ATA BİLGİNPERK/İZGAZETE - İz Gazete, söz konusu videoyu İzmir Barosu’ndan Avukat Mehmet Baran Selanik ve İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şube Yöneticisi Ahmet Çiçek’e sordu.

Avukat Mehmet Baran Selanik: “Söylemler nefret suçu olarak değerlendirilmeli”

Söz konusu videodaki beyanların açıkça bir aşağılama olduğunu düşündüğünü belirten Avukat Baran Selanik, iktidarın son zamanlada halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçunu işlediğini de söyledi. Irkçılığın Türkiye’de yeniden yükselişte olduğunu da ifade eden Selanik, “Türkiye’de yeniden yükselen ırkçılık nefret suçlarını doğuruyor. Kürtlere yönelik söz konusu beyanların nefret suçu açısından değerlendirilmesi gerekmektedir” dedi.
 

“Nefret suçunun kesin bir tanımı yok”

Nefret suçunun evrensel bir tanımı olmadığını aktaran Selanik, bu sebeple bu tür suçlara yaptırım uygulanabilmesinin zor olduğunu da kaydetti.  Yine de Türkiye’Nin de üyeleri arasında bulunduğu Avrupa Konseyi’nin 1997 yılında üye devletlere verdiği tavsiye kararında nefret söylemini “Irkçı nefret, yabancı düşmanlığı, antisemitizm ve hoşgörüsüzlüğe dayalı diğer nefret biçimlerini yayan, teşvik eden, savunan ya da haklı gösteren her tür ifade biçimi olarak” tanımlanabildiğini ifade eden Selanik, kişinin ırkına, dini inancına, etnik kökenine, cinsiyet kimliğine ya da cinsel yönelimine karşı olunması nedeniyle bir kişiye karşı işlenen suç nefret suçu olarak tanımlanabildiğini söyledi.

Baran Selanik, Türk Ceza Kanunu’nun “Nefret ve Ayrımcılık” başlıklı 122. maddesi kapsamında “Dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefret” ve ayrımcılıkta bulunan kişilere hapis cezası verilebiceğini ancak bu maddenin nefret suçlarını engellemekte yetersiz olduğunu belirtti. Avukat Selanik, ayrıca “Bu maddedeki suçun işlenmesi de teknik olarak çok zor. Nitekim, bu maddenin ihlalinden bahisle açılan dava sayısı yok denecek kadar az” dedi.

“Nefret suçları ifade özgürlüğü ile yakından ilgili”

İfade özgürlüğünün demokratik bir toplumun en önemli unsurlarından olduğunu ifade eden Baran Selanik, “Söylemlerin nefret suçu mu ırkçılık mı oluşturduğu,  yoksa ifade özgürlüğü korumasından mı yararlanacağının tespiti de bu nedenle çok önem taşır. İfade özgürlüğü yalnızca zararsız ya da önemsiz görülen bilgi ve düşünceleri değil, devletin veya toplumun bir bölümü için saldırgan, şok edici veya rahatsız edici bilgi ve düşünceleri de korur. Bunlar çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleridir. Bunlar olmaksızın demokratik toplumdan söz etmek mümkün değildir. Ancak, bazı demokratik toplumlarda hoşgörüsüzlük temelinde nefreti yayan, teşvik eden, yücelten ya da gerekçelendiren tüm ifade türlerine karşı yaptırımlar getirmek ve hatta bu ifade türlerin engellemek zorunlu görülebilir.” ifadelerini kullandı. Buna göre nefret söylemlerinin, ırkçılığın ifade özgürlüğü çerçevesinde korunmasının mümkün olmadığını belirten Selanik, Türkiye’de nefret içerikli paylaşımların, ırkçılığın önüne geçilebilecek yasal düzenlemelerin bulunmadığının altını çizdi.
 
 “Azınlıklara yönelik saldırılar cezasız kalıyor”

Yasal düzenlemelerin yetersizliğinin de yanında siyasi iktidarın güdümünde olan yargının solculara, Kürtlere, Ermenilere, Alevilere, LGBTİ+ bireylere, azınlıklara yönelik saldırılara karşı geliştirdiği bir cezasızlık politikası olduğunu belirten Selanik,
“İnsanlar, mevcut siyasi rejimle aynı fikirlere sahip olduklarında kendilerine herhangi bir şey olmayacağını düşünüyor. Bugün, televizyonlarda kadın cinayetlerinin faillerinin kendilerini “milliyetçi” biri olarak tanımlamalarının nedeni de bu. Devlet eliyle meşrulaştırılan ve körüklenen bir ırkçılık mevcut. Eğer milliyetçiysen kadınlara, Kürtlere, Ermenilere, dezavantajlı gruplara saldırabilir, onları öldürebilir ve sonrasında hayatına devam edebilirsin. Bu algının oluşmasında her türden ırkçılık ve nefret söyleminin bugüne caydırıcı şekilde cezalandırılmamasından kaynaklı” dedi.
 
“İktidarın söylemleri toplumu kutuplaştırıyor” 

“Siyasi iktidarın ve ortağı olan siyasi partinin yöneticilerinin söylemleri, toplumu kutuplaştırmaktadır. İktidar, toplumu kaosa sürüklemek istemekte, böylece iktidarını sürdürme niyetindedir. Düzenli olarak ırkçı ve şovenist söylemlerin arkasına sığınarak yürütülen siyaset, toplumun ayrışmasına sebebiyet vermektedir. Siyasilerin kamera karşısında ayrımcılığı, ırkçılığı, nefreti besleyen konuşmaları insanların günlük yaşamlarına yansıyor elbette. Nefret suçları mağdurlarına yardım eden sivil toplum kuruluşlarına, meslek odalarına saldıran; toplumun genelinde bilinç artırıma ve eğitim gibi konularda hiçbir şey yapmayan devlet yetkilileri son dönemde özellikle Kürtlere yönelik artan şiddet olaylarından sorumlulardır.” şekinde konuşan Baran Selanik, bu söylemlerin sadece iktidar tarafından yapılmadığını da ekledi. “Muhalefet partilerinin temsilcilerin de ülkeyi ekonomik olarak uçuruma sürüklemiş iktidar yerine Suriyeli mültecileri ekonomik sorunlardan sorumlu tutan açıklamalar yapmaktadır. Bunların hepsinin ırkçılığı ve nefreti körüklediğini unutmamak gerekir” diyen Selanik, ülkedeki hakim siyaset tarzının etnik kimlikler üzerinde söylemlerle yürütüldüğünü, bu durumun ırkçılığın yükselişinine neden olacağını düşündüğünü de ekledi.

İHD İzmir Şube Yöneticisi Ahmet Çiçek: “Vicdanın bitmiş olduğu yere geliyoruz”

Söz konusu videonun ülkede gelinen son nokta hakkında çok şey anlattığını söyleyen Çiçek, “Bu daha çok Kürt insanlarına yönelik yapılan bir şey, dikkat edersiniz videodaki Kürt vurgusu özellikle kendini gösteriyor. İnsanların hangi görüşten olursa olsunlar aynı ülkenin vatandaşı olduğunu iddia ettikleri insanlara karşı böylesine ağır bir vicdansızlıkla yaklaşamazlar. Burada işleneni hem seyahat etme özgürlüğüne, hem çalışma hakkına hem bir yerde vatandaş olarak tanınma hakkına gibi bir sürü hak ihlalini bir arada getiren nefret suçudur” ifadelerini kullandı. Ahmet Çiçek, videonun savcılar tarafından bir delil olarak kullanılarak videoyu çeken şahıs hakkında soruşturma başlatılması gerektiğini , fakat ülkedeki mevcut yargı sisteminin bu eylemi cezasız bırakacağını, hatta soruşturmayacağını bile düşündüğünü ifade etti.

Editör: Haber Merkezi