bakanlığın açıkladığı son 5 listede hep aynı firmaların olması da ayrı bir utanç kaynağı…

Demek ki yapanlar belli, ama cezalar az geldiği için caydırıcı olamıyor.

Asıl konumuz gözünü para hırsı bürümüş, vatandaşın sağlığı ile oynayan, zeytinyağına esans, dana sucuğu ve salamına kanatlı ve tırnaklı hayvan eti, yoğurda homojen karıştırıp etiketine de yüzde yüz orijinal ve gerçek yazan bu gıda teröristleri…

İnsanların sağlığı ile oynayan bu firmaların sahiplerinin dağdaki teröristten ne farkı var?

Sayın Bakan Bekir Pakdemirli…

Çağrım size…

Cezaları ne kadar arttırsanız da, hapis cezası dahi getirseniz de bu gıda teröristlerini kamuoyuna deşifre etmediğiniz sürece bu sorun çözülmez.

Alışmış kudurmuştan beterdir.

Vatandaş, kendisini aldatan, kandıran taklit ve tağşişli ürün satan firmaları bilecek, markete gittiğinde de bilinçli şekilde alışveriş yapacak.

En büyük cezayı o firmanın ürünlerini almayarak verecek.

Siz bu gıda teröristlerinin isimlerini açıklamayarak aksine bunların ekmeğine yağ sürmüş oluyorsunuz.

Açıklayın ki sepetteki çürük yumurtalar dökülsün.

İşini, üretimini layıkıyla, en güvenilir şekilde yapan firmaların günahı ne?

Böyle yapmakla iyiyi de kötüye teşvik etmiş oluyorsunuz.

Tarım ve Orman Bakanlığı 2020 verilerine göre, bakanlıkta görevli gıda kontrolörü sayısı 7 bin 137 kişi…

Mevcut kadro ile ülke genelinde 1 milyon 356 bin 643 denetim yapılmış ve sadece 172’si için savcılığa suç duyurusunda bulunulmuş!

Her işletme yılda sadece bir kez denetlenmiş…

7 bin 137 Gıda Kontrol görevlisinin sadece 1917’si Gıda Mühendisi…

Yani sadece 1917’si bu işin uzmanı…

Yılda bir denetlemenin sonucu ne kadar sağlıklı olur bu da ayrı bir tartışma konusu…

Sayın Pakdemirli…

Vatandaşın ekmeğiyle, sağlığıyla oynayan, devletini kandıran bu gıda yüzsüzlerinin isimlerini ve firmalarını deşifre etmeye devam edin.

Biz de basın ve medya olarak bunları yayınlayalım ki;

Attığınız taş, vurduğunuz kuşa değsin…!

*

GAZİEMİR’İN GÖZDE’Sİ UNUTULDU MU?

Malatyalı Gözde Grubu tarafından Gaziemir’in ormana sıfır Yeşil Mahallesi’ndeki inşat alanındaki yüzlerce çam ve zeytin ağacının akıbeti hala belli değil.

Firma, 67’sini izinli kesti ama yüzlerce ağacı ne yaptığını bir türlü açıklayamıyor.

Aslında ne olduğu belli ama cesur biri çıkıp da ‘Şöyle yaptık, böyle yaptık’ diyemiyor.

2013 ile 2021 yılları arasındaki uydu fotoğraflarında her şey apaçık ortada. 

Bırakın ağaçların akıbetini, plana aykırı inşaat bile Gaziemir Belediyesi ekiplerince son anda fark edildi.

Kardeşim bu ne para hırsı…

Bu ne doyumsuzluk?

Ağaçları yok ettiniz yetmedi, sıra plana aykırı yapılaşmayla kaçak birkaç kat fazla yapmaya kadar gelmiş…

Nasılsa ses çıkaran yok, denetleyen yok.

Yüzlerce ağaçta kesersiniz, kaçak katta dikersiniz.

Allahtan Gaziemir Belediyesi ekipleri kontrol yaptı da plana aykırı yapılaşma fark edildi ve Encümen tarafından 2 milyon lira para cezası uygulandı.

Peki bu inşaatı denetleyen firma ne yapıyor?

Neden plana aykırı yapılaşmaya müsaade etti?

Bu firma için yaptırım uygulandı mı?

Firma sahibinin AKP ile bir bağı var mı?

Bunların cevabı da ortada yok.

Kaybolan ağaçların akıbetini soracak resmi kurumlar ise kış uykusunda hala…

Yani Ahmet Kaya’nın sözlerinde olduğu gibi…

“Nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan ahmakça…”