EFE CAN TAN/İZGAZETE - Koronavirüs salgını ülkemizde yayılmaya başlamadan önce mülteciler ülke gündeminde en önemli yeri kaplıyordu. Şubat ayının sonunda Türkiye’nin AB ülkelerine gitmek isteyen mültecileri durdurmayacağını açıklamasının ardından mülteciler sınır kapılarına akın etmiş, içeri giremeyince de kapılara yakın bölgelerde beklemeye başlamışlardı. Ne var ki Covid-19 salgını tüm dünyaya ve ülkemize etki etmeye başladıktan sonra bir anda gündem değişti ve mülteciler unutuldu.

Salgın günlerinde mültecilerin ne gibi sorunlar yaşadığını anlatan Mülteci- Der Genel Koordinatörü Pırıl Erçoban temel ihtiyaç konusunda İzmir’de yaşayan mülteciler tarafından virüs yayılımı başladıktan sonra artan sayıda yardım telefonlarını aldıklarını belirtiyor.

Erçoban; ‘’İzmir’de 146 binden fazla kayıtlı sığınmacı var. Geçmek üzere haber bekliyorlar. Otellerde kalıyorlar ya da kirada evlerde kalıyorlar. Zaten pek çok kişi çalışma izni olmadan çalışmaya devam ediyordu. Koronavirüs salgını başladıktan sonra işlerinden oldular. Salgın başladıktan sonra sığınmacılar tarafından temel ihtiyaç için başvuranların sayısında çok ciddi bir artış var. İrtibatta olduğumuz diğer kurumlardan aldığımız bilgilere göre onlara da müthiş bir başvuru var bu yönde. İşini kaybeden, kirasını ve faturasını ödeyemeyen, temel gıda ve diğer şeylere ulaşamayan kişilerden birçok yardım talebi geliyor. Zaten çok düşük ücretlerle, günlük kazançlarla yaşıyorlardı. Şu anda işsiz kaldıkları birkaç gün bile birikim yapabilecek gelire sahip olmadıkları için çok kritik hale geliyor.

BELEDİYELER YARDIMLARDA MÜLTECİLERİ UNUTUYOR!

Salgın başladıktan sonra birçok vatandaş işini kaybetti ihtiyaç sahibi haline geldi. Yardım kuruluşlarından destek alıyorlar fakat belediyeler yardımlarda mültecileri unutuyor. Unutulmasa bile öncelik türk vatandaşlarına veriliyor. Belediyelerden, kaymakamlıklardan, valiliklerden destek konusunda ‘’öncelik vatandaşta… mülteciler için bir şey yapamayacağız’’ yaklaşımı görüyoruz maalesef.

Mültecilerin uymaları geren tedbirlere maddi imkansızlıklar nedeniyle uymakta zorluk çektiğini aktaran Erçoban; ‘’Uzmanlar hep vücut direncine önem gösterin temizliğe özen gösterin diyor ama iyi beslenmek, temizliğe dikkat etmek için belli bir masraf gerekiyor. Onu karşılayamayacak durumlarda olanlar bu tür şeyleri yerine getiremiyorlar. Beslenme ve temel ihtiyaçlar konusunda zaten kırılgan bir grup mülteciler. Şu an çok daha kırılgan bir hale geldiler.

MÜLTECİLER VE SAĞLIK HİZMETLERİ

Mültecilerin sağlık hizmetlerinden yararlanırken de birçok engelle karılaştığını söyleyen Erçoban ‘’Statü farkı olmadan ücretsiz olarak vatandaş sığınmacı herkes acil tıp hizmetlerinden yararlanabilir. Bu bağlamda Covid-19’da acil tıp hizmetleri kapsamına alındı. Ancak Türkiye’de farklı kategoride mülteciler var.

1. Geçici koruma altında bulunan Suriye’den gelen Suriyeliler.

2. Suriye dışındaki ülkelerden gelip Türkiye’de bulunan uluslararası korumadakiler. Afganistan, Irak vb.

3. Hiç kaydı olmayan veya kayıtlı olduğu ilde yaşamayan düzensiz durumda olan kişiler düzensiz göçmen diye nitelediğimiz grup.

HASTANELERDE 3,4 KAT ÜCRET İSTENİYOR!

Son dönemde sağlık hizmetlerine erişimde ilk 2 kategori için bir fark var oluştu. O anlamda uçurum derinleşti. Geçici korumada olanlar normal şartlar altında ücretsiz erişebiliyor ama uluslararası korumadaki kişiler katkı payı ile erişebiliyorlardı. Aralık ayında yabancılar ve uluslararası koruma kanununda yapılan değişiklik ile bu kişilerin tabii olduğu genel sağlık sigortası kayıt oldukları andan itibaren geçerlilik süresi 1 yıla indirildi. 1 yıldan fazla süredir kayıtlı olan uluslararası koruma kapsamındaki kişilerin sigortaları şubat ayında itibaren iptal edilmeye başlandı. Uluslararası koruma kapsamında olan sığınmacıların ve mültecilerin sağlık sistemine erişiminde sıkıntı başlamıştı zaten. Salgın başlaması ile bu daha ciddi bir soruna dönüştü. Hastaneye gittiklerinde ücret ödemeleri gerekiyor. Bazı hastanelerde sağlık turizmi kapsamında ücretlendiriliyorlar. 3,4 kat ücret isteniyor. Ülkemize sağlık turizmi için gelen yabancılar gibi değerlendiriyorlar. Normalinden fazla. Ücret alınıyor. Bakanlık ile yazışmalar yapıyoruz en azından standart ücretlendirme yapılması için.

Bu konuda şöyle bir ayrıcalıkları var; Hassas durumda olanların genel sağlık sigortasının devam edeceği söylendi ama hassa durumu yeni oluşan olabilir ve bu da yine sağlık sistemine ulaşamamalarına sebep olur. Ayrıca hastalığını belgelemeleri için rapor isteniyor ama raporlar ücretli. Koronavirüs ortaya çıkınca veya başka bir şey hastaneye nasıl gidecekler? Çünkü para isteneceğini düşünüyorlar… Acil kapsamına alınacaklarını tahmin etmiyorlar veya bilmiyorlar. Söylediğim gibi temel ihtiyaçların giderilmesi hem de sağlık sistemine erişim açısından ciddi olarak kırılgan ve hassas bir grup olan mülteciler şu an daha hassas bir durumun içindeler.

KAYDI OLMAYANLAR İÇİN DURUM DAHA DA KÖTÜ!

Herhangi bir kaydı olmayanlar veya kayıtlı olduğu il dışında yaşayanlar için durum daha da kötü. Onlar mülteciler için bir yardım kampanyası organize edilse bile ulaşamayacaklar, sağlık sistemine ulaşmaları da daha zor, hastaneye gittiklerinde nasıl karşılanacaklar? Polis onları belki durumları ağır değilse göç idaresine teslim edecek. Göç idaresi de idari gözetime sevk edecek ve zor duruma düşecekler.

BELEDİYE KAYNAKLARINDAN GELEN BİLGİYE GÖRE ‘ÖNCELİK VATANDAŞ OLANLARDA!’

Belediyelerin dayanışma kampanyalarından mültecilerin yararlanma ihtimali konusunda ise oldukça negatif konuşuyor Genel Koordinatör Erçoban; ‘’

Örneğin ücretsiz maske başvurusu yapmaları için yardımcı olduk birçok mülteciye. Umarım alabilecekler… Mültecilerin kullandığı 99 ile başlayan kimlik numarası ile sisteme giriş yapılabiliyor e-devlet üzerinden. İzmir Büyükşehir Belediyesinin de yardım sitesi var. Bu 99 ile başlayan numara ile oraya girilebiliyor ama yardım alamayacaklar gibi görünüyor. Belediyenin yardımları mültecileri kapsamıyor. Büyükşehir ve ilçe belediyeleri dahil olmak üzere. Bizim aldığımız bilgiye göre vatandaşlara öncelik verilecek şeklinde bir yaklaşım var. Belediye kaynaklarından gelen bilgiler bu yönde.

Olağanüstü bir dönemden geçtiğimizi fakat bu dönemden önce de hali hazırda en çok ihtiyaç sahibi olanların yine mülteciler olduğunun altını çizen Erçoban;

‘’Toplum içinde herhangi bir grubu hiç dikkate almazsanız böyle dünya çapında bir salgından söz ederken halk sağlığı açısından da bir risk almış olursunuz. Birçok tedbiri alma imkanı yok mültecilerin. Olmayanlar için bu desteğin verilmesi gerekiyor.

SALGIN OLMADIĞI ZAMAN DA EN ÇOK İHTİYACI OLANLAR ONLARDI!

Gerçekten olağanüstü bir dönemden geçiyoruz dediğim gibi tüm dünya pek çok insan durumları iyi olan, ihtiyacı olmayan insanlar ihtiyaç sahibi haline geldi. Bunların arasında zaten salgın olmadığı zamanda en çok ihtiyacı olanlar sığınmacılardı. Dolayısıyla şimdi onlar çok daha fazla etkilendiler. Mültecilerin ihtiyaç sahipleri belirlenirken resmi kurumlar tarafından unutulmaması lazım. Yardım severler tarafından destek görmesi gerek. Bu konuda insan ayrımı yapılmaması gerekiyor.

ONLARI DA HESABA KATIN!

Sığınmacıların çocuklarının bir bölümü uzaktan eğitimden de faydalanamıyor. Televizyonu olmayan, internete erişimi olmayanlar çok sayıda.

Son olarak demek istediğim eğitim konusunda olsun sağlık ve yardım konusunda bütün bunlarda nüfusumuzun 100’de 5’ini oluşturan mültecileri unutmamak, bu insanları da hesaba katarak tedbirleri alırken onları da düşünmek gerektiğinin çağrısını yapmak istiyorum.

Editör: Haber Merkezi