MELİS KARAKUZULU- Duvar resimlerinin ve yazdığı mesajların önünde milyonlarca fotoğraf çektirildi, bloglara yazı yazıldı. Yerli ve yabancı turistler özellikle onun çizgilerini görmek için köye gidiyor. İzmir’in Çeşme ilçesinin tek Türkmen köyü olan 1260 nüfuslu Germiyan köyünde doğup büyüyen Nuran Erden, küçüklüğünden beri çobanlık ve tarımla uğraştı. 1992 yılında Trakya Üniversitesi’nde iki yıllık halıcılık okuyan Erden, burada öğrendikleri ile Ovacık köyünün halk eğitim merkezinin nakış kursunda 3 yıl boyunca usta eğiticilik yaptı. Daha sonra köyüne dönüp tarımla uğraşmaya devam eden Erden, 2015 yılında köyü turizme açma amacıyla köy evlerinin beyaz duvarlarına resim yapmaya başladı.

Çizdiği rengarenk çiçekler, salyangozlar, kuşlar ve kelebekler ile duvar boyalarını bu küçük köyün simgesi haline getirdi. Bazı desenlere ‘Kadına şiddete hayır', 'Öğretmenler Günü kutlu olsun', 'Köylü milletin efendisidir’ gibi yazılar da ekleyen Erden, boyaları kendi parasıyla alıyor ve çizimlerin ardından da ücret kabul etmiyor. 2016 yılında Türkiye’nin ilk Slow Food (Yavaş Gıda) köyü seçilen Germiyan Köyü, Nuran Erden’in sanatını görmek ve onunla tanışmak için gelen ziyaretçilerin akınına uğruyor. Yurt içi ve yurt dışından turlarla gelen ziyaretçiler Erden’in samimiyetine ve onun çizimlerine hayran kalıyor.

'ÇİÇEĞİ, SANATI SEVMEYEN ÇOK AZ İNSAN VARDIR’

Önce sandalye ve masalardan başladığı sanatını ev duvarlarıyla geliştirdiğiini anlatan Erden şöyle dedi: "Duvarları boyarken mutlaka bu köye giren çıkanın fark edeceğini düşündüm. İlk başta sadece mavi renkle bir iki duvara desenler çizdim. Boyacılardan artan renkli boyaları kullanmaya başladım. Çevremde gördüğüm nesnelerden ilham alıyorum. Yaptığım desenler çinide ve halılarda kullanılan desenlere benziyor. Senelerce çobanlık yaptım, ailecek de çiçeği çok severiz. Babam anneme sürekli çiçek getirirdi. Komşularımız yaz geldi mi kulağına ya fesleğen ya karanfil takardı. İnsanlara ne verirseniz verin mutlaka ona bir kulp bulur, bir çiçek verdiğiniz zamansa hoşlanmayan çıkmaz. Çünkü evrensel bir dil, çiçeği, sanatı sevmeyen çok az insan vardır. Önceleri çok yadırgadılar, bana ‘Deli misin, ne uğraşıyorsun?’ dediler. Daha sonra ‘Deli misin?’ diyenler ‘Bana da yap’ demeye başladı. Hala bekleyenler var. İstanbul’a Mural Festivali’ne çizim yapmaya gittim, konuşmacı olarak Bursa’ya gittim. Seferihisar’ın bir köyünü de benden görerek boyamaya başlamışlar. İnsanlara örnek olmak, onları teşvik etmek çok gurur verici bir şey. Evinin duvarını badana etmeyene desen yapmıyorum. Biraz destek görür de köyün bütün evlerini beyaz yaparsak, tüm evleri boyayabilirim. Ege evleri zaten beyaz olması ile ünlüdür. Gençlerin köyüne dönmesini ve burayı daha fazla turizme açmak istiyoruz. Gençler gittiği için buradaki evler boş kalıyor, biz de insansız kalıyoruz."

‘KÖYÜMÜZÜN GURUR KAYNAĞI’

Ağabeyi ile birlikte yaşayan geçimini bamya ve kavun yetiştirerek sağlayan Dilek Algur, okul arkadaşı Nuran Erden için şu sözleri söyledi: "Nuran, köyümüze renk kattı. Birçok yere davet ediliyor, gidiyor oralarda konuşmalar yapıyor. O çok sevecen ve çalışkan bir insan. Vefat eden öğretmen babam için Öğretmenler Günü’nde bir anı kalsın diye, benim evimin duvarına bir çiçek deseni çizip, yazı yazdı. Beni çok duygulandırdı. O bizim köyümüzün gurur kaynağı."

Germiyan’ın yerlisi 76 yaşındaki Şadiye Çırak ise, "Nuran’ın annesi ile arkadaştık. Benim kızım kedi deseni istedi, gitti ona kedi yaptı. Nuran köyümüzü renklendirdi, neşelendirdi. Her gün turlarla görmeye geliyorlar" dedi.

DHA

Editör: Haber Merkezi