İZ GAZETE - İzmir Eczacı Odası Başkanı Tuncay Sayılkan İz WEB TV’de İz Gazete editörü Yağız Barut ile İz Gazete muhabiri Tugay Can’ın Türkiye’de yaşanmakta olan maske krizine dair sorularını yanıtladı.

Koronavirüs salgınından korunmak adına maske takmanın öneminin anlaşılmasının ardından maske talebinde yoğun bir artış olduğunu söyleyen İzmir Eczacı Odası Başkanı Tuncay Sayılkan 2020 yılının başında bu maske talebin tüm dünyada olduğunu ve Türkiye’nin sadece Çin’e 300 bin maske sattığının konuşulduğunu hatırlattı. “Biz o süreçte yurtdışına iyi fiyattan maske satan ülkeyken ne oldu da bize lazım olduğunda maske bulamaz olduk?” diye soran Tuncay Sayılkan şöyle konuştu:

“Cumhurbaşkanı’nın ağzından ‘para ile maske satışı yasak’ lafı çıktıktan sonra Türkiye de maske satışı durdu. Aslına bakarsanız bu yönde bir yasa, yönetmelik, kararname hiçbir şey yok Maske satışı yasak ama bir taraftan da maske takmak zorunlu. Bu konuda Eczacılar Birliği ‘Doğru adres eczacılardır, verin biz dağıtalım’ dedi. Geçtiğimiz hafta İstanbul ve Ankara’da dağıtılmaya başlandı”

Sağlık Bakanlığı’nın maskeler konusundaki planlamasının sadece İzmir’in merkezini kapsadığını çevre ilçelerde bulunan eczanelere maske tedariki konusunda bir sıkıntı yaşandığını kaydeden Sayılkan, Gün içerisinde yüzlerce insan eczanelerde maskeye ulaşmaya çalıştı. Eczacı arkadaşlar ya da diğer satış noktaları maskeyi parayla satamıyorlar. Gelen maske de yeterli değil. Çünkü hesaplarsanız İzmir’de bulunan bin 300 eczaneye 100’er maskeden bahsedersek bugün 4,5 milyonluk İzmir’de 130 bin talihli insan maskeyle tanıştı” dedi.

‘İLÇELERE YETERLİ DEĞİL’

Sağlık Bakanlığı tarafından gönderilen maskelerin klasik toz maskesi olduğunu kaydeden Sayılkan, maskelerin yoğun bakım ünitelerinde kullanılan kapsamlı maskelerden olmadığını belirtti. Maskelerin avantajının pratik kullanım için müsati ve fiyat açısından uygun olduğunu söyleyen Sayılkan, “Ama düşünün ki bu en uygun fiyatlı maskeyi bile daha üçüncü büyük kentinin ilçelerine ulaştıramadık. Bizim ilçelerde görev yapan arkadaşlarımız sitem ediyorlar” diye konuştu.

Maskeleri çevre ilçelere dağıtmak noktasındaki tasarrufun Sağlık Bakanlığı’nda olduğunu belirten Sayılkan, “İstanbul’a 7,5 milyon maske göndermişler. Ankara’da aynı gün başladı ve İzmir’in ilçelerine maske yeterli değil. Bize verilen sürede en erken pazartesi ilçeler devreye girecek. Düşünün daha 78 il daha var. Oralarda başlamadı. Bu 3 büyük ilin dışındaysanız kod zaten size gelmiyor, gelse de orada ki eczanelere bir maske tedariki yapılmadığı için alamıyorsunuz. Para ile de alamıyorsunuz. Nasıl bulacaksınız maskeyi?” şeklinde konuştu.

Maske dağıtımının başlamasının ardından eczanelerin önünde üçlü beşli kuyruklar yaşandığını ifade eden Tuncay Sayılkan, “Herkes devletten böyle de bir hizmet almanın mutluluğunda. Eczaneye gelen vatandaşların kimisi TC kimlik numarasını bilmiyor, kimisi telefon eşinin üzerine kayıtlı kendi TC’si ile almaya çalışıyor eşleşme olmuyor. Ama daha sıkıntılı olan şu, bu maskelerle vatandaşı buluşturmak için eczanede var olan yoğunluğun üzerine minimum 250 kişi daha ekledik. Bu bulaşma riskini de artırıyor. Elimiz en az 100- 150 tane hastanın telefonlarına değiyor mecburen. Çünkü açamayan var, okuyamayan var hepsine yardımcı olmak için bugün İzmir’deki bin 300 tane eczane de böyle çok uzun zahmetli bir gün geçti” şeklinde konuştu.

‘ÜST LİMİT 2 LİRA OLSUN’

“Sistemin alt yapısı oturup yeterli maske stoku yapılana kadar Sağlık Bakanlığı bünyesinde eczanelere ya da medikalcilere tekrar maske satışına 15 günlüğüne izin verilmesi lazım” diyen Sayılkan “Bir tavan fiyat belirlenir. ‘30 Nisan’a kadar Türkiye’de maske 2 liranın üzerinde satılamaz’ denilir. Hem bu satış noktalarının elinde kalan maskeler değerlendirilir hem de vatandaşın çektiği bu çile diner” ifadelerini kullandı.

Maskelerin tedarikinin sadece eczanelere bırakılmaması gerektiğini ifade eden Sayılkan tedarik konusunda ise Aile Sağlık Merkezleri’ni işaret etti. Tüm vatandaşların kayıtlı durumda bulunduğu aile hekimlerinin olduğunu hatırlatan Sayılkan, “Aile hekimlikleri de bir uygulama ile gelen herkese belirli sayıda maske verip bizim yaptığımız işin bir kısmını yaparak maske dağıtabilir. Aksi halde sadece eczanede bu konuda ısrar ettiğimizde bu aynı sokağa çıkma yasağının ilan edildiği o 2 saatlik sürede yaşadıklarımızın bir benzerini şu anda eczanelerde yaşıyoruz” ifadelerini kullandı.

‘BELEDİYELERİN DEVREYE GİRMESİ MANTIKLI OLABİLİR’

İzmir’de maske temini meselesinin 5 ile 7 gün arasında çözüleceğini düşündüğünü ifade eden Sayılkan, “Burada belki belediyelerin devreye girmesi mantıklı olabilir. Çünkü benim bildiğim Bornova Belediyesi belirli noktalarda bu maske üretimi yapıyor. Çiğli Belediye Başkanı Utku Bey ile de görüştük. Kendisi, ‘bizde yapıyoruz ama çok yeterli değil. Çünkü ürettiğimiz maskenin belirli kısmını belirli yerlere hastanelere vermek zorundayım’ dedi. Böyle bakıldığında maske maske olalı gündemin birinci sırasına oturmadı. Ama geldiğimiz noktada bu işi hep beraber çözmek zorundayız. Ben biraz önce bir öneride bulundum. Sağlık Bakanlığımızın belirli bir süreye ihtiyacı varsa üretimle ilgili bu süre standart tek tip fiyat belirleyip bu işi hızlı bir şekilde çözmemiz lazım. Maske ile ilgili bizler iyi bir şey yapmaya çalışırken farkında olmadan aslında çok ciddi anlamda bu salgınla ilgili geriye doğru götürüyor”ifadelerini kullandı.

Editör: Haber Merkezi