İddianamede, bu patlamadan bir gün önce tanka ‘nafta’ adı verilen yakıtın sızdığı yetkililerce görülmesine ve ateşli iş yapılmaması gerektiği halde ertesi gün 4
işçinin tanka çıkarılarak, taş motoruyla çalıştırıldığı iddiası yer aldı. Faciada, tankı kaplayan gaz kütlesinin taş motorundan çıkan kıvılcımla patladığı iddianamede yer aldı.

İddianameye göre TÜPRAŞ’taki tankların bakım işi Beka adlı taşeron şirkete verildi. Patlamadan bir gün önce tanka yakıt girişini sağlayan vanaların kör tapaları sökülerek, yakıt depolanmasına hazır hale getirildi. Ancak söküm sırasında tanka yakıt sızdı. Bu akış TÜPRAŞ yetkilileri ile Beka’nın sorumlularınca fark edildiği halde ertesi gün tanka sokulmaması gereken tel spiralli taş motorla çalışmaya izin verildi.

Hürriyet'ten İsmail Saymaz'ın haberine göre, iddianamede, tanka sızan naftanın son derece yanıcı ve parlayıcı olduğu, gaz birikimine yol açtığı ve bir kıvılcımla infilak ettiği savunularak, şöyle devam edildi:

“Bölgenin hassasiyeti ve teknik saha sorumlularının mevcudiyetine rağmen kıvılcım çıkaracak nitelikte aletlerle çalışma yapılamayacağının, ateşli iş izninin verilemeyeceğinin tartışma götürmez nitelikte olduğu açıktır. Yanıcı ve patlayıcı özelliğe sahip maddelerin depolandığı tanklarda gerekli kontrol ve çalışma kurallarına tamamına aykırı şekilde çalışma yürütüldüğü ve kaçınılmaz vahim olayın meydana geldiği görülmektedir.”İzmir’deki rafineride, 11 Ekim’de TK-3032 numaralı tankta meydana gelen patlamada 20 yaşındaki Yusuf Kepenek, 24 yaşındaki Kemal Şaşmazer, 26 yaşındaki Mehmet Karademir ve 44 yaşındaki Mehmet Dere can vermişti.

Editör: Haber Merkezi