Bülent Kepenek ile Deprem Özel yayının konukları olan İzmir İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar ve İzmir Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Bora Sonuvar, deprem gerçeğine karşı İzmir’de yapılması gerekenlere dair konuştu.

Depremin Bayraklı’yı bu kadar etkilemesinin en büyük nedeninin zemin olduğunu söyleyen İzmir Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Bora Sonuvar, “Bu depremin öznesi bizim açımından zemin. Zemin neden bu kadar etki etti? Sonuçta kıyı alanında ve benzer zeminler var diye düşünüyoruz. Burada zemin yapısı bakımından daha ince yapılı taneler vardı. Yer altı su seviyesi yüksekti ve kalın bir alüvyon tabakası vardı. Biz de bu nedenle bu alan üzerinden konut alınmasının sakınılmasını tercih ederdik. Bizim ilk önce zemin koşullarını önceleyerek tedbirler almamız gerekiyor. Bununla ilgili belirli girişimler yapılıyor. Vatandaş olarak da destek vermemiz lazım” dedi.

‘TARIM ARAZİSİ OLMASI GEREKEN YERLERE KONUT YAPTIK’

Henüz İzmir depreminin yaşanmadığını belirten Sonuvar, “Gayrimenkul üzerine çok yoğunlaştık. İnşaat sektörü ekonomimizin önemli bir unsuru haline geldi. Birinci sınıf tarım arazisi olması gereken yerlerde konut yapımına geçtik. Özellikle konut diyorum çünkü mühendislik açısından birçok zor zeminde üst yapı yapabiliyoruz. Bununla ilgili bilgi birikimimiz var. Şunu kavramamız gerekiyor; gayrimenkulden yola çıkarak bunu bir yatırım aracı olmanın dışına çıkarırsak belki otoriteler bu konuda olayı daha sağlıklı yönlendirme imkânı bulabilir. Biz daha İzmir depremini yaşamadık. Deprem öncesi defalarca tekrarladık. 13 tane aktif fay var. Bunlardan çok ciddi deprem üretme potansiyeli var. İzmir merkezdeki faylardan biri kırıldığında, 6,5 büyüklüğündeki bir depremde bile yaratacağı etki, şiddet daha fazla olacaktır. İzmir’de Tuzla fayı var. Güzelbahçe’den başlayan bir İzmir fayı var. Bunlarda 15 km’lik bir kırıklık söz konusu olduğunda 6,5’lik bir deprem bekleniyor. Eğer 30 km uzunluğunda bir fay kırılırsa 6,8 büyüklüğünde deprem bekleniyor” diye konuştu.

‘SORUMLULUĞU SADECE VATANDAŞA YÜKLEYEMEYİZ’

Depremden alınan bilgiyle hangi binaları etkileyeceğini öngörebildiklerini ifade eden İzmir İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, “Fay etkisi de tüm dünyada tartışılan konu. 50’lerden sonra bir göç konusu. Hızlı kentleşme yaşanmış ve bunların doğurduğu sonuçla karşı karşıyayız. Bunların hiçbirini yaşamayabilirdik. Sonuçta Japonya da fay hatları üzerinde, depremselliği olan bir ülke. Demek ki bilimle ilerlersen, mühendisliğe ve bilime önem verirsen can kayıplarının önüne geçebilirsin. Vatandaş mal sahibi olarak belli sorumluluğa sahip olabilir ama tek başına sorumlu tutulamaz. Yasa koyucular dâhil tüm yöneticilerin bir sorumluluğu var. Yapılan çalışma hasar tespit çalışmasıdır. Tespit nedir? Bu depremde hasar almış mı almamış mı bunun sonucunu öğrenmektir. Ağır hasarlıysa yıkılacak. Hasarsız demek bu depremde hasar almadı demek. Ancak güvenli anlamına gelmez. Bu depremi atlattı ama bir sonraki depremde de hasar almayacağı anlamına gelmez. Sadece depremden önceki yapı güvenliğine sahip demektir hasarsız bina. Bu deprem özelinde yapılan bir çalışmadır” diye konuştu.

‘FAY YASASIYLA TÜM FAYLARIN İŞLENMESİNİ İSTİYORUZ’

İzmir’deki aktif fay hatlarının üzerinde yer alan yapıların tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini söyleyen Sonuvar, “Orta hasarlı bir binanın bir sonraki depremi kaldırıp kaldırmayacağı şüpheli dedik. O yüzden bizim bazı şeyleri öncelememiz gerekiyor. Tespit ettiğimiz 13 fay var. Bu fayların doğrultuları üzerinde bulunan yapılar tekrar gözden geçirilmeli. Biz 70 km ötede kırılan bir fayı hissettik. Onu hissettiren o fayın üzerindeki alüvyon. Zemin büyütme etkisini diğer yerlere göre Bayraklı’da daha fazla hissettik. Otoriteyi bizler oluşturuyoruz. Aslında ne yaparsak kendi kendimize yapıyoruz. Bu depremin öznesi zemindir. Zemin üzerinde aynı dönemde yapılmış başka konutlar vardı. Farklı zeminlerde zarar görmedi. Ama onların sağlam olduğu anlamına gelmez. Şunu kabul etmemiz lazım. İstiyoruz ki fay yasasıyla tüm faylar işlensin. O faylar üzerindeki yapıların ne tür sıkıntısı varsa gözüksün ve öncelikli önlemlerimizi belirleyelim. Diri fayların farkındayız. Bunlarla ilgili akademik çalışmalar da yapılıyor. TMMOB odası olarak önerimiz bu faylar işlensin. Konut alanlarını bu düz alanlardan çekmeye çalışalım” dedi.

‘ZEMİN ETÜDÜNÜ YAPI DENETİM FİRMALARI DENETLEMİYOR’

Zemine uygun yapı inşa edilmesi gerektiğini belirten Sonuvar, “Bu işin çok ciddi bir toplumsal boyutu var. TMMOB olarak bu konuda zorlanıyoruz, anlatmaya çalışıyoruz. Anlattığımız şeyler herkesi memnun etmiyor. Çünkü bu ekonomimizin bir parçası. Sonuçta sağlıklı yapıda yaşama hakkımız var. Şehir merkezlerinde yaşamak istersem bu zeminleri biliyorum. O zaman o zemine uygun yapıyı inşa etmem lazım. Bununla ilgili de çok ciddi bir bilgi birikimimiz var. Ama şunu soruyoruz; neden konut alanlarını illa en kötü zeminlere yerleştireceğiz diye uğraşıyoruz. Bunun nedeni; inşaat sektörünü ekonomimizin bir parçası haline getirdik. Bu koşullarda bir belediye başkanı, yönetici olmak zor ama bu demek değildir ki bunu göremeyiz. Bunu görmemiz lazım. Bizim oda olarak yapmaya çalıştığımız öneri şu: Diri faylardan başlayalım. En azından bunları biliyoruz. Eğer bu alanlarla ilgili bir çalışma, inşaat yapılacaksa artık plan notları oluşturulmaya başlayacak. O plan notuna göre inşaatlar yapılacak ve maliyetler artacak. Belki bu noktada konutlar geriye çekilir. Daha nitelikli yapılar yapılır. Yapı denetim firmalarımız var. Çok da güzel bir yönetmeliğimiz var. Ancak hala zemin etüdünü yapı denetim firmaları denetlemiyor. Proje üstünden evet yapılmış denilip geçiliyor. Yapı denetim firmalarında yeteri derece bu denetleme yapılmadığı için bir değişiklik yapılmalıdır. Jeoloji mühendisleri burada olmalı, zemin etüdü ve zeminle ilgili yapılacak çalışmalarda yer almalılar. İlçe belediyelerinde bu konuda eksikler var. Daha duyarlı olunması lazım” şeklinde konuştu.

‘VATANDAŞ YERİNDEN EDİLECEĞİNİ DÜŞÜNÜYOR’

Zarar gören binaların yerine yapılacak yapıların ranta döndürülmeden sağlıklı bir şekilde yapılası gerektiğini dile getiren Ayatar, “Vatandaş yerinden gitmek istemiyor. Kentleşme dediğimiz şey rant odaklı ve kazanma hırsıyla yaklaşan sermayenin bir ürünü. Sorumluluğu teknik olmayan bir vatandaşın üstüne yıkmak istemem. İzlediğimiz televizyon programından reklamlara kadar bir algıyla yönetiliyoruz. Bu rant odaklı bakış açısıyla yaklaşan sermayenin algısıyla sonuçlar bu şekilde olur. Biz de şaşırıyoruz, bu konutların fiyatı niye bu kadar fazla diye. Vatandaş yerinde ne yapayım diye soruyor. Kentsel dönüşüm uygulamalarına baktığında güvenmiyor, yerinden edileceğini düşünüyor. Bir yer belirlenecekse öncelikle imar affından yararlanılan bölgeler var. Onları güvenli konutlara yerleştirmemiz gerekir. Bir hak çıkacaksa, halkın lehine kullanılmalıdır” dedi.

‘İZMİRLİLERİN KAFASINDA SORU İŞARETİ VAR’

TMMOB olarak çalışmalar yaptıklarını sözlerine ekleyen Ayatar, “Bu konuda kamuoyu yaratmak çok önemli. Bu anlamda İzmirlilere güveniyorum. Hakkını arar diye düşünüyorum. Şu anki tabloya baktığımızda yıkılan bina sayısı az ama hasarlı bina sayısı fazla. Ne olacağı konusunda İzmirlilerin kafasında bir soru işareti var. TMMOB olarak, Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerle envanterin çıkarılmasıyla ilgili görüşmelerimizi yapıyorduk. Çok yakın zamanda, depremden 2 hafta önce Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne kamu binaları ne durumda diye yazı verdik. Bir cevap gelmedi. Büyükşehir Belediye Başkanı bu konuda bir irade ortaya koydu. Bunun takipçisi olmak da bize düşüyor. Büyükşehir Belediyesi, 12-13 Kasım’da Deprem Çalıştayı düzenleyecek. Bizler de katılacağız. Muhtemelen bunun sonucundan yola çıkarak bizlerle de iletişime geçeceklerini düşünüyoruz. Bu noktada bize de takip görevi düşer” diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi