Sultangazi’de özel bir rehabilitasyon merkezi iş başvurusunda bulunan Sarp Öztaş, trans erkek olması nedeniyle işi yapamayacağı öne sürerek reddedildi. Bu ayrımcılığa maruz kalan Sarp Öztaş, zaten güvencelerinin olmadığını anlatarak, İstanbul Sözleşmesi’nin LGBTİ+’lara ayrımcılığı ve nefret cinayetlerini daha da arttıracağını ifade etti.

Gazete Kolektif’ten Miray Mert'in haberine göre, Celal Bayar Üniversitesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon bölümü mezunu 25 yaşındaki Sarp Öztaş, Sultangazi’de rehabilitasyon merkezi olan özel bir kuruma iş başvurusunda bulundu. Açıklama yapan Öztaş, 17 yıllık geçmişe sahip bir özel rehabilitasyon merkezine yaptığı iş başvurusunda yöneticiye trans erkek olduğunu açıklaması üzerine “biz erkek çalışan arıyoruz” cevabını aldığını belirtti.

“BİZ ERKEK ÇALIŞAN İSTİYORUZ”

Cinsiyet uyum sürecini tamamlayan trans erkek Sarp Öztaş, hayatı boyunca ötekileştirme ve dışlanmalara maruz kaldığını vurguladı. Fizyoterapist Sarp Öztaş, iş başvurusunda trans erkek olması nedeniyle başvurusunun reddedildiği iş görüşmesini şöyle anlattı:

“Özel rehabilitasyon merkezinin Sultangazi’de bulunan şubesine yaptığım iş başvurusu sonucu çağrıldığım için gittim. İsmini bilmediğim kadın yöneticiyle görüştüm. Çalıştığım ve çalışacağım yerlerde bunun saklanılacak utanılacak bir olmadığı için açık sözlü olarak cinsiyet uyum sürecimi bitirdiğimi söyledim. Kendisi çok şaşırdı. “Biz velilerin istekleri üzerine erkek çalışan almak istiyoruz” diye bir cümle kurdu. Ben de o zaman “beni erkek olarak görmüyorsunuz” bu yaklaşımının transfobik olduğunu söyledim“

Öztaş, yöneticinin kendisine yanlış anlamayın biz her türlü fikre görüşe saygı duyarız dediğini belirterek şöyle devam etti:

“Yönetici, sadece çalışma koşulları olarak biz daha iri erkek personel arıyoruz dedi. Ben de ne için olduğunu sordum. Kas germek için olduğunu söyledi. Çok şaşırdım kas germek için ne gibi bir kuvvet gerekebilir. Ben zaten Fizyomed Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi, İstanbul Tıp Fakültesi Çapa Hastanesi,Özel Refleks Fizik Tedavi Merkezi gibi kurumlarda hem spastisitesi yüksek çocuklarla, yoğun bakımdaki yaşlılarla, bacağının şişkinliğinden yürüyemeyecek lenfödem hastalarıyla çalıştım. Kendisine ön yargılı bir insan olduğunu benim neyi yapıp yapamayacağıma kim olduğuma değil nasıl göründüğüme bakıp karar verdiğini söyledim. Şöyle bir durum olsaydı sizi anlardım dedim. Ben burada çalışırım hasta ya da hasta velileri benden şikayetçi olur, işimi iyi yapamadığımı söyler, bu konu hakkında konuşabiliriz dedim. Bana bu şekilde yaklaştığınız için zaten ben böyle bir kurumda çalışmam dedim ve çıktım.”

“HAKKIMIZIN KORUNACAĞINA DAİR GÜVENCEMİZ YOK”

Sarp Öztaş, cinsel kimliği nedeniyle bu tarz ayrımcılıklara maruz kaldığını söyleyerek İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının toplumsal cinsiyeti daha da körüklediğini dile getirdi. 

Öztaş “Trans birey olmam benim onurumu kıracak şekilde davranışlara maruz kalmamı gerektirmiyor. Sonuçta ben de hastalara sevgi, hoşgörü ve güler yüzle iyileşme süreçlerine destek olmak isteyen; kimsenin ne benden üstün olduğu ne de benim kimseden üstün olduğumu düşünen bir bireyim. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması yoluna gidilmesi zaten Türkiye’de LGBTİ+ bireylerinin haklarına saygı duyulmayan bir ortamdayken LGBT’leri daha da ötekileştirme onlara karşı nefret söyleminin ve nefret cinayetlerinin önünün açılmasına neden oldu. Bu gidişatta devletin hakkımı koruyacağına dair güvence görmüyorum. Gelecek için kaygılıyım” dedi.

Editör: Haber Merkezi