İZ GAZETE- Uğur Dündar’ın hazırlayıp sunduğu ‘Demokrasi Arenası’ programının konuğu İYİ Parti Güvenlik Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Dr. Aytun Çıray, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile Prof. Dr. Ahmet Saltık oldu. Programın ikinci yarısında katılan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, pandemi sürecinde Büyükşehir Belediyesi'nin nasıl bir yol izlediğine değindi.

11 Büyükşehir belediyesi olarak deklarasyon yayınladıklarını ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ilettiklerini ifade eden Soyer, şunları söyledi:

“Kovid öncesinde bir araya geliyorduk. Kovid sonrası da her hafta Zoom üzerinden toplantı yapıyoruz. Hem birbirimize ilham veriyoruz hem deneyimlerimizi aktarıyoruz. Son yaptığımız toplantılarda da Kovid nedeniyle içine düştüğümüz sıkıntı durumları paylaştık. Çünkü giderlerimiz çok arttı, gelirlerimiz çok daraldı. Bu tablo sürdürülebilir bir tablo değil. İlk toplantılarda dedik ki Belediler Birliği’ni göreve davet edelim. Bizim sözcümüz olup hükümete aktarın dedik. Ancak pek bir sonuç alamadık. Biz de Cumhurbaşkanımıza bir çağrı yapalım dedik. Biliyorsunuz daha öce Cumhurbaşkanı 30 Büyükşehir belediye başkanıyla bir araya gelmişti. Hatta o toplantı sonrası bir WhatsApp grubu da kuruldu. Bundan esinlenerek Cumhurbaşkanına bir mesaj verdik. 30 büyükşehir belediyesini bir araya getirin dedik. Çünkü bu durum sürdürülebilir bir durum değil. Biz ki İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin aldığı puanlardan fazla puanlarla ödüllendirilen bir belediyeyiz. Buna rağmen sıkıntı yaşıyoruz. Ama biz hizmet üretemez bir noktaya gidiyoruz. Bizi toplayın dedik. Çünkü Türkiye’nin çok acil bir yerel yönetim reformuna ihtiyacı var. Bu kriz yerel yönetimlerle çözülemez. Yerel yönetimlerle merkez arasındaki krizden çok yerel yönetimin hizmet yapmasıyla ilgili bir kriz bu. Örneğin toplu taşımada kullandığımız mazotun vergisi yüzde 18. Kamu hizmeti yapıyoruz. Hiçbir indirim yok. Bunları talep ediyoruz. Mutlaka hükümetin bir çözüm üretmesi gerekiyor. O yüzden cumhurbaşkanına çağrıda bulunduk. Biz de devletin bir parçasıyız sonuçta. Ancak henüz bir cevap alamadık. Yardım gelmezse devam edecek bir durum değil bu. Biz bu kredi konusunda bu kadar iyi durumdayken bu sorunu yaşıyorsak diğer belediyeleri düşünemiyoruz. Çok zor durumdayız.”

‘EN MUTLU OLDUĞUMUZ ŞEY, OY VERMEYEN İNSANLARIN TAKDİRİ ALMAK’

Büyükşehir olarak salgın sürecinde yaptıkları çalışmaların kendilerini motive ettiğini belirten Soyer, “Bizi olağanüstü motive eden çok şey var. Örneğin kiraz hasadı. Kemalpaşa bu konuda öncü. Ve Kemalpaşa’daki kiraz hasadına dışarıdan gelen geçici işçiler yapıyordu. Üreticiler de kiraz dalda kalacak diye büyük panik yaşadılar. Biz de bir çağrı yaptık ve gençler de buna seve seve katıldı ve çok güzel bir dayanışma gösterdik. İzmir’de 265 bin koli dağıttık. İzmir nüfusunun yüzde 15’ine dokunduk. Bu dokunduğumuz kişiler de İzmir’in arka mahallerinde yaşayan, görünmeyen kesimin oluşturduğu kişilerdi. Biz en yoksul mahallere gidip o halka ulaştık. Bu sadece belediyenin yardımıyla olmadı. Halkın bakkalı adıyla bir uygulamayla vatandaşların aldığı paketleri de dağıttık. Biz bunları İzmir’in en yoksul mahallelerine dağıttık. Ve her şey bittikten sonra yardım giden yerlerdeki sandık sonuçlarına baktık. CHP’nin yüzde 20 oy aldığı AKP, HDP seçmeninin yoğun olduğu yerlerdeki insanlara dokunduk. Bizi en çok mutlu eden olaylardan biri oldu. Bir belediye başkanının en mutlu olduğu şey size oy vermeyen insanların takdiri almasıdır. İnsanları en mutsuz eden belirsizlik, korku, endişedir. Biz de şeffaf olmak istedik ve günlük yayınlamaya başladık. Vatandaş neler yaptığımızı görsün istedik. Belediye onun için çalışıyor o zaman rahatlıyor. Biz de İzmirliyi mutlu etmek için çaba gösteriyoruz” diye konuştu.

‘DOĞAYI TAHRİP EDERSENİZ BÜYÜYEMEZSİNİZ’

Pandemi sürecinde doğanın değerinin bir kez daha anlaşıldığını dile getiren Soyer, “2015 yılında Paris’te bir iklim zirvesi toplandı ve 400 belediye başkanı davet edildi. Toplantının sonunda üresel ısınmayı 2 derecenin altında tutabilmek için 100 milyar dolar ayırdılar. Doğanın 1 derece üstünde ısınması demek hasta olması demektir. Bu pandemi sürecinde anladık ki doğa hastaysa biz sağlıklı olamayız. Doğayı tahrip ederseniz büyüyemezsiniz. Doğayla uyumlu olmak zorundasınız. Kısacası doğayla uyumlu olduğunuz zaman sağlıklı bir büyüme kuruyorsunuz. Sağlıklı büyüme, sağlıklı gıda sağlıklı doğayla mümkün oluyor. Bu süreçten çıkardığım ders bu” dedi.

‘KRİZ BİTSE DE DEVAM ETTİRECEĞİZ’

Kriz belediyeciliği hakkında da konuşan Soyer, “Bizim biraz daha erken öngördüğümüz bir şeydi. Göreve geldiğimiz ilk zamanlarda Toplum Sağlığı Daire Başkanlığı’nı kurduk. Çünkü çok kırılgan bir bölgede yaşıyoruz. Bu yüzden toplum sağlığını korumakla ilgili bir inisiyatif almamız gerektiğini düşündük. Bu da yaptığımız en önemli işlerden biriymiş şu anda görüyoruz. Çünkü bu başkanlık bir bilim kurulu oluşturarak bize bir rota çizdi. Biz de bir kriz üst yönetim kurulu oluşturduk. Meslek odaları, tabip odası, baro, kent konseyi, dernekleri belediyenin bürokratlarıyla her her pazartesi sabahı buluşturduk ve ortak akıl yaratabildiğimizi gördük. Birlikte karar verdik. Bu krize yönelik yeni bir belediye anlayışı oluşturduk. Kriz bitse de bunu devam ettireceğiz. Her pazartesi toplanmaya devam edeceğiz” diye konuştu.  

Cumhurbaşkanına yaptıkları çağrıdan cevap gelmezse halka bunu bir şekilde açıklayacaklarını belirten Soyer, “Önümüzdeki hafta Sayın Genel Başkanımıza gideceğiz. Çünkü acil bir tedbire ihtiyaç var. O tedbir gelmezse neler yapabileceğimizle ilgili Genel Başkanımızla görüşceğiz. Bir şekilde buradan devam edeceğiz” dedi.

‘YANLIŞ POLİTİKALAR YÜZÜNDEN TARIMDA BU DURUMDAYIZ’

Pandemide Büyükşehir Belediyesi olarak kırsala destek verdiklerini de dile getiren Soyer, tarımın hayatımızdaki yerine değindi ve şöyle konuştu: “Bu süreç gösterdi ki kendi kendine yeten bir tarım ekonomisi olması çok önemliymiş. Bu tarım mücadelemiz aslında daha eskiye gidiyor. İlk defa Seferihisar’da 10 yıl önce yerel tohum takas şenliği yapmıştık. Çünkü yasal düzenlemede yerli tohumun satışı yasaklanmıştı. Bunu kabul etmemiz mümkün değildi. Ve takas şenliği yapmaya karar verdik. İlk sene 280 tür yerli tohum topladık. Asıl hikâye şu; Gödence Köyü’nde bir amcamız bize bir avuç tohum verdi. Karakılçık buğdayıydı. Önce saksıda sonra bahçede sonra dönüm dönüm tarlalarda bunu diktik. Şimdi İzmir’in ovalarında yüzlerce dönüm Karakılçık var. Aslında Karakılçık buğdayı bu toprakların önemli bir zenginliği. Bu mesele bizim en hayati meselemiz. Küçükken kendine yeten ülkelerden biriyiz diye iftihar ederdik. Biz dünyanın en bereketli topraklarında yaşıyor. Neden şimdi ithal eder durumdayız. Tamamen yanlış politikalar yüzünden bu durumdayız. Üreticinin tekrar üretmesini sağlamalıyız. Tekrardan köylüye milletin efendisiyiz dedirtmeliyiz.  Karakılçık buğdayı ile ilgili bir politikamız var. Devletin verdiği fiyatın iki katını verip almayı garanti ediyoruz. Üreticimiz böylelikle daha çok ekip kazanabilir. Böylelikle köylünün topraklarını terk etmemesini istiyoruz. Biz o köyleri yaşatmaya devam edeceğiz. Süt kuzusu adıyla binlerce çocuğumuza süt götürüyoruz. Şimdi de kavurma projemiz var. Bu projeyle de küçükbaş hayvancılığı destekleyeceğiz. Et girmeyen mutfak kalmasın diye. Bakla üreticilerinden alım olmuyor dediler Büyükşehir olarak bu baklayı alıp yardım kolilerine koyduk.  Bezelye, enginar, kiraz da yaptık ve devam edeceğiz. Küçük üreticiye de sahip çıkmamız gerekiyor. Tekrardan mandacılığı başlattık. Mandayı küstürdük İtalya’ya gitti. İtalya mozarellası olarak alıyoruz. Biz de İzmir mozarellasını üreteceğiz. Selçuk’ta başladık. Tüm sulak alanlarda mandacılığı başlatıyoruz.  O bereketli toprakların nimetinden faydalanmamız gerekiyor. Böylelikle dışarıya mahkûm olmayız. Tarım en öncelikli meselemiz. Tarımsal üretimi desteklemek için elimizden geleni yapacağız.”

‘İZMİR DEĞİŞİMİN ÖNCÜSÜ OLACAK’

İzmir’de kentsel dönüşümde neler yapacaklarına da değinen Soyer, “Benden önceki dönemde de çok büyük hazırlık yapılmış. İnşaat sektörünün içine girdiği kriz nedeniyle müteahhitler ihalelere girmemiş. Çiğli de ilk kura çekimini yaptık. Hazırlanan 5 noktada ihale süreçlerini başlatıyoruz. Kentsel dönüşüme belediye olarak destek vereceğiz. Biz yapacağız.  Ege Mah. Gaziemir, Örnekköy, Bayraklı bunların hepsinde başlatıyoruz. Büyükşehir Belediyesi kendi şirketleriyle girecek bu ihalelere. Dünya Bankası ve IFC ile beraber İzmir’deki kentsel dönüşüme birlikte başlayacağız. Bu bereketli topraklarda başımıza gelenler kader değil. Bunların hepsiyle ilgili yapılacak bir şey var. Başka bir Türkiye’nin mümkün olduğunu İzmir gösterecek. İzmir bu değişime öncü olacak” diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi