İZ GAZETE- Bu hafta ‘Konuşuyoruz’ köşesinde İzmir Genç LGBTİ+ Derneği emekçileriyle gerçekleştirdiğimiz dünkü söyleşimizde derneğin ne zaman kurulduğu ve nasıl örgütlendikleriyle ilgili konuşmuştuk. Şehrin en renkli derneği olduklarını söyleyen Dernek üyeleriyle yaptığımız samimi söyleyişiye bugün de devam ediyoruz.

Derneğinizin danışmanlık hizmetleri var, bunlardan bahsedebilir misiniz?

Birden fazla kanal aracılığıyla danışmanlık hizmetleri vermekteyiz. Her geçen gün bu hizmetleri çeşitlendirmek için çalışmaktayız. Aynı hassasiyetle danışma konularını da (açılma, hak temelli talepler, cinsel sağlık, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ile ilgili sorular, …) çeşitlendirmek için çalışmalarımızı sürdürmeye devam ediyoruz. Yeni ortaklıklar geliştirerek hizmet kaynaklarımızı güçlendiriyor, danışmanlık verdiğimiz konuları da yeni politikalar üreterek arttırıyoruz. Bu konuların kapasitesini arttırmayı stratejik bir hedef olarak tanımlıyoruz. Yüz Yüze Akran Danışmanlığı, randevu usulüyle yüz yüze verdiğimiz akran temelli bir destektir. Bir diğer danışmanlık hizmetimiz online danışmanlık ise; ihtiyaç gidermek ya da kendini güçlendirmek için yüz yüze danışmayı çeşitli nedenlerle tercih etmemiş veya imkanı oluşmamış kişiler için sunduğumuz bir hizmettir. Sosyal medya veya mail yoluyla verdiğimiz bir hizmettir. Yardım ve destek alanın doğru ve güvenilir bilgi alma kaynaklarından birini de telefon hattımız oluşturur. Tıpkı yüz yüze ve online danışmanlık hizmetlerimiz gibi telefon hattımızla sağladığımız görüşmelerin içeriği de korunmaktadır. Akran desteği dışında, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinden doğan hak temelli taleplere yönelik hukuki danışmanlık vermekteyiz. Verdiğimiz tüm danışmanlık hizmetlerinin dışında doğrudan bir uzmanı gerektiren taleplerde ilgili uzmana erişimi kolaylaştırmayı da önemsiyoruz. Talebe göre destek ve/veya yardımın güçlendirilmesi için uzman yönlendirmesi de yapmaktayız.

ŞİDDETİN DOZU ARTTI

İzmir’de LGBTİ+’lar ne gibi sorunlarla karşılaşıyorlar?

İzmir’de yaşanan sorunlar Türkiye’nin, hatta dünyanın başka yerlerinde de ve başka yerlerde yaşananlar da İzmir’de benzer şekilde yaşanıyor aslında. Sorunun niteliği gereği İzmir’in deneyimlerinden yola çıkarak yanıt verebiliriz. Sorun denildiğinde ilk aklımıza gelen trans ve natrans seks işçilerinin çalışma ve yaşama alanı olan Alsancak’taki Bornova Sokağı’nda (Azra Has Sokağı) yaşanan hak ihlalleri oluyor. Sokakta çalışan tüm seks işçileri gibi burada çalışanlar da iş ve sosyal güvenceleri olmadan, sömürülerek çalışıyorlar. Ancak burayı polis her gece belli bir saatten sonra çevredeki sokaklarla birlikte trafiğe kapatıyor. Ayrıca çalışmak için olmasa dahi sokağa çıkan bütün translara evlerine gitmelerini söylüyor. Kabahatler Kanunu’ndan hukuksuz bir şekilde idari para cezaları kesiyor ve müşterilerine dahi baskı uyguluyorlar. Bütün bunlar yaptıkları hiçbir hareketin suç olmamasına, herhangi bir kanuna aykırılık teşkil etmemesine rağmen ayrımcı bir tutumla yapılıyor. Bu hukuka aykırı uygulama yüzünden kolluk kuvvetleri zamanla kendini sokağın efendisi zannetmeye başladı. Şiddetin dozu arttı ve aslında sokağı bir şekilde kullanan diğer yurttaşları da etkilemeye başladı. Seks işçisi bir trans kadın emniyet mensubu olan bir müşterisi tarafından bu sokakta öldürüldü. Başka kadınları yaraladı. Davası hala sürüyor ve derneğimiz takip ediyor.

KENT MEDYASINDA OLMALIYIZ

Öte yandan bahsetmek istediğimiz sorunlardan biri ise; geçen yıl ki onur haftası etkinliklerinin tamamının ve onur yürüyüşünün valilik kararıyla yasaklanmış olması ve yürüyüşün kentte 7 yıldır ilk kez yapılamamasıdır. Yürüyüşü buna rağmen yapmak isteyen gruba, orantısız bir polis müdahalesi gerçekleşti. Onur yürüyüşleri dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi Türkiye’de de son derece barışçıl bir şekilde gerçekleşen ve LGBTİ+’ların hak savunuculuğunun araçlarından biri. Soyut, belirsiz ve öngörülebilir olmayan gerekçelerle yasaklanması toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının ihlalidir. Bu konuda derneğimizin açtığı yasak kararının iptali davası sürmekte. Onur haftası etkinlikleri açtığımız davada verilen yürütmeyi durdurma kararı neticesinde yapılabildi. Ancak yürüyüş için yürütmeyi durdurma kararı verilmediğinden arkadaşlarımız gözaltına alındı ve şiddet gördü. LGBTİ+’lara yönelik hak ihlallerinin cesaret bulduğu yerlerden biri; toplumun ve devletin yok saydığı, görmezden geldiği, bazı hak savunucularının dahi ilgilenmeyi ertelediği, “marjinal” bir grup olarak manipülasyona uğruyor oluşumuz. Böyle bir ortamda medyanın LGBTİ+’ların görünürlüğünü sağlaması, toplumsal cinsiyet odaklı hak temelli haberciliği tercih etmesi oldukça önemli. Kentin yerel medyasında daha çok yer bulmamız gerektiğini düşünüyoruz.

İzmir LGBTİ+’lar için yaşanabilir bir kent mi?

İzmir’e yöneltilen herkesin bildiği bir takım kalıp yargılar vardır. Bunlar İzmir’in demokratik, özgürlükçü, laik vs. bir kent olduğu inancıdır. Bu inancın haklı sebepleri var elbette ama bu durum İzmir’de yaşayan dezavantajlı grupların toplum içindeki dezavantajlı konumunun daha iyi düzeyde olduğu anlamına gelmiyor. Ancak yine de şehrin imkanlarının ve dinamiklerinin getirdiği bazı kazanımlar var. Bizce en önemlisi İzmir’in, LGBTİ+’ların örgütlendiği bir şehir olması. Bizim dışımızda üniversite örgütleri, kent konseyi örgütlenmeleri, sivil toplum kuruluşları içerisindeki yapılar da var. Örgütlenme sadece hak savunuculuğu veya görünürlük için değil; bir arada olma, dayanışma, çözüm üretme, faydalanma, kendine benzer insanları tanıma açısından da son derece önemlidir. İzmir Barosu’nun, sendikaların, başka meslek örgütlerinin ve sivil toplum kuruluşlarının da alanda hatırı sayılır desteği var. Bunun yanında yerel yönetimlerin bakış açısının olumlu olduğu, LGBTİ+ Dostu Belediyecilik Protokolü’nü imzalayan belediye başkanlarının olduğu bir şehir. Ancak her zaman daha iyisi vardır, henüz hedefl ediğimiz yerin uzağındayız. Bakış açısı ve eşitlikçi duruş ilk adım için esastır. Fakat bunu politika üreterek, imkanı dahilinde olan sorunları çözerek, bu anlayışın getirdiği sorumlulukları yerine getirerek tamamlamak gerekmektedir. KENTTE ÖZGÜRCE YAŞAMAK Yerel seçimlerden önce belediye başkan adaylarına yönelik bir taahhütname hazırladınız ve adayların imzasına sundunuz. Bu süreç nasıl ilerledi ve şu anda ne aşamada? LGBTİ+ Dostu Belediyecilik Protokolü’nü çeşitli şehirlerden 21 LGBTİ+ örgütünün desteklemiş olması nedeniyle LGBTİ+ hareketinin belediye başkanlarından taleplerinin genel olarak sıralandığı bir metin olarak düşünebiliriz. Yerel seçim döneminde 27 aday protokolü imzaladı, bu adaylardan 4’ü seçildi, 2 belediye başkanı ise seçimden sonra imzaladı. Bahsedilen metin belediye başkanlarından; LGBTİ+’ların haklarına erişmesini sağlamalarını, hak taleplerini görünür kılmalarını, sivil toplum örgütleri ile iş birliği yapmalarını, Eşitlik Birimi ve benzeri yapılar ile kapsayıcı politikalar geliştirmelerini ve çalışmalarını kurumsallaştırmalarını, ayrımcılıkla mücadeleye destek vermelerini talep ediyor. Görüldüğü üzere aslında bütün talepler belediye başkanlarının zaten sorumluluğunda. Zaten LGBTİ+ hareketi yerel yönetimlerden bir ayrıcalık veya öncelik beklemiyor. Kamu hizmetlerinden eşit olarak faydalanmayı, bizi içeren politikalar ile idare edilmeyi, hak sahibi birer yurttaş olarak kentte yaşamlarımızı özgürce sürdürmeyi bekliyoruz. LGBTİ+’ların kişiler, gruplar, aile, toplum ve devlet tarafından yaşam, sağlık, çalışma, ifade özgürlüğü, şiddetten korunma, eşit yurttaşlık gibi pek çok temel hakkının ihlal edildiği bir coğrafyada yaşıyoruz. Yaşamın olduğu her kentte LGBTİ+’ların olduğu gibi ne yazık ki hak ihlalleri de var. Kentin seçilmiş en yetkili kamu görevlisi olan belediye başkanlarının; bir grup yurttaşın hedef alındığı söylemlere, şiddete, haklara erişimi kısıtlamaya ve yok saymaya yönelik tutumlara karşı tepkisiz kalması kabul edilemez. Yerel yönetimlerin yetki ve sorumlulukları düşünüldüğünde öznelerle birlikte yürüyerek bu ihlallerin pek çoğunu gidermek ve önlemek mümkün. Seçilmiş belediye başkanları hala protokolü imzalayabilir, bizimle veya bulundukları kentteki LGBTİ+ örgütüyle birlikte çalışabilir. Biz LGBTİ+ hareketinin daha da güçleneceğini, eşit yurttaşlığı kazanacağımızı biliyoruz. Bugünden LGBTİ+’ların haklı taleplerini gören, anlayan ve harekete geçenlerin isimlerinin tarihe onurla yazılacağını biliyoruz

Editör: Haber Merkezi