HANDE NAYMAN/ OBEN ULU- Nebiler köyünde bulunan saklı cennet 'Aşıklar Şelalesi', tabloları aratmayan eşsiz ve doğal güzelliğiyle görenleri hayran bırakıyor. Üç farklı şelalenin bulunduğu yaklaşık 1300 metrekarelik bölgede, tatilciler 'Saklı Mağara', 'Ağlayan Mağara' ve 'İkiz Mağara'yı aşarak, üstlerine sarı ve kırmızı boyalar sürülmüş taşları takip edip diğer şelaleye ulaşıyor. Macera dolu yolculukta pek çok bitki ve hayvan türüyle de karşılaşanlar, doğanın eşsiz güzelliğinin tadını çıkarıyor. Şelaleye gelenler büyülü manzaranın keyfini sürerek, nehrin içindeki banklarda ayaklarını buz gibi suda serinletirken, koronavirüs tedbirlerine uyarak, kalabalık tatil beldelerine kıyasla daha izole bir tatilin keyfini sürüyor. Doğa tutkunlarının yanı sıra fotoğraf meraklılarını da cezbeden şelaleye gelenler, gördükleri doğal güzelliği ölümsüzleştiriyor. Aynı zamanda ziyaretçiler, yürüyüş ve piknik yapıp, bölgede bulunan tesiste vakit geçirerek zamanı en iyi şekilde değerlendiriyor.

'ÇAM İKİYE BÖLÜNMÜŞ, İKİ AŞIĞI İÇİNE ALMIŞ'

Şelaledeki tesisin işletmeciliğini yapan Nezir Bayhan, "Burada 10 tane şelale, 6 tane mağara, 6 zindan, birkaç tane değirmen ve ne amaçla yapıldığını bilmediğimiz mezarlar var. Burada piknik alanları var. Gökyüzü ağaçlarla kaplı ve güneş yere düşmez. Kuzey Ege Otoyolu'nun açılmasıyla birlikte İzmir merkezine olan uzaklık 1 saate kadar düştü. Özellikle pazar günleri çok yoğun geçiyor. Hafta içi ise ortalama 150- 200 araba geliyor. Buranın tarihine baktığımızda, denizden uzak bir yaşam alanı olduğunu görüyoruz. Deniz kenarında ikamet etmek tehlikeli görülüyordu. Vadide ağaçların altında saklanıyorlardı. Ağaçlar yakacak olarak kullanılıyordu. Rivayete göre burada bir padişah yaşarmış. Padişahın kızı Yörük Ali'ye aşık olmuş. Her gün çam ağacının dibinde buluşurlarmış. Padişah bunu duyunca Ali'yi öldürmeye karar vermiş. Askerleriyle birlikte Ali'yi öldürmeye gelmiş. O anda çam ikiye bölünmüş ve iki aşığı içine almış. Bu yüzden burası 'Aşıklar Şelalesi' diye anılır. Daha sonra padişah bir mağaraya giderek ağlamış. Bu mağaraya da köylüler 'Ağlayan Mağara' olarak isim takmışlar' dedi.

'EVLENME TEKLİFİ FOTOĞRAFLARINDA GÖRDÜK'

Şelalede ailesiyle birlikte vakit geçiren Gülser Aktürk, "Şelaleye daha önce de geldim ve çok beğendim. Pandemi dolayısıyla biraz korkarak geldik ama maskelerimizi taktık, dikkat ediyoruz. Yapacak bir şey yok. Mükemmel bir yer, bu yüzden ikinci defa geliyoruz. Vakalar arttığı için bir daha fırsat bulamayabiliriz, diye düşündük" diye konuştu.

Şelalenin önünde fotoğraf çektiren vatandaşlardan Hilal Arın, "Tek kelimeyle mükemmel. Her şeyden önce doğayla iç içeyiz. Çok güzel bir ortamı var. İlk kez geliyorum ama bundan sonra mutlaka tekrar gelirim. Ağlayan mağaraya gittim ve çok beğendim" dedi.

Şelaleye ilk kez geldiğini söyleyen Ayşe Arın, "Burayı çok beğendim. Burada tamamen doğayla iç içeyiz. Bir arkadaşımız burada evlenme teklifi yapmıştı. Bizler de bu şekilde buranın varlığından haberdar olduk. Fotoğraflarda çok beğendik ve bu yüzden geldik" ifadelerini kullandı.

Uşak'tan şelaleyi görmek için ailesiyle gelen vatandaşlardan Yıldırım Yıldız, "Şelaleye ilk defa geliyoruz. Kalabalık, ailecek geldik. Gerçekten çok beğendik. Biraz ulaşım zorluğu var ama değiyor. Çevre konusunda da burasının oldukça temiz olduğunu düşünüyoruz. Koronavirüs tedbirlerimizi de aldık. Maske kullanıyoruz ve herhangi bir olumsuzluk görmedik" diye konuştu.

'HAREKETLİ ORTAMDAN UZAKLAŞTIM'

Vatandaşlardan Mehmet Aslan, "Ailem daha önce buraya gelmiş ama ben ilk kez geliyorum. Burası herkesin gelebileceği bir yer. Ben Ankara'da çalışıyorum ve sürekli hareketli bir ortamdayım. Burası insanı gerçekten rahatlatıyor. Pandemi yüzünden endişeliyim ve siperlikle geziyorum" dedi.

Manisa'dan ailesiyle birlikte şelaleye gelen Özcan Aslan, "Hanımla ikimiz su, orman ve yeşilliği çok seviyoruz. Buraya dördüncü gelişimiz. İlk defa bu kadar kalabalık görüyorum. Çevre düzenine biraz daha özen gösterilebilir. Vatandaşlar çöplerini bırakıyor. Bu doğal güzelliğin kirlenmesinden rahatsız oluyorum" diye konuştu.

Şelalede yüzen vatandaşlardan Serdar Seçkiner, "Çok doğal bir ortam, bakir bir ortam. Merdivenleri indikten sonra suya girmek zorunda kaldım. Su bana göre sıcaktı, hamam gibiydi" dedi.   

DHA

Editör: Haber Merkezi