Organize Suç Örgütü Lideri Serkan Kurtuluş, kamuoyunda ‘Fetö Borsası’ olarak bilinen yapının başında AKP eski Genel Başkan Yardımcısı ve şimdinin DEÜ Rektörü Nükhet Hotar’ın olduğunu iddia etmişti. Nükhet Hotar hakkındaki iddialarla ilgili ilk kez hakim karşısında konuştu. İddiaları reddeden Hotar'ın işte ifadesi:

ÖNCE İŞ YOĞUNLUĞUNDAN BAHSETTİ

İzmir’de ‘FETÖ Borsası’ olarak adlandırılan yapının silahlı kanadını yönettiği söylenen, birçok iş insanından tehdit yoluyla para aldıkları ve bazı iş insanlarını korkutmak için silahlı saldırıda bulundukları gerekçesiyle hakkında dava açılan ve uluslararası yakalama kararı bulunan Serkan Kurtuluş'un hedefindeki isim Nükhet Hotar, hakkındaki iddialarla ilgili ilk kez ifade verdi. İş yoğunluğunu nedeniyle celseye katılamayacağını avukatı aracılığı ile bildiren Nükhet Hotar ifadesinde;
'Değerli başkanım değerli heyetimiz. Öncelikle beni bu şekilde dinlemeyi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Sizde çok yoğunsunuz. Bahsettiğiniz gibi bizim de inanılmaz bir yoğunluğumuz var. 80.000 öğrencimiz, 10.000'e yakın akademik idari personelimiz, 3 büyük yerleşkemiz, 14 ayrı konumlandığımız yer olan bir üniversitenin şu an yöneticisi konumundayım. Dolayısıyla hem pandemi sürecinin olmuş olması, hem uzaktan eğitimlerimizle öğrencilerimizi mağdur etmemeye, çalışma sürecini yoğun yaşıyor olmamız, bizi böyle olağanüstü bir tempo içine soktu. o Yüzden bir kez daha teşekkür ederim anlayışınız için.

GECE 01.00'DE BİR TELEFON GELDİ BİLİNMEDİK

Gece telefon edildiği iddialarını değerlendiren Nükhet Hotar:''Tabi bu yaşanan olayları bir şekilde hukuka aktarıp devamında takibini sağlamak bizim vatandaş olarak görevimiz. Nitekim daha önceki ifademde söylediğim gibi Ankara'da olduğum bir dönemde gece galiba 01.00 sularında bir telefon geldi bilinmedik. Bir numara. Ben prensip olarak gün içinde de bende kayıtlı olmayan bir numara gelirse sekreterime veririm arar. Tanıdığım bir kişiyse ilgilenmemiz gereken bir konuysa dönüş yaparız. Gece geç vakit olduğu için açmadım. Bir daha çaldı, bir daha açmadım. Sonra iki tane size ilettiğim mesajlar bırakıldı. Tabi mesajların içeriğine baktığımızda, dinlediğimizde hem tanımadığım, hem anlamadığım, hem bilmediğim bir şekilde ama ağırlıklı tehdit içeren bir mesajdı. Doğal olarak İzmir'e döner dönmez ilk işim bunu sizlerin değerli makamlarına hukuki yolla bir süreç başlatmaktı ve bunu yaptım. Bunu yaptıktan sonra yine sizlerden gelen bilgiye göre bu numara Serkan Kurtuluş denen kişinin numarası ile örtüştüğü ona ait olduğu tespit edilmiş bunu öğrendik. Bunu öğrendikten sonra da bu kişi ile açılmış olan dosyaya bir şekilde bizde eklenmiş olduk. Hani hukuki şeyleri doğru söyleyemeyebilirim kusura bakmayın. Ben anladığım kadarı ile anlatıyorum. Ondan sonra yine hızlandırılmış bir süreç yaşadım ben kendi adıma söylüyorum bunu. 

ADIMI ÖN PLANA ÇIKARIP ÜSTÜME BAZI SUÇLAR ATILMAYA ÇALIŞILIYOR

Bu kişilerin adını Ahmet Kurtuluş'la da bağlantılı olarak daha çok duymaya, işte en son bu Amerika'dan Fuat Avni diye bilinen kişi ile yapılan bir Arjantin Cezaevi'nden yaptığı söylenen bir canlı yayında da benim adımın daha çok ön plana çıkarıldığı, işte üzerime bazı suçların atılmaya çalışıldığı, hatta öyle bir nokta ki, en son rahip olayı eklenerek belki de ben burada bir figürüm. Benim dışımda bu olayın daha üstlere taşınmak istendiği, hatta uluslararası bir boyut kazandırılmaya çalışıldığı bir süreç gelişti. Bir anda benim izlediğim, görebildiğim kadarıyla tabi bunun bu süreci takip ederken doğal olarak işte hukuki sürecimizi başlattık. Hani benim kendi içimde de hukukçularımızla yaptığımız görüşmelerde de niye bunlar yaşanıyor, biz neresindeyiz, neden biz diye tabi ki kendi kendimize de soruyoruz, konuşuyoruz, değerlendiriyoruz. 

ÖLDÜRÜLEN AHMET KURTULUŞ'LA ÇALIŞTIK

Sizin demin sormak istediğiniz gibi bir Ahmet Kurtuluş olayı ortaya çıktı. Ben 3 Kasım 2002 öncesinde Dokuz Eylül Üniversitesi'nde Profesör olarak Çalışma Ekonomisi Bölümü'nde Ana Bilim Dalı Başkanıydım. Sonra Ak Partinin kuruluşyla beraber sayın Cumhurbaşkanımızın davetiyle de siyasete katıldım. İlk seçimde 3 Kasım İzmir Milletvekili olarak Ankara'ya gittim. Sonra partimizin ilk kongresinde de Genel Başkan Yarımcısı olarak görev aldım ve siyaseti bıraktığım son 2 yıl öncesine kadar da hem Genel Başkan Yarmımcısı, hem İzmir Milletvekili olarak görevimi sürdürdüm. Genel Başkan Yardımcısı olduğum sürenin 14 yılı sosyal işlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak geçti. Bildiğiniz gibi bizim yaklaşık 12 tane Genel Başkan yardımcılığımız vardır. Ekonomi işler, uluslararası, idari işler gibi bizim tam yapılanmamızın karşılığı da illerde vardır. İl yönetiminde de işte ekonomi sosyal işler diye karşılığında kişiler olur. Ben herhalde 5 yada 6 tane sosyal işler başkanı ile çalıştım. Bunlardan bir tanesi de Ahmet kurtuluş'tu ve yine işleyiş olarak parti disiplini olarak konuyla ilgili hangi genel başkan yardımcısı gelirse o ildeki onun karşılığı olan yönetici de ona eşlik eder. Programlarına katılır, verdiği görevleri yapar. Hani bu sadece İzmir için değil Türkiye'nin her yerinde bizim karşılığımız olan ekibimizde böyle çalıştık. Dolayısıyla da  Ahmet Kurtuluş'la  o dönemde böyle bir siyasi çalışmamız oldu. Sonraki süreçte onun partiden ayrıldığı, işte bir takım olaylara karıştığı, hapse girdiği, sonuşta da çıktıktan sonra veya işte denetimli çıktıktan sonra öldürüldüğü de hepimizin malumu. Ama biz özellikle o süreçte işte 15 Temmuz'da yaşadık. Seçimler vardı. Zaten Ankara'da gündemimiz gerçekten çok yoğundu ve İzmir'e çok seyrek gelebiliyorduk. Bütün diğer milletvekili arkadaşlarımız gibi, dolayısıyla Ahmet Kurtuluş ile benim tanışıklığım bu şekilde. 

BAŞKAN : 'Ahmet Kurtuluş, Serkan Kurtuluş ile görüşüyormuş. Tabi bizim dosyaya yansıyan bilgilere göre. Veya onun yanında hiç gördünüzmü ve rastladığınız oldu mu?

SERKEN KURTULUŞ DENEN KİŞİNİN VARLIĞINDAN SON OLAYLAR GÜNDEME GELİNCE ÖĞRENDİM

Şöyle söyleyeceğim efendim. Ahmet Kurtuluş'u zaten partiden ayrıldıktan sonraki süreçte hiç görmedim, konuşmadım belki hatırlamıyorum. Ama belki bir ortamda gördüm şimdi yalan olmasın. Ama hiç hatırlamıyorum. Serkan Kurtuluş denen kişiyi ne gördüm, ne canlı konuştum, ne telefonla konuştum, ne de öyle bir kişinin varlığından bu son olaylar gündeme gelinceye kadar bilgim olmadı.

GAZETECİ HAPSE GİRDİ ÇIKTI YAZMAYA DEVAM ETMİŞTİ

Konu tabi ki adı gündeme gelip benimle de bir şekile bağlantılı olunca bende onun işte FETÖ Borsası içinde olduğunu, bir takım şeyler olduğunu hatta en son noktada da ben 2013'te bir gazeteci olayı olmuştu. Siyasetçi olarak özellikle bizim kongre dönemlerimiz öncesi muhalif gazeteciler kendilerince bir takım etkinlikler içine girerler. Sanıyorum öyle bir sebeple de bir gazetecinin yazıları oldu benimle ilgili. Bende aynen bugün yaptığım gibi hemen hukuki yollara başvurdum. Dava açtım ve kazandım. Hapse girdi, tazminat davasını kazandım. Hukuki olarak onunla o gün her şeyimi kapatmıştım. Ta ki işte bugünlere gelinceye kadar. Bugün geldiğimiz noktada yine izlediğim kadarıyla işte bu Fuat Avni denen adamın yaptığı şeyde de açıkça söylediği gibi işte Serkan Kurtuluş'a bu gazeteciyi dövdürtmüşüm. Ahmet Kurtuluş biliyormuş gibi konularla gündeme geldi. Sanıyorum bu gazeteci de onların etkisi ile bir sosyal medyasında sürekli yok suç duyurusu yapacağım, yok sonun geldi, yok tutuklanacaksın, diye bir takım şeyler yazmaya başladı. Bir de böyle bir sürecimiz var. Dediğim gibi gazeteciyi de onunla da hiç yüz yüze gelmedim. o dönemde de gelmemiştim. Davalara da avukatlarım girmişti. Hem hukuken kazandım, hem tazminat kazandım. Hem de çok sık görülmez bilirsiniz hapse bile girdi çıktı. Yazmaya devam etmişti. Dolayısıyla o konu orada bitti. 

BAŞKAN : 'Bir de Ahmet Kurtuluş'un şoförü var dosyada gizli tanıktı sonra deşifre oldu bu kişi. Spil diye zaman zaman dilekçeler veriyor. Tabi bu kişi de tehdit ediliyor ona da koruma tayin edildi. Verdiği dilekçelerde yani bunu çekinerek verdiğini de daha sonra bize söylüyor. Mesela sizinle de ilgili işte bu gazeteci olayı ile ilgili bir kaç gün önce bir dilekçe verdi. Bizim diğer bir dosyamız var. Ahmet Kurtuluş'ların yargılandığı dosyada o şahsı hiç gördünüz mü?

NÜKHET HOTAR:'Hayır hiç görmedim. Hatta bu olayı duyduktan sonra fotoğrafından da baktım. Bizim bir dönem Karabağlar İlçe yönetiminde çalışmış. 

BAŞKAN BU ŞAHIS U.G. MÜ?
NÜKHET HOTAR: Galiba Genel Başkan yardımcısı olmadığım süre içersinde karşılaşmadım. O kadar.
BAŞKAN : Şikayetçimisiniz
NÜKHET HOTAR :'Şikayetçiyim'
BAŞKAN:'Davaya katılma talebiniz?
NÜKHET HOTAR: Katılma talebimiz var efendim'
NÜKHET HOTAR: 'Ben bir cümle daha eklemek istiyorum. Dediğim gibi siz evlatlarınızı bize teslim ediyorsunuz. Bir üniversite öğrencisi olarak gencecik delikanlılar, genç kızlar bize geliyor. Biz onları bulundukları yerden daha iyi bilgi seviyesi ile ülkesine, vatanına, milletine faydalı kişiler olarak mezun etmeyi hedefliyoruz. Bize gerçekten çok ciddi sorumluluk ve iş yükü yüklüyor. Aslında be sayın Cumhurbaşkanımızın ilk kararname ile atadığı 3 rektörden bir tanesiyim. Ve yıllarca onunla birlikte çalışan biri olarak da bunun sorumluluğunu gerçekten çok ciddi hissediyorum. İnanın gece rüyamda çok uyuduğum sınırlı. Zaman kısıtlı. Nereye gitsem, bu projeyi ne yapsam sürekli onları düşünüyorum. Dolayısıyla bu tür konuların içersinde bu kadar olmam. Üniversiyete bu sene başlayan kızım koruma ile geziyor. Koruma ile gezmek zorunda kalıyor. Bu duruma gelmiş olması, benim arkamda 5 koruma ile gidiyor geliyor. Konuları inanın yönetebilmek zor. Ben yüce adaletinize ve size tabi ki güveniyorum. Dediğim gibi ilk günde gazeteci olayı olduğunda da benim geldiğim yer burasıydı. Telefon geldğiğinde de benim geldğim yer makamınız. Doğal olarak onun için sizin bu süreci takibi en iyi şekilde yöneteceğinize güvenimiz tam. Şeye bir kez daha dikkat çekmek istiyorum. Bu konu be o dönem Genel Başkan yardımcısı olduğum için benim üzerimden be değil de belki Ahmet-Mehmet-Hasan-Hüseyin olsaydı onun üzerinden gidebilecek bir zemin oturtulup Ankara'ya, Ankara'dan da belki uluslar arası boyuta taşınacak bir şekle dönüşmekte. Hani bunu biliyorsunuzdur ama ben bir kez daha dikkatinize sunmak istedim. Teşekkür ediyorum...

 

Editör: Haber Merkezi