İZ GAZETE- 2020 yılının değerlendirmesini yapan Cemil Tugay, ailesiyle herkes gibi asosyal bir dönem geçirdiklerini ama buna içerlemediklerini, en çok üzüldüğü şeyin ise vatandaşlarla bir araya gelememek olduğunu söyledi. Tugay, “Geçen yıl mahalle şenliklerimiz olmuştu, Balkan Gecesi, Roman Gecesi yapmıştık çok eğlenmiştik. Yeni pazarımız vardı. Drone aktivitemiz vardı. Bir Gastronomi Festivalinin her şeyini hazırlamıştık. Mart’ın sonunda yapacaktık. İptal etmek zorunda kaldık. Bir sürü yapmayı düşündüğümüz faaliyet durdu. Projelerde ister istemez yavaşlamalar oldu” dedi.

‘HAYATIM İKİYE AYRILIYOR’

Belediye Başkanı adayı olduğu günden itibaren hayatının tamamen değiştiğini, kendi hayatını 28 Ocak 2019’dan önceki ve sonraki hayatı diye ikiye ayırdığını söyleyen Tugay, “Aile hayatım, meslek hayatım baya değişti aday olduğumdan beri. Biraz zorlansak da yavaşça alıştık. Zaman zaman çocuklarım, eşim şikâyet ediyorlar ama onlar da aslında ne kadar önemli işler yaptığımızı bildikleri için değer olduğunu biliyorlar” ifadelerini kullandı. Tugay kendisi için sosyalliğin toplumun sorunları ile iç içe olmak olduğunu belirtti ve bu dönemde bu durumu online olarak gerçekleştirmeye çalıştıklarını kaydetti.

“Kütüphanem kitaplarla doluyor ama fırsat buldukça okuyabiliyorum. Bu dönemde biraz daha yoğunlaştım okumaya” diyen Başkan Tugay, Karşıyaka tarihi ile ilgili kitaplara yoğunlaştığını da sözlerine ekledi. Tugay, dizi olarak da Breaking Bad’i, film olarak ise bilim kurgu filmlerini önerdi.

‘SÜREKLİ AYNI ŞEYİ ÖNE SÜRÜYORLAR’

Kendisini en çok yoran şeyin 2020 yılında, belediyeyi aklındaki gibi yönetmek ve istediği sistemin oluşmasını sağlamak olduğunu söyledi. Tugay, “Bir arsa satışı konusu vardı mesela. Aylarca tekrar tekrar açıklamalar yaptık. Bazı plan kararlarına itirazlar geldi, halkından iyiliğine olan bir şey. Biz bunlarla ilgili hiç yoksa 7-8 ay çalıştık. Hep beraber değerlendirdik. Bu kararı destekleyenler olduğu gibi karşı çıkanlar da oldu. Bizleri hiçbir şekilde dinlemeden itiraz ettiler. Basın yoluyla, Genel Merkeze ulaşarak. Bu kısımlar tabi zaman zaman yorucu oldu. Benzer şey Cumhuriyet Mahallesi için de geçerli. İnsanlarımız, ‘Benim burada evim var, evimi koruyayım üzerine de birkaç kat çıkayım. Bizi bırakın biz bu şekilde yapılaşalım’ diye düşünüyorlar. Güzel hoş ama diyoruz ki ‘Bu binada 10 kişi yaşıyorsunuz, üzerine kat koyunca 10 kişi daha gelecek 25 kişi. Bu ne demek? Mahallenin nüfusu 1,5 katına çıkacak. Nüfus çıkacak ama sokaklar dar, yeşil alan yetersiz, altyapı yok, okul yetmeyecek. O düşünceyle herkese ilave kat vererek o mahallede yaşamak işkence olacak insanlara. Bunun beni ilgilendirmez diye düşünüyorlar olabilir ama şunu dikkate alsınlar o zaman evleri değerli olmayacak” diye konuştu. Tugay, belediyenin doğru karar vermek zorunda olduğunu hatırlattı.

‘BU SİYASET ŞEKLİNİ REDDEDİYORUM’

Kent Garden Restoran’ın logosunun HDP logosuna benzetilmesini ve AKP’nin bunu sürekli gündeme getirmeye çalışmasını da değerlendiren Cemil Tugay, “Ben CHP’li Belediye Başkanıyım. Hiçbir sorunum yok partimle, niye başka partinin logosunu kullanmayı gerekli görelim? Çok saçma hakikaten. HDP bugün legal bir siyasi parti. Meclis’te mutlaka vardır logosu. O zaman neden bu parti ile ilgili gerekli işlem yapılmıyor. Böyle yöneteceksek ülkeyi yandık biz. Ülkenin sorunlarına bakın görün. Aç insanları, enflasyonu görmüyor musunuz, esnaf iş yerlerini kapatmış. Sizin taktığınız şeye bak. Bu siyaset yapış şeklini reddediyorum” çıkışında bulundu.

‘KENDİLERİ GEÇİNSİN’

2 bin 825 TL olarak açıklanan asgari ücreti için de ‘Önce bu ücretle geçindiklerini görelim de ondan sonra konuşalım’ diyerek bu durumun ‘utanılası’ olduğunu söyledi. Tugay, “Bu insanların çocukları var, yakacağa ihtiyaçları var, giyime ihtiyaçları var, elektrik su paralarını ödeyecekler, buyursunlar 2 bin 825 lira ile geçinsinler” diye konuştu. İnsanlardan ‘güzel işler yaptıklarına’ dair sözler duymanın kendisini heyecanlandırdığını da belirten Başkan Tugay, “Karşıyaka’da birkaç başlayacak birkaç projeyi duyunca da çok fazla heyecanlanmıştım. Gençlerin anlaşıldığını düşündükleri projeleri özellikle çok seviyorum” şeklinde konuştu.

‘İSKELE BİNASI YENİLENECEK’

Pandemi nedeniyle ertelenen anaokulu yapımı olduğunu söyleyen Tugay, ‘Türkiye’nin en iyi anaokulu olacaktı. Ona başlamak istemiştik ona başlayamadık. Her mahalleye bir kütüphane yapalım diye yola çıktık, onu istediğimiz gibi yapamadık. Birkaç yerde kütüphanemiz yapıldı ama açılamadı” dedi. Diş Polikliniği açmak istediklerini ancak Sağlık Bakanlığı’ndan ‘Planlamamız dahilinde değil’ diye bir yazı geldiğini belirten Başkan Tugay, bizzat gidip Sağlık Bakanı ile bu konuyu görüşeceğini de dile getirdi.  Karşıyaka Kent Müzesi’nin çok önem verdiği bir proje olduğunu ancak bunun da pandemi nedeniyle yavaşladığını açıkladı. İskele binasının da yenileceğini belirtti.

Tugay, pandemi sürecinde en çok özlediği durumun sokak sokak gezmek ve maça gitmek olduğunu söylerken, 2021 yılı için her şeyden öce sağlık dilediğini belirtti. Tugay, insan inan olarak değer vermenin ve iklim sorunlarıyla ilgilenmenin uyanışının gerçekleşmesini ve bunu talep ettiğini dile getirdi.

Tugay, “Bireysel dileğim tabi ki güzel şeyler başarmak bu anlamda verimli bir yıl olması, ailem için, sevdiğimiz insanlar için her şeyden önce sağlık diliyorum. Sağlık konusunda hepimiz çok endişelendik. Dünyada bir şeylerin değişmesi lazım. Bu anlayış içerisinde gidersek, çevre sorunları ile ilgili çok ciddi sorunlar yaşayacağız, sosyal adaletsizlik, refahın eşit dağılmaması ile ilgili bu sorun hepimizi çok incitmeye devam edecek. Hiçbir çocuğun parası olmadığı için kötü bir okulda olmasını ben kabullenemiyorum mesela. Bunu insan olarak reddediyorum. Parası olan iyi eğitim alsın, para olmayan kötü eğitim alsın denilebilir mi, böyle bir mantık olabilir m? O çocukların her birinin ne kadar değerli olduğunu göremiyor mu acaba insanlar? O yüzden ben özel okul, özel hastane sistemine taraf değilim. Zorunlu sağlık problemlerinde insanların cebindeki paraya bakılmaz onlara hizmet vermek için. Her insan bu dünyaya doğduğu zaman insan olmaktan gelen bir hakkı vardır. Öyle bir devlet yapımız olmalı ki sadece vatandaş olduğu için, bu ülkenin gelirinden belli bir miktarı ona her ay vermeliyiz. Neden? Bu insan bu ülkenin vatandaşı, onun asgari düzeyde karnını doyurmaya, üşümemesine ihtiyaç var. Bunu devlet karşılamak zorunda. Bunun için bir yönetim şekli belirlemek ve kaynak ayırmak zorunda. Bu artık yeni çağın medeniyetin insana bakış açısı. İnsanlar mutlu olmadıkça, devletin ne kadar zengin olduğu ne kadar köprü yol yaptığı ilgilendirmiyor insanları. O yaptıklarınızdan faydalanabiliyor muyuz? Bir tarafta insanlar evsiz ve aç yatarken öteki tarafta ‘Bizim muhteşem otoyollarımız var’ diyebilir miyiz? Her bir insan hazinedir. Çocukluğundan itibaren insana sahip çıkılırsa, yetenekleri keşfedilirse ülke zenginleşir, zenginliğin önünde duramazsınız. Bu başarılı akıllı bir sürü çocuk bu sistem içerisinde harcanıp gidiyor, bunların bittiği bir siyaset anlayışı diliyorum. İnsana insan olarak değer vermezsek, çevreyi kirletmeyi durdurmazsak yaşadığımız çevreyi cehenneme çevireceğiz. Bir uyanış istiyorum, uyanış diliyorum insanlardan. Bunu ben Belediye Başkanı olarak değil, insan olarak istiyorum. Herkesin birbirine her anlamda saygı duyduğu, birbirinin yaşamına müdahale etmeye çalışmadığı, dileyenin dilediği gibi ama başka insanları rahatsız etmeden yaşadığı toplumun kurallarını belirlerken bireysel özgürlük alanlarının tanındığı ama kamu yönetiminde sıkı gözlemlerin olduğu, sağlık eğitim gibi hizmetlerin asla parayla konuşulmadığı bir düzenin kurulmasını istiyorum. Bunları söylerken umutsuz değilim, herkes bunlar için çalışmalı” ifadelerini kullandı.

Editör: Haber Merkezi