Ülkede gündem o kadar hareketli ki ne yazacağını şaşırıyor insan. İş yerinde zaman zaman siyaset konuştuğumuz ve görüşlerini dikkatle dinlendiğim bir arkadaşımın sorduğu soru bu haftaki yazımı belirleyiverdi. Cihan’ın sorusu şuydu: Kemal Bey’in son açıklamaları hakkında ne düşünüyorsun? Aslında bu bir çıkış/açıklamadan ziyade bir strateji belirleme ve bu vizyonu kamuoyuna açıklama adımlarından birini daha atmış oldu Millet İttifakı. Evet, bu bir yandan da artık ülkeyi iktidarın değil, muhalefetin yönetmeye başladığının açıkça dilevurumuydu.

Kılıçdaroğlu mesajında "Açıkça söylüyorum, vazife namına mafyatik düzene hizmet edemezsiniz. Siz Erdoğan ailesinin değil, bu devletin şerefli memurlarısınız. 18 Ekim Pazartesi itibariyle bu düzenin illegal isteklerine verdiğiniz tüm desteğin sorumluluğu size de ait olmaya başlayacak. 'Emir almıştım' diyerek bu kirli işlerden sıyrılamazsınız. Size kanun dışı her ne yaptırılıyorsa Pazartesi itibarıyla durun" diyerek bu denklemde artık ‘’oyun kurucu’’ olduğunu ilan etti. Ardından başta cumhurbaşkanı olmak üzere Kılıçdaroğlu’na haddini bildirmeye çalıştılar. Ama nafile. Amaç, hasıl olmuş, mesaj gerekli herkese iletilmişti.

On yıllardır devleti yönetiyorlar. Legal/illegal binlerce ‘’akçeli’’ işe bulaştı AKP yanlıları. Devleti ve kurumları kendi çıkarları için kullanmanın türlü yollarını buldular. İşe alımlardan tutun, kiralamalara, ihalelerden tutun vakıf örgütlenmelerine kadar bir talan ekonomisi oluşturdular. Yıllarca bunları konuşacağız zaten. O nedenle detaylara girmeden son TÜGVA rezaletine bakmak yeterli!

Haliyle, şimdi iktidardan gitmekten çok korkuyorlar. İstanbul seçimlerinde çalışırken, ‘’İstanbul giderse, Türkiye gider’’ söylemiyle çok karşılaşıyordum. Gizli saklı söyledikleri bir şey değil, kahvelerde, sokakta, meydanda halkı açık açık bu söylemle korkuttuklarına çok tanık oldum. Korktukları da başlarına geldi nitekim. Ekrem Bey’in TÜGVA isimli utanç duvarından bir tuğla çekmesiyle altında kaldılar o duvarın. Şimdi de ‘İstanbul’da gördünüz, iktidarı kaybedersek her şeyimizi elimizden alacaklar’’ söylemi hakim. Bu da açıkça söyledikleri bir şey.

Ancak Kemal Bey bu oyunu bozdu. Bu söylemi boşa düşürdü. Bu açıklamasıyla korkuyla ve istemeden de olsa AKP’ye oy verecek ve bağımlı seçmeni, bürokratı ve onların yakın çevresini rahatlattı. Bu nedenle bu sözler tesadüfen edilmiş sözler değil. Bir ‘’Strateji Belgesi’’dir. Sadece CHP’nin değil, Millet İttifakı’nın da meseleye bakışını özetlemektedir.

Bu yaz başında, hatırlarsanız Meral Hanım da ‘’tiksindirici borç’’ diye bir şey atmıştı ortaya. ‘Meşru olmayan borç’ ya da ‘iğrenç borç’ olarak da bilinen politik dönüşümlerde önceki rejimlerin halkı baskılamak amacıyla kullandığı veya faydasızca harcanan paralar için alınan borçlarla ilgili bir kavram! Yani, doktrine göre bu tür borçlar, devletin borçları değil, bu borçları alan yöneticilerin kişisel borçları olarak kabul ediliyor ve baskı altında imzalanan sözleşmelerin geçersizliğine işaret etmek için de kullanılıyor!

Yani, Akşener, o dönemde Türkiye’nin yurtdışından aldığı borçların, mevcut tek adam yönetiminin devamı için kullanıldığını, halkın menfaati için bir şey yapılmadığını ve iktidara geldiklerinde de bu borçları tanımayacaklarını dünyaya duyurmuştu.

Hatırlayın, TBMM Genel Kurulunda 2021 yılı bütçe görüşmelerinde CHP adına konuşan CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke "Kamu zararı yaratan, haksız kazanç ortaya çıkartan, hukuksuzca yapılan projeleri kamulaştıracağız" diyerek bu konudaki iktidar vizyonunu anlatmıştı CHP’nin.

Özetle, bu açıklamaların hepsini birlikte okumak lazım. Bunlar birbiri ardından ‘’rassal’’ olarak sarf edilmiş sözler değil. Muhalefet, uzunca bir süredir ‘’oyun kurucu’’ durumunda. Sadece, iktidara gelince ne yapacağını anlatmakla kalmıyor, henüz iktidara bile gelmeden ülkeyi yönetmeye başladığını açıkça ilan ediyor. Bu cesaret verici hamleler de en çok seçmeni sevindiriyor, umut oluyor.

Korku dağları sardı. Saldırmaları bu yüzden! Daha da çirkinleşecek bu saldırılar. Dozu artacak. Sözler belki küfüre dönecek. Bir deyim ile başladığımız paragrafı bir atasözü ile bitirelim: Korkunun ecele faydası yok!