Yaklaşık 4 aydır cezaevinde tutulan Odatv Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız 9 Kasım’daki duruşmayı bekliyor.

Odatv.com'da yer alan habere göre,  Müyesser Yıldız’ı Sincan Cezaevi'nde Halk Müziği sanatçısı Oğuz Aksaç ziyaret etti. Aksaç, Müyesser Yıldız'a iki tane türkü de okudu. Aksaç, Erkan Oğur'dan "Neden Geldim İstanbul'a" ve Ali Kızıltuğ'dan "Sen Gel Diyorsun Öf Öf" türkülerini Yıldız için söyledi.

'İNANIYORUM Kİ, BU YANLIŞ KARARDAN DÖNÜLECEKTİR'

Ziyaret sonrasında cezaevinde bir açıklama da yapan Aksaç, 8 yıl önce de Silivri Cezaevi'nde Yıldız'ı ziyaret ettiğini hatırlatarak, "Müyesser ablamı görmek amacıyla buraya geldim. Morali iyi, her şey çok güzel. İnanıyorum ki, bu yanlış karardan dönülecektir" dedi.

Müyesser Yıldız’ı yalnız bırakmamak için yanına gittiğini söyleyen Oğuz Aksaç, "Böyle zamanlarda insanların daha diri durabilmeleri için yalnız hissetmediğini bilmelerine ihtiyacı vardır. Biz de onu yalnız bırakmamak için buraya geldik. Sizlere de selamı ve bir mesajı var" dedi

Aksaç ayrıca, Müyesser Yıldız’ın mesajını da okudu.

İşte Oğuz Aksaç'ın Müyesser Yıldız'ın mesajını okuduğu anlar:

"Merhaba can dostlar,

Ülkemizde hem çok şey değişiyor hem de çok şey değişmiyor.

Oğuz kardeşim 2012 yılında da Silivri Cezaevi’nde beni ziyaret etmiş, camın ardından telefonda Adıyaman ve Neden Geldim İstanbul’a türkülerini söylemişti.

8 yıl sonra bugün tarih tekerrür etti; ama bu defa sadece mekan değişti!

Değişmeyen ne; hukuksuzluk, zulüm, güce boyun eğiş, yani kulun, kul hakkını bilerek, inatla ve büyük bir zevkle gasp etmesi!

'Türk’ü anlamak için türkü dinlemek gerek.' derler. Türkü, Pir Sultan Abdal’dır, Köroğlu’dur, Dadaloğlu’dur, Nesimi’dir, Aşık Veysel’dir, Neşet Ertaş’tır, Mahzuni’dir ve niceleridir.

Türkü sadece Anadolu’muzun ve tüm gönül coğrafyamızın dağları, ovaları, ırmakları, sevdalarımız değildir. Mücadelenin, zulme direnişinin de adıdır.

Onların sazında, sözünde; Namık Kemal’dir, Tevfik Fikret’tir, Sabahattin Ali’dir, Uğur Mumcu’dur, Ali Tatar’dır, Türkan Saylan ve niceleridir.

Hasılı; vatana, Cumhuriyet’e, aydınlığa sahip çıkmak, Ata’mızın yolunda yürümektir.

Mahzuni’nin deyişiyle;

'Milletin sırtından doyan doyana,

Bunu gören yürek nasıl dayana

Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana

Bilmem söylesem mi, söylemesem mi?'

... diye haykırabilmektir.

'Bu kadar milletin hakkın alanlar

Onları kandırıp zevke dalanlar

Diplomayla olmaz, hakim olanlar

Suçsuzun başına çöktün ise yuh'

...diyerek yalana, talana, zulme bayrak açmaktır.

Oğuz gelir de Nazım’ın şu dizeleri hatırlanmaz mı?

'Memleketimi seviyorum

Çınarlarına kolan vurdum

Hapislerinde yattım

Hiçbir şey gideremez iç sıkıntımı

Memleketimin şarkıları ve tütünü gibi...'

Büyük usta Uğur Mumcu’nun şu vasiyet gibi sözleriyle bugünleri de aşacağız:

'Ben Atatürkçüyüm, ben devrimciyim, ben gerçek milliyetçiyim, ben emperyalizmin karşısındayım. Vurguna, soyguna, talana karşıyım. Ben laiklikten yanayım. Daha düne kadar yazdığım hiçbir yazımı yalanlayamadınız. Öyleyse öldürün, parçalayın. Her parçamdan, beni aşacak binlerce Uğur Mumcu çıkacaktır.'

Türkülerimizi gençlerimize sevdirmek gibi çok önemli bir vatan hizmetini yerine getiren Oğuz Aksaç kardeşim aracılığıyla, tüm dostlara Sincan’dan türkü dolu sevgilerimi gönderiyorum.

Her türkü dinlediğinizde ya da mırıldandığınızda beni hatırlamanız dileğiyle!"

Editör: Haber Merkezi