YAĞIZ BARUT / İZ GAZETE- Ege Barış ve İletişim Derneği'nin (EBİD) Foça'da düzenlediği 'Barış İçin Belediye Buluşmaları' etkinliğinde 'barış belediyeciliği' konuşuldu. Foça Reha Midilli Kültür Merkezi'nde gerçekleşen etkinliğin açılış konuşmalarını; EBİD Başkanı Bülent Tanık, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Foça Belediye Başkanı Fatih Gürbüz ve Foça’nın eski belediye başkanı Nihat Dirim yaptı. 

Etkinlik çerçevesinde ‘Barış Belediyeciliği Foça 1989-1999’ paneli düzenlendi. Önceki dönem CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Zeynep Altıok'un yönlendiriciliğinde yapılan panelde; eski Bayındırlık Bakanı Halil Çulhaoğlu, Gazeteci ve PEN Yazarlar Derneği Başkanı Zeynep Oral, Sualtı Araştırmaları Derneği Başkanı Yalçın Savaş barış belediyeciliğine dair kendi alanlarından önemli anekdotlar paylaştı. 

NİHAT DİRİM’E ÖDÜL

Barış Belediyeciliği Emek Ödül Töreni'nin de yapıldığı etkinlikte, sosyal demokrat uygulamalarıyla belediyeciliğin önemli figürlerinden olmayı başaran ve Foça’da ‘efsane’ diye tanımlanan eski belediye başkanı Nihat Dirim’e ödül verildi. Ödülü; İBB Başkanı Tunç Soyer ile Dikili’nin efsane başkanı olarak bilinen Osman Özgüven verdi.

‘BUGÜNE IŞIK TUTACAĞIZ’

EBİD Başkanı Bülent Tanık, panelde neden 89-99 yıllarını ele aldıklarını Nihat Dirim’in kentin kaderini değiştiren başkanlık dönemiyle anlattı. Nihat Dirim döneminin Foça’nın kentleşmesinde kritik bir yön sağladığını kaydeden Bülent Tanık, “Foça’yı tarihi, kültürü ve ekosistemi ile yaşatmaya çalıştılar. Örnek bir belediyecilik yaptılar. Nihat Dirim’in başkanlığı bugün Foça’nın sakinlerince yeterince bilinmese de toplumcu, devrimci, katılımcı, barışçıl ve içtenlikli uygulamalar yapmışlardır. Bu hakkı vermek için 89-99 yıllarını ele alıyoruz. Bu toplantıları sürdüreceğiz. Dönemin düşünsel arka planını da hatırlatarak bugüne ışık tutmaya çalışacağız” diye konuştu.

Nihat Dirim’i gencecik bir başkanken tanıdığını aktaran Bülent Tanık, “Halkın içinde, samimi, karar alan ve uygulayan bir başkandı. Yaşından çok olgun biriydi. Eleştiriye açık ama direngen halini hep takdir ettim. Dirim dönemi; Foça için tarihi bir dönemeçtir. Foça’nın böyle güzel kalmasının sebebi onun döneminde yapılanlardır. Dirim, halkların yakınlaşmasını savunmuş ve kutuplaşma dönemlerinde de belediyelerin barışa önemli katkılar sağlayabileceğini göstermiştir. O dönem; toplumcu belediyecilik uygulamalarının da başarıyla uygulandığı bir dönemdir. Kentli toplumun gücünü harekete geçirmek, dayanışmayı her ölçekte öne çıkarmak o dönem için önemli bir kriterdi. Nihat Dirim elbette tek değildir; o döneme dair birçok isim sayabiliriz. Ancak bunların İSKİ skandalının gölgesinde kaldığını da hatırlatmak ve bunu kabul etmemek gerekir” ifadelerini kullandı.

‘YERELE ÇOK İŞ DÜŞÜYOR’

EBİD’e dair de konuşan Bülent Tanık, “Kuruluşumuzdan bugüne Türk ve Yunan halklarının dostluk kurmaları yönünde çalışmalar düzenledik ve düzenlemeye devam edeceğiz. Barışı kurmak daha uzun mücadeleleri gerektiriyor ve toplumsal dokuların zayıfladığı dönemlerde belediyelere daha çok iş düşüyor. Bunu geçtiğimiz iki yılda üst üste gelen afetlerle de gördük. Tüm baskılara rağmen başta İBB Başkanı Tunç Soyer ve ekibi olmak üzere sosyal demokrat belediyeler dayanışma açısından üstün bir başarı sağlamışlardır; kutluyorum. Merkezi yönetim; gizlisinde tuttuğu ‘belediyeleri kapatma’ isteğini bu dönemde frenlemek zorunda kalmıştır. Hatta belki de sosyal demokrat belediyelere gizli gizli şükretmektedir” açıklamalarını yaptı.

GÜRBÜZ: ŞANSIM BÜYÜK

Foça Belediye Başkanı Fatih Gürbüz ise rol model aldığı Nihat Dirim ve İBB Başkanı Soyer’e bugüne kadar yaptıkları çalışmalardan dolayı teşekkürlerini iletti; görevdeki en büyük şansının böyle başkanların izini sürmek olduğunu kaydetti. Yerel yönetimlere bu dönemde çok daha büyük sorumluluklar düştüğünü de kaydeden Başkan Gürbüz; Foça’yı tarihsel, kültürel ve ekolojik anlamda korumak için mücadele mesajı verdi.

‘OTORİTER DEVİR BİTİYOR!’

İBB Başkanı Tunç Soyer ise sözlerine; efsane başkanlarla ve çok kıymetli isimlerle bir araya geldiği için büyük onur duyduğunu ifade ederek başladı. Dünyanın ve ülkenin içinden geçtiği çok boyutlu krizler düşünüldüğünde barış belediyeciliğinin anlatıldığı panelin çok büyük önem kazandığını kaydeden Soyer, “Toplumumuz son yıllarda kutuplaştırma politikalarıyla, farklı mahallelere bölünmüş durumda. Ses yükseltenler düşmanlaştırılıyor. Yaratılan bu siyasi iklim, toplumsal barışımızı çok zedeledi. Oysa barış ne zalim iktidarların ne de köhneleşmiş ideolojilerin tasarrufuna bırakılmayacak kadar değerlidir. Çünkü söz konusu olan yaşamdır, toplumsal huzurdur. Bu ortam, son yıllarda artan popülist ve otoriter zihniyetlerin eseri. Ancak biz de iyi biliyoruz ki; artık bu zihniyetin devri bitiyor. İnsanlar, bu çoklu krizlerden çıkış yolunun; dayanışmayı büyütmek, demokrasiyi güçlendirmek ve barış umudunu çoğaltmak olduğunu görüyor. Elbette bu noktada yerel yönetimlere de önemli görevler düşüyor” diye konuştu.

BARIŞI BÜYÜTME GÜNÜ

Türk-Yunan dostluğu üzerinden de barış mesajları veren Başkan Soyer, “Ege’nin iki yakasındaki kardeş halkız. Coğrafi yakınlığın çok ötesinde köklü bağlara sahibiz. Biz, Akdeniz ve Anadolu’nun çok sesli, çok renkli toplumsal yapısının vücut bulmuş haliyiz. Aramızdaki barışı kalıcılaştırmanın yolu ortak değerlere tutunmaktan ve dayanışmamızı büyütmekten geçiyor. Tıpkı İzmir’in yüzlerce yıldır yaptığı gibi… Gün barışı büyütme günü. Barışa, demokrasiye, adalete tutunacağımız zaman tam da şimdi. Çünkü yaşadığımız toplumsal ve ekonomik sorunları ancak barış zemininde çözebiliriz” sözleriyle konuşmasını tamamladı ve etkinliğe imza atan, emeği geçen herkese teşekkür etti.

EN TEMEL İLKE HALK KATILIMIYDI

Genç yaşta Foça’da belediye başkanı olan Nihat Dirim, anılarını ve başkanlık anlayışını aktardı. Dirim; o dönem meclis üyelerinin, katılımın temel taşı haline geldiğini, sadece karar süreçlerinde değil, kararların uygulanmasında da aktif rol oynadığını aktardı; en önemlisinin ise her sürece halkın katılımının sağlanması olduğunu vurguladı.

Foça’nın tarihi ve kültürel çevresini korumaya çalışırken, antik kent kazıları sürecinde, Foça’nın foklarının ve denizinin korunması mücadelesinde ve termik santrallere karşı çıkarken yerel katılımın eşsiz bir örneğini sergilediklerini söyleyen Dirim; bu kitle hareketleriyle 12 Eylül sonrasındaki baskıların kırmaya başlandığını kaydetti.

Yerel yönetimlerin demokratikleşme ve bölgesel barışın sağlanmasındaki rolüne de işaret eden Dirim; “Bakırçay’ın belediyeleri aslında Yunanistan’daki belediyelerle çok güzel dostluk ilişkileri kurdu. Biz de Foça’yı bir barış kenti yapmaya çalıştık. Ancak gelinen noktada yerel yönetimlerin çabası, merkezi iktidarların çok ötesine düştü. Örneğin; Kardak Krizi yaşandığı dönemde biz Foça Festivali düzenledik ve konusu Türk-Yunan dostluğu idi” açıklamasını yaptı. Dirim’in konuşması salondan büyük alkış aldı.

BARIŞ, TERÖRİZE EDİLİYOR

Açılış konuşmalarının ardından panele geçildi. Panelin yönlendiricisi Zeynep Altıok ise çok zor zamanlardan geçildiğini söylerken; “Bugün salonu dolduran çok değerli insanlarla yarattığımız dayanışma ruhu, tarihe iz bırakan başkanların izini bugüne yansıtan Başkanımız Tunç Soyer’in çalışmaları, panel boyunca dinleyeceğimiz her cümle; karanlıktan kurtulmak ve geleceği daha güzel örmek için ihtiyaç duyduğumuz pusula olacaktır” ifadeleriyle salona umut verdi.

Barış kelimesinin günümüzde içinin boşaltıldığını ve hatta terörize edildiğini vurgulayan Zeynep Altıok, bu anlayışa karşı sahici bir barışı savunmak ve barışın ne olduğunu deneyimleterek topluma göstermek gerektiğini; bu noktada da çirkini güzel, kötüyü iyi yapan bir dönüşüm için yerel yönetimlere önemli görevler düştüğünü aktardı.

‘YARINLARI SAVUNDULAR’

Eski Bayındırlık Bakanı Halil Çulhaoğlu, 1989-99 yılları arasındaki belediyecilik anlayışını ve sosyal demokrat başkanların vizyonunu anlatarak ‘barış belediyeciliği’ mesajları verdi.

Çulhaoğlu şöyle konuştu: “Biz o dönemler, Bakırçay’daki belediye başkanlarının ideolojik bir bütünlük içinde hareket ettiklerini ve bunu topluma yansıttıklarını gördük. Kültürlerin birbiriyle etkileşmesini, kültürel bir ortaklığa dönüşmesini savundular. Dil, din, ırk ayrımına ve baskın kültürlere ‘hayır’ dediler. Barışı bir dostluk kentinden topluma iletmeye çalıştılar. Keşke bu inanç Türkiye’de istenilen noktalara gelebilse ve kırılgan fay hatlarıyla siyaset yapmanın Türkiye’ye zarar verdiği görülebilse. Tunç Başkan ne diyor; çok renk, çok ses... Kültürlerin etkileşimini ve barışı, topluma iletmeye çalışıyor. Başkanlarımız dün olduğu gibi bugün de cumhuriyete ve Atatürk’e bağlılıklarından ödün vermeden her türlü politikanın içinde oluyorlar. Emperyalizme karşı geliyorlar, özgürleşmeyi savunuyorlar. Kent rantlarının içinde olmuyorlar. Yeşil alanlara sahip çıkıyorlar. İhaleleri dürüstçe, şeffafça yapıyorlar. Bilim, akıl ve inançlara sahip çıkıyorlar, bunları ayrıştırmıyorlar. Ben dün yapılan sosyal belediyecilik anlayışının bugün de devam ediyor oluşunu kutluyorum. Çünkü bu anlayış, halkların yarınlarını da savunmak demektir.” 

‘BARIŞ EMEK İSTER’

Gazeteci ve PEN Yazarlar Derneği Başkanı Zeynep Oral da “Barış, emek isteyen bir şey. Kavga etmemek, silaha sarılmamak barışın olduğunu göstermez; çünkü barış, insan onuruna ve emeğine saygıyla gelişen bir şeydir” diyerek sözlerine başladı. Sivil toplum kuruluşlarının barışa olan katkılarını anlatan Zeynep Oral, her kriz anında önce STK’ların çalışmalarının durdurulmak istendiğini aktardı. Türk-Yunan Kadın Girişimi’yle yaptıkları çalışmalardan örnekler veren Oral, düzenledikleri gençlik kamplarında, ilk karşılaştıklarında birbirine korkuyla bakan gençlerin nasıl da birlikte güzelce yaşayabildiklerini ve kahkahaların nasıl yükselebildiğini gördüklerini ifade etti. Edebiyatın da farklı insanları tanımadaki ve barışa olan katkısındaki unsurlara değinen Zeynep Oral, “Güzel sözler konuşmak çok önemli ama yapmak çok daha önemlidir” diyerek sözlerini bitirdi.

‘BAŞKA BİR ÖRNEĞİ YOK’

Sualtı Araştırmaları Derneği Başkanı Yalçın Savaş da Ankara’dan Foça’ya uzanan öyküsünü anlattı. “Deniz alanlarının ekolojik bakış açısıyla korunmasının ilk adımları ilk defa Foça’da atıldı. İlk defa kıyı koruma planları Foça’da yapıldı. Akdeniz Foku’nun korunması ilk defa Foça’da başladı” diyen Yalçın Savaş, Foça’da yapılan çalışmaların başarısının arkasında yerel halkın desteğini alan belediyecilik anlayışının olduğunu söyledi.

Akdeniz Foku’nu koruma ve çoğaltma çalışmalarına başladıklarında dönemin Foça Belediye Başkanı Nihat Dirim ile tanışmalarını anlatan Yalçın Savaş, “Biz çalışmalarımızı ve isteklerimizi anlatmak için başkanın yanına gittiğimizde, o yanına Su Ürünleri Kooperatifi’nden, Balıkçılık Derneği’nden ve diğer çevre hareketinden temsilciler de aldı. Yani halktan insanları, konuyla ilgilenen kişileri çağırıp bizi dinledi. İlk defa o dönem Yerel Fok Komitesi kuruldu. Bunun o dönemlerde başka bir örneği yoktur. Biz belediyenin ve halkın desteğini hiçbir zaman eksik hissetmedik. Hayatımın en güzel ve verimli zamanlarını yaşadım. Bir kıyı belediyesinin, bu kadar elini denizin içine soktuğu bir çalışma hiç olmamıştır diye düşünüyorum. O dönemki mücadeleler büyüyerek bugünün çevre mücadelesini de yarattı” ifadelerini kullandı.

Yalçın Savaş’ın anlattıklarının ardından Zeynep Altıok; “Bugün ise bir ülke başkanının sokak köpekleri için kıyım emri verdiği dönemdeyiz. İşte bu yüzden burada olmamız çok önemli. Bu deneyimlerin tüm belediyelere yansıtılması gerekiyor” diyerek paneli sonlandırdı.

Editör: Haber Merkezi