Gizem TABAN/ İZ GAZETE- İzmir’de 30 Ekim 2020 tarihinde yaşanan deprem 117 can kaybına yol açarken binlerce vatandaşın da evi hasar aldı veya yıkıldı. Depremin psikolojik etkisi ve yarattığı travmaların yanında vatandaşlar bir de evlerini yeniden inşa etme mücadelesi verdi. Depremde evi ağır hasar alıp yıkılan, evi orta ve az hasarlı olarak tespit edilen depremzedeler; Turgay İlkel, İbrahim Yontucu ve Sezgi Deniz Bardakçı deprem esnasında ve sonrasında yaşadıklarını anlattı.

‘O AN FACİA OLDUĞUNU ANLADIM’

Deprem öncesinde Mansuroğlu Mahallesi’nde oturan ve apartman yöneticisi olan depremzede Turgay İlkel, afet esnasında yaşadıklarına dair şunları söyledi: “Deprem sırasında, yıkılan Yılmaz Erbek Apartmanı’nın önündeydim, bizim binanın da yıkıldığını düşündüm, hemen koşup eve geldim, eşim evdeydi. Bizim apartmanımız yıkılmamıştı ancak açılamayan kapılar nedeniyle içeride kalan komşularımız vardı. Balyozlarla kapıları kırmaya çalıştık. Ardından can kaybı olmadan herkesi tahliye ettik. Sonrasında ise evlerimizi 1 saat içinde boşalttık. Bu bir saat süre tabi ki yetmedi, eşyalarımızın birçoğu içeride kaldı. Etrafa baktığımda havayı adeta bir kireç tozu kaplamıştı, gümbürtüyle evler yıkılıyordu. O an bunun bir facia olduğunu anladım.”

‘KEŞKE ÜCRETSİZ OLSAYDI’

“Deprem günü arabada yatıp, apartmanı bekledim” diyerek açıklamalarını sürdüren İlkel, “Sonraki günlerde ise kızımın evinde kaldık. Ardından ise kiraya çıktık, şehir içindeki kiraların çok yüksek olmasından dolayı merkeze uzak bir ilçeye taşındık. Daha sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ve AFAD’ın yardımlarından yararlandık. Binamız ağır hasarlı olduğu ve yıkıldığı için kura çekimine hak kazandık. Cumhurbaşkanının 6 Kasım’da İzmir’e geleceği ve deprem konutlarını teslim edeceği söyleniyor, kurayı bekliyoruz. Yeni evimize taşınmayı özlemle bekliyoruz. Devletin rezerv alanda yaptığı konutlar için; yüzde 50’sini devletin ödeyeceği, yüzde 50’sini hak sahibinin ödeyeceği söyleniyor. Bu da 2 yıl ödemesiz, 18 yıl vadeli olacak. Ödeyebileceğimiz şekilde ancak keşke ücretsiz olabilişeydi” ifadelerini kullandı.  

‘ÖLÜMDEN DÖNDÜĞÜNÜZ KAZA GİBİ’

Depremin psikolojik etkisine dair konuşan İlkel, “Bu bir savaş gibi… Ölümden döndüğünüz bir kaza veya ameliyat gibi… Yıkılan evimizde 17 yıl oturduk, çok iyi komşularımız vardı ve bu bize bir güven ortamı sağlıyordu. Şimdi ne yazık ki hepimiz dağıldık. Eşyalarımızın birçoğunu alamadık, alabildiklerimizin hepsini de koyacak yer yoktu, bu nedenle birçoğu hurdaya gitti. Tabi ki yaşananların travması var ama hayat devam ediyor. Fazla da karamsar olmamak gerekiyor, acı bazen de insanı olgunlaştırıyor. Mesela, eskiden eşyalarımı misafir gelince kullanayım derdim şimdi en yeni en güzel ne varsa kullanmaya çalışıyorum. Çünkü gördük ki bir anda her şey enkaz altında kalabiliyor” dedi.

‘TRAVMATİK OLAYLAR YAŞADIK’

Afetten önce, Mansuroğlu Mahallesi’nde yer alan bir sitede apartman yöneticisi olan depremzede İbrahim Yontucu, deprem anında yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “Deprem olurken sitenin bahçesinde bulunan kulübedeydim, eşim ve kızım ise evdeydi. İlk yaptığım iş; sitemizde ikamet eden tüm insanları tahliye etmekti. Şükürler olsun hiçbir vefat ya da yaralanma olmadı. Deprem anında Emrah Apartmanı’nın yıkıldığına bizzat şahit oldum. Allah bir daha göstermesin, çok travmatik olaylar gördük ve yaşadık.”

‘BOMBA ATILMIŞ GİBİ OLDU’

Deprem sonrasında yaşadıkları süreci aktaran Yontucu, “Depremden sonra ilk taşınanlardan biri oldum, çünkü depremde en çok hasar alan benim dairemdi. Bunu da zamanla öğrendik. Yüksek katlı binalarda daire içindeki hasar alt ve üst basınç nedeniyle duvarların patlamasına sebep oldu. Tabiri caizse apartmana bomba atılmış gibi bir görünüm oldu. Akabinde tabi ki evimizde oturmadık. Evimize adeta hırsız gibi girip çok kıymetli bazı eşyalarımızı alarak yakınlarımızın evine taşındık. Onlar bizi bir süre misafir etti, bu arada tabi ki ev bulma derdine düştük. O esnada kiralar yükseldi, fırsatçılar ortaya çıktı. Daha sonra hasbelkader bir ev bulduk. Bir daha böyle bir şey yaşanmaması için dua ediyoruz” diye konuştu.

‘KASLARIMIZ HAREKETE GEÇTİ’

Bayraklı Belediyesi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmaları sonucu hayata geçen emsal artışı kararının büyük bir sevinç oluşturduğunu belirten Yontucu, “Oturduğumuz bina için yapılan hasar tespitinde farklı farklı raporlar ortaya çıktı, ardından yaptığımız itiraz sonucunda orta hasarlı olduğu belirlendi. O süreçten sonra risk analizini yaptık ve bina yıkıma hazır hale geldi. Yıkım sözleşmesini de hazırladık. Bundan sonrasında, emsal artışıyla birlikte cebimizden daha az çıkacak meblağ ile yeni evimize kavuşmayı ümit ediyoruz. Buranın zemini sıvı-alüvyon olduğu için belediyemiz yüksek katlara fore kazık yapılması yönünde zorunluluk getirdi. Bu çok güzel bir şey, keşke bu zamanında yapılsaydı.  Mutluluğu ifade eden yüzümüzdeki gülümsemedir, yüzümüzde gülümsemeyi sağlayan 17 kas vardır. 30 Ekim 2020’den bu yana bu kaslarımız felç geçirdi. Emsal artışından sonra bu kaslarımız harekete geçti, bizi umutlandırdı, sevindirdi. Emsal artışı demek, cebimizden daha az para çıkması demek. Şükürler olsun, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Bayraklı Belediyesi’nin destekleriyle inşallah hayata geçecek” açıklamalarında bulundu.

HÜKÜMETE KREDİ ÇAĞRISI

Kredi konusuna da değinen Yontucu, “Hepimizin geliri orta halli, emekli bir insanım, okuyan kızım var. Depremden 2 ay önce kızımı evlendirmiştim, yeni bir masraftan çıkmıştık. Emsal artışı bize mali açıdan bir çıkış yolu sağlıyor ancak kredi konusu biraz muamma… Bundan sonraki süreçte kredilerin mümkün olduğu kadar düşük faizli ve uzun vadeli olması için mücadele edeceğiz. Eğer devlet bu konuda destek olursa bizim için çok iyi olur” dedi.

‘KURTULAMAYACAĞIZ SANDIM’

Deprem öncesinde Manavkuyu Mahallesi’nde oturan depremzede Sezgi Deniz Bardakçı, afet günü yaşadıklarına ilişkin, “Normalde çalışan biriyim, o gün izinliyim. Oğlumla evdeydik. Deprem ilk başladığında olağan bir sarsıntı diye düşündük ama hızlanıp gürültüler çoğalmaya başladığında çok panik olduk. Evden çıkabilecek miyiz, çıkamayacak mıyız, oğlumu kurtarabilecek miyim… O an bunları düşündüm. Camdan dışarı bakıp toz bulutlarını gördüğüm anda sanırım kurtulamayacağız diye düşündüm. Eşim şehir dışındaydı, onun korkusu da vardı. Nasıl olduğunu hatırlamıyorum ama bir şekilde dışarıya çıktık. Çıktığımızda gözümün önünde çöken apartmanlar vardı. Adeta büyük bir psikolojik sınavdı. Sonraki günlerde atlatacağınızı düşünüyorsunuz ama gittikçe zorlaşmaya başladı. İlk birkaç gün hiç uyuyamadım diyebilirim, oğlumu yalnız yatıramadım. Çok kötü bir süreçti” ifadelerini kullandı.

‘GELECEĞİNDEN ÇALMAK İSTEMİYORUM’

Evi az hasarlı olarak tespit edilen Bardakçı, depremden sonra güven duymadığı için evinde oturmaya devam edemediğini belirtti. Bardakçı, “Az hasarlı deniyor ama gözle muayenede bir evin ne kadar hasarlı olduğunun tespiti bana güven vermiyor. O travmadan sonra kimse de bunun aksini bana ispatlayamaz. Depremden bu yana annemin evinde kalıyorum, 2 artı 1 evde 5 kişi yaşıyoruz. Çünkü evimizi yaptırıp yaptıramayacağımızı bilmiyoruz. Fiyatlar çok yüksek, biz bunu ödeyemeyiz. Okuyan bir çocuğum var, ben zaten 1 yıldır onun geleceğinden çok şey çalmış oldum. Daha da fazla çalmak istemiyorum” dedi.

‘KREDİ BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ’

“Emsal artışı bizim için büyük bir müjde oldu” diyerek açıklamalarına devam eden Bardakçı, “Bu müjdeyi almak için aylarca sesimizi duyurmaya çalıştık, çok mücadele ettik. Herkesin mağduriyeti var ama biz az hasarlılar da çok mağdur olduk. Depremin ağırı, ortası, azı olmaz. Hepimiz depremzedeyiz. Benim zaten halihazırda ödemeye devam ettiğim bir kredim var, karı-koca asgari ücretle çalışan insanlarız ve bir çocuğumuz var onu okutmaya çalışıyoruz. Şimdi bir kredi daha ödemek zorundayız. Biz aslında satın aldığımız evi tekrar satın alacağız. Emsal artışı çıktı, çok şükür. Ama bir de sıfır faizli, 2 yıl ertelemeli 20 yıl ödemeli kredi olursa biz biraz daha rahatlayacağız. Bir de şimdi kira ödeyeceğiz, evimiz 3-5 ayda bitmeyecek. Bu yüzden kredi bizim için çok önemli…” açıklamalarında bulundu.

Editör: Haber Merkezi