Artık benim de bu konuda tek bir cümle okumaya tahammülüm yok ama birkaç kelam etmezsem de içimde kalır.
Tamer Karadağlı, Nihal Yalçın olayı.
İki isim de benim için son derece antipatik karakterler, desem az kalacak...
Sevimsiz desem, iticinin boynu bükülecek.
Özetle ikisine karşı duruşum da aynı yerde.
Malum ödül töreni olayında ikisi saçmalamakta yine at başıydılar.
Nihal Yalçın "ödülü bana kim verdi yiaaa" diye gevşek bir giriş yaptığından itibaren saçmaladı. Ayrıca Tamer haklıydı ödül konuşması yapılırken ödül kazananın elinde durur, ödülü sunanın değil. Adam ona sus mus da demedi ayrıca. Yani Nihal bir noktaya kadar Tamer'e ayıp etti.
Neydi o nokta? Nihal Yalçın teşekkür konuşmasının sonunda "İstanbul sözleşmesi yaşatır" diyene kadar.
Bravo Nihal o kısmı tabii ki takdir ettik. Yaptığın gereksiz şımarıklığı unuttuk.
***
Ama işte orada da saçmalama sırası Tamer'e geçti.
Önce konuşmayı alkışlarken sonra bir anda 'ne diyo bu sözleşme mözleşme Reis'i kızdıracak şeyler bunlar' diye işe uyanıp bir anda alkışı kesti.
Ve başladı o günlerdir sosyal medya hesaplarında yorumlanan 'ıkınan adam' mimiklerini yapmaya başlamaya.
O nasıl kısa ama etkili bir şovdu öyle!
Hani böyle flört ettiğin kişinin evine ilk kez gidersin de iki gündür yan gelip yatan bağırsakların bir anda çalışmaya başlar ya...
Tuvalete kendini zor atar içerde mümkün mertebe az ses çıkartmaya çalışır, acı çekersin.
Hah işte tam olarak o yüz ifadesi, o mimikler...
Nasıl zorlama... Ayrıca böyle oyunculuk mu kaldı?
İnsanlar kirpiğinin ucuyla oyun veriyor artık Tamer.
Haklıyken haksız duruma neden düştün Tamer.
Bu ne yaman yandaşlık Tamer.
Korkma sen de tekrar et, bağır, savun; "İstanbul Sözleşmesi yaşatır" Tamer!
***
(Daha sonra Karadağlı tüy dikip sıvadığı bir açıklama yaptı.
O sırada Pervin Buldan ve Canan Kaftancıoğlu biz bu konunun neresindeyiz diye şaşkın şaşkın düşünmekteydi!)