İZ GAZETE - İtalya’da yaşayan İzmirli gazeteciler Efe Yelbuga ve Alican Özkeskin, İz WEB TV’de yayınlanan programda İz Gazete editörü Yağız Barut ile İz Gazete muhabiri Tugay Can’ın sorularını yanıtladı. İtalya’da salgının başlamasından bu yana yaşanan gelişmeler başta olmak üzere karantina süreci ve Türkiye’nin koronavirüs salgını ile mücadelesi konusunda değerlendirmelerin yer aldığı programda dikkat çeken İtalya kıyaslamaları da yapıldı.

İtalya’da alınan tedbirleri paylaşan Alican Özkeskin, kira ödemelerinin devam ettiğini ancak faturaların ertelendiğini söyledi. İtalya devletinin vatandaşa yardım elini uzattığını belirten Özkeskin, “Biz kaygılıyız. Dünyanın ekonomik krize gittiği ortada. Belki bu ay kiramızı öderiz. Ancak bu diğer ay çözülmüş olmayacak. İtalya’da ikinci aşamaya geçilmesi konuşuluyor. İkinci aşamada da sokağa çıkma, hayata katılma öngörülmüyor. Sadece ekonominin tekrar canlandırılması söz konusu. İlk aşama bu olacak yani bir nevi önümüzdeki iki ay daha bu süreç devam edecek gibi gözüküyor” diye konuştu.

‘KARANTİNANIN KORKULACAK YANI YOK’

Efe Yelbuga ise İtalya’da pandeminin daha ağır yaşandığı bölgelerde kiralar ile ilgili düzenlemelerin mevcut olduğunu dile getirdi. Yelbuga, “Karantinanın korkulacak yanı yok. İnsanlar bir süreden sonra alışıyor. Sosyal hayatı kısıtlıyor ancak insanın hayatını koruyan bir şey. Türkiye’nin büyük bir kısmı karantinaya kendini kapatmış durumda. Karantinaya girmediğimiz her gün aslında karantina içinde kalmak zorunda olduğumuz günü uzatırız. Dolayısıyla Türkiye’ye karantina gelmediği için daha çok endişeliyiz” ifadelerini kullandı.

İtalya’da karantinanın ilk günlerini de değerlendiren Yelbuga, “Karantina uygulaması başladıktan sonra iki hafta boyunca hasta ve ölü sayıları arttı. Karantinaya başlamadan önce ‘Karantinanın meyvelerini iki haftadan önce alamayız’ diye söylemişlerdi. Nitekim karantina uygulaması iyi gittiği için öngörülenden yaklaşık on gün önce peak noktasına ulaşıldığı söyleniliyor. Tabi ki daha erken yapılacak belirli hatalar hemen her şeyi geri götürebilir. İtalya yeni hasta sayılarını yeniden arttırabilir. On gün önce peak noktasına ulaştık şu an için durma noktasındayız. Ölüm sayılarının yavaş yavaş düşmesi bekleniliyor”

‘CİDDİYE ALINMADI’

İtalyanların koronavirüsü ciddiye almadıkları yönündeki kanının doğru olduğunu ifade eden Alican Özkeskin, “Karantina yaşamayan küçük şehirlerde kimse salgını ciddiye almadı. Milano’da hayat olduğu gibi devam etti. Hatta devlet de çok basit önlemlerle atlatabileceğini düşündü. Ülkeyi üç ayrı bölgeye ayırdılar ve bir bölgesinde karantina uygulamaya başladılar. Diğer bölgelerde ise normal hayat devam etti. Daha sonra bütün ülkeyi karantinaya almak zorunda kaldılar. Hem vatandaşta hem de devlette ilgisizlik, ciddiyetsizlik vardı” diye konuştu.

Efe Yelbuga ise salgının yayılmaya başladığı süreç içerisinde Milano Belediye Başkanı’nın; 'Milano durmuyor, durmak yok' başlığı altında bir kampanya yaptığını ve insanları moral yemeğine davet ettiğini hatırlattı. Yelbuga, “Bizi Türkiye'de korkutan başka bir konu İstanbul ve diğer 29 büyükşehir ve Zonguldak’ın karantinaya alınmasının ardından İstanbul’dan kaçış trafiği. Onun aynısını biz Milano’da da gördük. Önce bölgesel karantina uygulandı. Ne zaman ki; Milano’dan giriş çıkışların yasaklanacağı, karantinaya alınacağı söylendi. Burada da bütün garlar doldu. Herkes trenlerle İtalya’da ki yazlıklarına gitti” dedi. Yelbuga ayrıca İtalya ekonomisinin yüzde 70’inin durduğunu; maske ve oksijen cihazları üretmenin dışında sektörlerin çalışmadığını aktardı.

‘İTALYA’DA SENDİKALAR GÜÇLÜ’

İtalya’da sendikaların güçlü bir konumda olduğunu ve Başbakan ile doğrudan muhatap olabildiğinin altını çizen Alican Özkeskin ise “Koronavirüs salgını yayıldığında İtalya’da belirli sendikalar itiraz etti. Fabrikaların da durması gerektiğini, işçilerin de hayatlarının tehlikeye atıldığını söyledi. Üretimin durdurulmasında sendikaların büyük bir etkisi oldu” dedi. Özkeskin, koronavirüs salgını ile mücadelede İtalya’da toplam destek paketinin 750 milyar Euro olduğunu; bu miktarın İtalya’nın gayrisafi milli hasılasının yarısı, Türkiye’nin de 2019 gayrisafi milli hasılasından fazla olduğunu ifade etti.

‘TOPLU AYİNLER YASAK’

Kamuoyunun en çok merak ettiği sorulardan bir olan “Türkiye İtalya olur mu?” sorusunu yanıtlayan Alican Özkeskin, Türkiye’nin sağlık sisteminin çok kötü olmadığını ifade etti. Sağlık Bakanı tarafından yapılmış olan 'Avrupa’dan daha fazla solunum cihazı var' açıklamasını hatırlatan Özkeskin, “Ben bunlara inanmak istiyorum” dedi. Efe Yelbuga ise acil hemşiresinde yaşanan sıkıntıya dikkat çekti.
Türkiye’de koronavirüs vakalarının ortaya çıkmasından kısa bir süre sonra Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yapılan ve büyük tepki toplayan 'VIP Cuma Namazı'nın bir benzerinin İtalya’da gündeme geldiğini söyleyen Özkeskin, “Aşırı sağın lideri Salvini 2 gün önce verdiği röportajda Paskalya için kiliselerin açılmasını ayinlerin yapılmasını istedi. Şöyle bir ifadesi vardı: ‘Bilim gerekli ama Tanrı'nın yardımı da gerekli’. Tamamen siyasi kaygı ile yapılan bir açıklama olarak bakıyorum” diye konuştu. Yelbuga ise “Papa’ya Katoliklerden büyük baskı geldi. Vatikan kiliseler kapatılamaz diye bir genelge yayınladı. O kararname ile birlikte kiliseler açıldı. Roma üzerinde kiliseler hala açık ancak açık olması toplu ayinlerin yapılması anlamına gelmiyor. Toplu ayinler yasak” ifadelerini kullandı.

‘BU ŞEKİLDE YAŞAMAYA ALIŞTIK’

İtalya’da karantina altında olmanın psikolojik etkilerine ilişkin sorulan soruları yanıtlayan Efe Yelbuga, “Kısıtlanmış bir hayatımız var. Psikolojik zorluk elbette ki yaşıyoruz ama bizi yardıma itecek kadar değil. İtalya’da da acil durum hatları kuruldu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı gibi, psikoloji hatları var. Arayıp destek isteyebiliyorsunuz” ifadelerini kullanırken; Alican Özkeskin ise şöyle konuştu: “Günlük yaşam zor geçmiyor. Basit önlemler almak önemli. Bu şekilde yaşamaya alıştık. Hastaneler ile ilgili soru acil durumlara tedavi uygulamaya devam ediyorlar. Virüs vakalarından ayrı olarak sterilize bir ortamda yapıyorlardır. Hastane yatak sayısını arttırmak için bir çok şehirlerde farklı uygulamaya gidildi. Cenova’ya mesela sivil turizm amaçlı kullanılan bir gemi hastane olarak kullanıldı. Salgınların fazla olduğu şehirlerde ordu tarafından Sahra Hastanesi kuruldu. Lombardiya bölgesinde en az üç şehre daha Sahra Hastanesi kuruldu. Hatta Küba’lı doktorlar bu hastanelerde görevler aldı”

‘FABRİKALAR MASKE ÜRETİYOR’

Karantina’nın ilk günlerinde maske bulmak konusunda İtalya’da sıkıntılar yaşandığını ifade eden ikili, Milano’da maske kullanmanın zorunlu olduğunu ifade etti. Sosyal mesafenin önemli bir unsur olduğunu ve uymayanlara ceza kesildiğini söyleyen Yelbuga ise “Normal işi maske yapmak olmayan birçok fabrika maske üretimine geçti. Yurtdışından çok fazla maske tedariki de oldu. Burada bütün süreci yöneten Sağlık Bakanı değil, Sivil Sağlık Koruma Konseyi dediğimiz bir doktor, maske takılmasını önermedi. Lombardiya bölgesel Meclis Başkanı ve Milano Belediye Başkanı -ki bunlar birbirinden farklı partiler- beraber oldular ve anlaştılar. Maske taktılar” şeklinde konuştu.

‘BENİ ÜZEN NOKTA...’

Türkiye’de koronavirüs tedbirleri kapsamında alınan önemlemleri de yorumlayan Yelbuga, okulların kapatılmasının doğru bir karar olduğunu ancak 65 yaş üstü için getirilen sokağa çıkma yasağını anlayamadıklarını belirtti. Yelbuga, “Türkiye’de bu konuda yerel yönetimler açısından Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş ve Tunç Soyer’i başarılı buluyorum. Bunun yanına Fatma Şahin’i de ekleyebilirim” dedi. Yelbuga, “Avrupa popülist partiler tarafından yönetilirken bu süreçte popülizmi bir kenara bırakıldığını mevzunun farklı olduğunun anlaşıldığını görüyoruz” diye konuştu.

Koronavirüse ilişkin İtalya’da siyasi polemik yaşanmadığını kaydeden Özkeskin ise “Beni üzen bir nokta şu an Türkiye’de ortak bir düşmanımız yokmuş gibi çok basit kayıkçı kavgası yapılıyor olmasıdır. Rol çalma kaygısı bunun bir yerden sonra belediyelerin hizmet götürmesini engel olacak seviyeye gelmiş olması beni üzüyor. Bununla ilgili iktidar, muhaliflerle konuşuyor. Sürecin nasıl yönetilmesi gerektiğini nasıl yönetilmemesi gerektiğini bu durumu Türkiye de görüyor” ifadelerini kullandı.

‘STK’LAR BÜYÜK YÜK ÇEKİYOR’

İtalya’da hem yerel yönetimlerin hem de sivil toplum örgütlerinin güçlerinin kısıtlanmadığını aktaran Efe Yelbuga, “Yerel yönetimler hükümetin söz söyleyemediği her şey hakkında kendileri karar verebiliyorlar. Burada belediye başkanları altında başka bir meclis yok. Bölge meclisi var. Altlarında ise belediye başkanları var. Dolayısıyla bölge meclis başkanları da aynı şekilde kuvvetli. Bunun yanı sıra İtalya’da Sivil Toplum Örgütleri büyük bir yük çekiyorlar. Türkiye’de iktidarın IBAN ile para istemesinin sebebi yıllarca güçsüzleştirdiği Sivil Toplum Kuruluşları’nın şu an da aktif olmaması. Eğer Sivil Toplum Kuruuşları kuvvetli olmuş olsaydı bu yük iktidarın sırtında olmayacaktı. İtalya’da işçi sendikaları, çok ciddi itirazlarda bulundular. Hükümetle toplantılara gidildi. İki hafta sonra üretim yapılan fabrikaların %70'i kapatıldı. Metal İş Sendikası burada çok ciddi grevlerde bulundu” dedi.
Sivil Toplum Kuruluşları hakkında konuşan Özkeskin ise “Yönetimi bir yanlıştan döndürebilir, fark edilmemiş bir doğruyu gösterebilir. Burada üretimin daha fazla durdurulmasını sendikalar sürekli savundu. Türkiye’de sadece çalışmak için sokağa çıkmak serbest. Buna itiraz edecek hiçbir kurum, hiçbir örgüt yok. Kimse bu işçilerin sağlık haklarını konuşmuyor. Bunun sonucu daha kötü olabilir” dedi.

 

Editör: Haber Merkezi