Gizem TABAN/ İZ GAZETE- İzmir’de 30 Ekim 2020 tarihinde meydana gelen depremde yıkılan Bayraklı’daki Rızabey Apartmanının enkazından 91 saat sonra kurtarılan ve ‘mucize bebek’ olarak anılan Ayda Gezgin’in babası Uğur Gezgin, İz Gazete’ye konuştu. Depremde 3 buçuk yaşında olan Ayda enkazdan kurtarılırken Annesi Fidan Gezgin ise hayatını kaybetmişti. Kızı Ayda ve oğlu Atakan ile hayata tutunan baba Uğur Gezgin, eşinin acısının hale çok taze olduğunu belirtirken aile olarak deprem süreci ve sonrasında yaşadıklarını anlattı.

‘TARİF EDİLEMEZ’

Deprem gününü anlatan Uğur Gezgin, “Deprem anında işyerimdeydim, oğlum okuldaydı, kızım Ayda ve eşim Figen evdeydi. Hemen eve gitmeye çalıştım. Deprem olduktan sonra eşimi telefonla aradım açmadı. Telefonu açmayınca bir terslik olduğunu anladım. Hızlı bir şekilde eve gitmeye çalışırken trafik tıkandı, aracımı bırakıp yürüyerek eve gittim. Ayda da 91 saat sonra kurtarıldı. Ayda sağ çıkmadan önce ümidimi kesmiştim. Tam o anda bir çocuk sesi geldi, sesin geldiği tarafta apartmanda başka çocuk olmadığını biliyordum, ‘sadece Ayda olabilir’ diye ümitlendim.  Sonra sesi daha çok çıkmaya başladı, ardından yüzünü gördük, sağ salim çıktı. O an yaşadığım duygu tarif edilemez. Ayda’yı ambulansa bindirdim, kardeşini de ambulansa bindirdim, ‘arkadan eşimi alıp geleceğim’ dedim ama eşim kurtulamadı. Sonra beni oradan uzaklaştırdılar” açıklamalarında bulundu.

‘ÇOK ZOR BİR YIL OLDU’

“Bir yıl bizim için çok zor geçti” diyerek sözlerini sürdüren Gezgin, “Keşke eşimi sağ çıkarabilseydik dediğimiz bir yıl oldu. Bir yıl, çocukların ve benim psikolojik tedavileriyle geçti. Ev telaşına düştük, bir müddet kardeşimde kaldık, sonra ev bulduk ve yerleştik. Eşimin çalıştığı firma bize ev konusunda destek oldu. Benim eski çalıştığım firma bize bir ev tahsis etti. Ben kargo şirketinde çalışıyorum, şirketim bana şube yöneticiliği verdi. O dönem çok yardım etmek isteyen oldu, haklarını ödeyemeyiz” dedi.

‘YÜKSEK SESLERE TEPKİLİ’

Deprem felaketinde, 91 saat sonra enkazdan sağ çıkarılarak herkese umut ışığı olan Ayda’nın deprem sonrasındaki süreçte yaşadıklarını aktaran baba Uğur Gezgin, “Psikologlarla il görüştüğümüzde ruh halinin daha kötü olmasını bekliyorlarmış ama tahminlerince enkaz altındaki sürenin çoğunu uyuyarak geçirmiş. Uyurken bilinç kapalı olduğu için daha rahat atlattığını söylüyorlar. İlk başlarda karanlıktan çok korkuyordu, onu atlattık. Şimdi sadece yüksek seslere, iş makineleri, yolda yüksek ses çıkaran çalışma araçlarına karşı tepkili… Onu da kısmen atlattık. Eskiden daha çok korkuyordu. Arada anne özlemi oluyor. O konuda çok sıkıntı çektik. Parka gidiyoruz herkes annesiyle geliyor, havuza gidiyoruz herkes annesiyle geliyor. Orada çok sorgulama yaptı. Onu da psikologların verdiği telkinlerle ona anlatmaya çalıştık” diye konuştu.

‘HAYATIMDAKİ EN ZOR ANDI’

Annesinin vefatını Ayda’ya nasıl anlattıklarına dair konuşan Gezgin, “Ölüm-yaşam bilmediği için ona bir masal şeklinde anlattık. Doktorlar ne dediyse o şekilde anlattık. Hayatımdaki en zor andı diyebilirim. Çocuklarına annelerinin vefat ettiğini, bir daha gelmeyeceğini anlatmak kadar kötü bir şey yok” dedi.

‘İÇİMİZDEKİ ACI DAHA ÇOK TAZE’

Acılarının hala çok taze olduğunu ancak yeni bir yaşam kurmaya çalıştıklarını belirten Gezgin, “Şimdi oğlum 4’üncü sınıfa gidiyor, Ayda anasınıfına başladı. Yeni arkadaşlar ediniyorlar, mutlular. Ayda’nın yeni arkadaşları oldu. Çocukların okula gitmesi, resim yapması, şarkı söylemesi, arkadaşlarıyla parkta oynaması onları biraz rahatlatıyor. Benim hayatı tutunmamı sağlayan; çocuklarım. Ben de az bir travma yaşamadım. Bütün yük benim üzerime bindi. İçimizdeki acı daha çok taze… Ama yeni bir yaşam kurmaya çalışıyoruz. Çocuklarımın geleceğini garanti altına almak için elimden geleni yapıyorum” ifadelerini kullandı.

‘KENTSEL DÖNÜŞÜM ACİLEN YAPILMALI’

Eski yapıların olduğu bölgelerde acilen kentsel dönüşüm yapılması gerektiğini belirten Gezgin, sağlam ve güvenli binaların bir an önce hayata geçmesi gerektiğini söyledi. Gezgin, “Ben 1988 yılından beri bu semtte oturuyorum, evimiz yıkıldı ama yine bu semtlerdeyiz. Halkımızda herhangi bir bilinçlenme görmüyorum. Maddi imkansızlıktan çaresizlikten mi bilemiyorum ama hala, oturulmayacak evlerde oturan insanlar görüyorum. Burada yüzlerce ev yıkıldı, yüzlerce de yıkılmayı bekleyen ev var. Buradaki evler çok eski… Her üründe olduğu gibi evlerin de bir son kullanma tarihi var. Aracımız eskidiği zaman değiştiriyoruz ama evimiz eskidiği zaman değiştirmiyoruz. Tabi bunun olanaklarının sağlanması lazım, özellikle kredi olanaklarının sağlanması lazım. Bu tür, eski binaların yoğunlukta olduğu semtlerde muhakkak kentsel dönüşümün hayata geçmesi lazım. Sağlam ve güvenli binaların yapılması lazım, kontrol ve denetimlerin de çok iyi bir şekilde yapılması lazım” diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi