İZ GAZETE- Cuma günü meydana gelen 6,9’luk deprem sonrası İzmir’de yaralar sarılıyor. Enkaz bölgesinde çalışmalar devam ederken….

Canlı yayına bağlanan CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır, CHP heyetiyle birlikte deprem alanında nöbette olduğunu belirtti. Yıkılan binalarla ilgili daha önce rapor hazırladıklarını ifade eden Bayır, “3 gündür oradayım. Bazı binalar dimdik dururken bazılarını yıkılması akıllara farklı sorular getiriyor. 2010 yılında il başkanıyken İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile birlikte 9 ilçeyle ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na rapor vermiştik. Bunlardan bir tanesi de Bayraklı’yı kapsıyordu. Oturulamaz derece riskli yapılar vardı. Ancak Bakanlık kent dönüşümüyle ilgili bunun üzerine gitmedi. Bununla ilgili onay vermedi. Özellikle yıkılan bu üç binaya baktığımızda bizim daha önce uyarıda bulunduğumuz binalar” dedi.

Yapılan çalışmalarla ilgili bilgi veren Bayır, “Burada boşaltılan alanlardaki insanlarımıza yardım edildi. Çadır dağıtıldı. 90 küsur milletvekilimizle alana dağılmış durumdayız. Hiçbir aksama olmaması için nöbetleşe çalışıyoruz. Organize bir biçimde çalışmalar sürüyor. Temennim odur ki bir daha bunlar yaşanmasın. Sayın Genel Başkanımız geldi, deprem bölgesi ve hastaneleri gezdi. Durumu yerinde denetledi. Daha sonra bir basın açıklaması yaptı” diye konuştu.

SONUVAR: İLGİ ALANIMIZDA OLMAYAN BİR FAY KIRILDI

Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Bora Sonuvar ise sahada gerekli tespitleri yaptıklarını dile getirerek, “Tarımsal amaçlı değerlendirilmesi gereken bir sahanın yerleşime açılması, klasik yapılaşmayla yapıya uygun zeminin ayarlanmaması bunlar en önemli faktörler. Bu tür sahalarda zeminler parsel bazında değişiklikler gösterebilir. Bu yaşadığımız olayda da bu net şekilde görülüyor. Tabii eski yapıların etkilenmesinde ciddi bir pay var. 75 km’lik bir mesafeden bu kadar yıkıcı bir etki yaratması bizim mühendislik açısından olmaması gereken bir şeydi. Artık yaşadıklarımızdan ders çıkarıp yola devam etmemiz gerekiyor. Hem deprem mevzuatında hem yapı denetim mevzuatında gerekli güncellemeleri yapmamız gerekiyor. Aktif bir kamu denetimi şart” diye konuştu.

İzmir genelinde 13 aktif fay belirlediklerini söyleyen Sonuvar, “Bu 13 faydan hiçbiri kırılmadı. Sisam açıklarında ilgi alanımızda olmayan bir fayda kırılma gerçekleşti. Onun yarattığı etkiyle boğuşuyoruz. Bizim için geçmişte deprem riskimiz ne kadarsa halen devam ediyor. Şu an Sisam kaynaklı bir fay kırılır mı? Derseniz. Aynı var kırılmayacaktır. Ancak yakın çevresinde enerjisi olan far varsa kırılabilir ancak etkisi bu kadar büyük olmayacaktır. Artık kendi kent merkezimize yakın faylara odaklanmamız gerekiyor. Artık bu durumu içselleştirmemiz gerekiyor. Tarım arazilerinden, düz arazilerden uzak durmamız gerekiyor. Gayrimenkulü yatırım amaçlı bir noktaya getirmemek gerekiyor. Barınma ihtiyacımızın ne kadar önemli olduğunun göstergesi. Maalesef düz alanlarda yapılaşmaya ağırlık verdik. Bu yapılaşmanın yarattığı çarpıklıkla mücadele etmek üzere, olmuş olan problemin üstüne çözüm üretmeye çalışıyoruz” dedi.

‘İNSANLIK GÖREVİMİZ’

Verdikleri hak mücadelesiyle çok konuşulan Somalı maden işçilerinden Selahattin Cankal da canlı yayına bağlanarak duygularını ifade etti. İzmir’e gelmeye nasıl karar verdiklerini anlatan Cankal, “13 arkadaşımızla beraber toplandık ve akşam saatlerinde enkazın olduğu yere vardık. İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Amirliği’nin direktifliğinde iki gruba ayrıldık. İnsanlardan olumlu tepki aldık. Bizim yaptığımız insanlık görevidir. Kim olsa aynısını yapardı. Biz hak arıyoruz ama önemli olan orada insanların canla başla çalışmalarına ortak olabilmekti. İzmir’e çok geçmiş olsun” diye konuştu.

YÜCEL: MESLEKTAŞLARIMIZ CAN DERDİNDE

 İzmir Barosu Başkanı Av. Özkan Yücel, adliye binasının hasar gören bölümleri olduğunu belirterek, “Adliye binası ile ilgili olarak Cumhuriyet Savcılığı bir denetim yaptırdı. Denetim sonucunda iki blok konusunda hizmet veremeyecek durumda tespit edildi. Bu iki blok kapatıldı. Onun dışındaki bloklarda taşıyıcı kolonlarda problem olmaması sebebiyle normal faaliyetlerine devam edecek. Ek binamızda hasar büyüktü. O binadaki bütün mahkemeleri bölge adliyesine taşıyorlar. Biz daha evvel bakanlıktan durdurulması yönünde talepte bulunduk. Şu anda meslektaşlarımız can derdinde, ofislerini kurtarma derdinde. Binaları kapatılanlar var. Herhangi bir nedenle o binadan eşyalarını alabilmeleri, bilgisayarlarını alabilmeleri mümkün değil. O nedenle duruşmaların en az 15 gün ertelenmesini istedik. Ayrıca sürelerin durdurulmasını istedik. Çünkü süreli işler var. Bu işleri vaktinde yapmazsanız hem vatandaş hem avukat açısından sorumluluk doğacak ve hak kaybı yaşanacak. Bu taleplerimizden 15 gün durdurmaya ilişkin HSK’dan bir tavsiye kararı geldi. 15 gün faaliyetleri durdurma şeklinde bir idari karar alınmadığı yönünde. Bunun için kanun değişikliği gerekiyor. Ancak bu kanun değişikliğinin de hızlı bir şekilde yapılması gerekiyor. Bu konuda tüm partilerin onay vereceğini düşünüyoruz.  Bir geçici maddeyle, ek maddeyle sürelerin İzmir için durduruluyor olmasını istiyoruz. Bir afet durumundan dolayı” dedi.

‘AFET BÖLGESİ İLAN EDİLMELİ’

Depremden etkilenen meslektaşlarıyla dayanılma içinde olduklarını aktaran Yücel, “Bayraklı’da bulunan yerleşim, avukatların ev iş yerlerinin yoğunlukta olduğu bir yer. İzmir için bir kayıp yaşandı ama meslek grubu olarak bakarsak avukatlar bu işten etkilendi. Bu yüzden Bayraklı bölgesinin bir afet bölgesi ilan edilmesini ve bürosunu, evini kaybeden meslektaşlarıma ekonomik anlamda destek sağlanmasını istiyoruz. Bu konuda yasal girişimin başlatılması gerektiği inancındayız. Meslektaşlarımızın kayıplarını gidermek konusunda elimizden gelen çabayı gösteriyoruz.  Şu anda bir sahra çalışma ofisini hazırlamaya çalışıyoruz. Ofise giremeyen meslektaşlarımız için açık alanda bilgisayar teçhizatının olduğu bir alan yaratmaya çalışıyoruz. Aynı zamanda Genç Ofis büyük hasar görmüştü. Pazar günü başka alan bulmak üzere Genç Ofis’i taşıdık. Bugün itibariyle çalışabilir bir noktaya getirdik.  Dayanışma ofisini kapasitesini arttırmak suretiyle yine depremde ofisini kaybetmiş meslektaşlarımızın hizmetine sunuyoruz. Yine depremde ofisini kaybetmiş meslektaşlarımız için nakdi destek sağlayabilmek amacıyla, meslektaşlarımız arasında bir kampanya başlattık. Yardım konusunda diğer barolarımızın da büyük desteği var. Onların da destekleri olacak. Süreci yaşadığımız can kayıplarını bağrımıza basıp en az hasarla atlatmak için uğraş veriyoruz. Ofis paylaşıyorum faaliyetimizi yeniden gündeme getirdik. Ofisinde yer olan arkadaşlar depremden etkilenen meslektaşlarıyla ofislerini paylaşıyorlar. Fatura paylaşım sistemini yeniden harekete geçireceğiz. İzmir Barosu avukat arkadaşların yanında olmak için her türlü girişimi gerçekleştiriyor. Bunu sadece İzmir Barosu üyeleriyle sınırlı tutmuyoruz. Baro Bahçe’yi depremin olduğu andan itibaren çalışır hale getirdik. Belediyemizle iş birliği içinde çadırlar istedik. Buraya çadırlar kurduk. Ücretsiz çay hizmeti veriyoruz. Bir yandan avukat arkadaşlara bir yandan da İzmir halkını kucaklayacak işler yapmaya çalışıyoruz” diye konuştu.

 ‘VATANDAŞLAR ÖĞRENCİ YURTLARINA YERLEŞTİRİLSİN!’

Deprem alanından canlı yayına bağlanan CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel de alandaki son durumla ilgili birli verdi. Sertel, vatandaşların soğuk havadan muzdarip olduğunu belirterek, “İlçe belediyelerimiz ve Büyükşehir Belediyesi vatandaşlara çadırlarını kurdular ve her türlü ihtiyaçlarını gideriyorlar. Çok sistemli bir şekilde çalışmalar sürüyor. İzmirliler çok duyarlı. Aşık Veysel Rekreasyon alanı oturduğum evin hemen karşısında yer alıyor. Hava çok soğudu ve vatandaşlar soba olmaması nedeniyle gece soğuğundan muzdaripler. Yetkililere çağrıda bulundum. Şu anda kullanılmayan öğrenci yurtlarına ailelerin yerleştirilmesini talep ettim. Çünkü hava daha da soğuyacak. Sobadan kaynaklanan sorunlar da yaşanabilir. Bu yüzden dikkatle tedbir almak lazım” diye konuştu.

‘DEPREM VERGİLERİ DOĞRU YERE KULLANILSIN’

İşlemleri tek elden toparlayabilmek için Bayraklı Koordinasyon Kurulu Merkezi’ne geldiklerini söyleyen CHP İzmir Milletvekili Ednan Arslan, “Depremin olduğu ilk saatten itibaren Bayraklı’dayım. İlk şaşkınlık ve şok atlatıldıktan sonra çok hızlı bir şekilde organize olundu. Büyükşehir ve ilçe belediyelerimiz hem de devletin gerekli kurumları hızlı bir şekilde buraysa ulaştı. İnsanüstü bir gayretle çalışmalar devam ediyor. O gayretli çalışma sonucunda bugün de 3 buçuk yaşında Elif kızımız kurtarıldı. Bunlar sevindirici haberler. Umarım can kayıpları da artmaz. Sürekli çadır alanlarını geziyoruz. İzmir var olan potansiyeli ve gücüyle bu yaraları en kısa sürede saracaktır. Aileler de bir an önce hasar tespiti yapılmasını istiyor. En sık karşılaştığımız sorunlardan birisi bu. Çadır bölgesinde görevli arkadaşlarımız var. Onlar her an alandalar ve kimin ne ihtiyacı varsa anında karşılanıyor” diye konuştu.

Depremzedelere yardımda bulunmak isteyen vatandaşlarla ilgili de konuşan Arslan, “Büyükşehir Belediyemizin yardım hatları var. Bayraklı Belediye’mizin koordinasyon merkezi var. Buraya ulaşabilirler. Öncelikle yapılacak yardımın niteliğine ve ihtiyaç olup olmadığına bakıp ona göre kabul ediyorlar. Birtakım kriterler var ve bu kriterlere göre yardımları alıyorlar. Başka bir ildeyse ve belediyelerimize ulaşmakta zorlanıyorlarsa Kızılar ve AFAD vasıtasıyla da yardımda bulunabilirler.

Arslan son olarak, “Afetler değil yapılar can alıyor en kısa sürede Türkiye için deprem haritaları çıkarılıp uygun olmayan konutlar belgelenmelidir. Bu tür sıkıntıları daha önce de yaşadık. Hayatın bir gerçeği ve biz de buna uygun çalışmalar yapmalıyız. Meclis’te daha önce depremle ilgili soru önergeleri vermiştik. Biliyoruz ki özellikle kamu binalarında ciddi sıkıntılar var, okullarda ciddi sıkıntılar var. Merkezi hükümetin bu konuda daha doğru ve tutarlı adımlar atması gerekiyor. Deprem vergilerinin doğru yere kullanılması gerekiyor. Bir an önce kentsel dönüşümün uygun şartlarla hayata geçirilmesi gerekiyor ” diye konuştu.

GRUŞÇU: BU HADİSEDEN GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE AYRILACAĞIZ

Depremin olduğu ilk andan itibaren vatandaşların ihtiyaçlarını karşıladıklarını ifade eden CHP Konak İlçe Başkanı Çağrı Gruşçu, “Alanda ciddi sıkıntılarımız olmuştu. Büyükşehir ve ilçe belediyelerimizle bu sıkıntıların üstesinden geldik. Bulunduğumuz alan Rıza Bey Apartmanı’nın bulunduğu alana çok yakın. Bu bölgede çadır kent kurduk. Özellikle dile getirmek istediğim bir konu var. Havalar gittikçe soğuyor. Özellikle termal kıyafetlere bu süreçte çok ihtiyaç var. Yeme-içme konusunda bir sıkıntı yaşamıyoruz. Kadın kollarımız özellikle kadınlar için yoğun çalışma içerisinde. Bire bir ilgileniyorlar. Gençlik örgütümüzde alanda çalışma yaparak tüm ihtiyaçları tek tek listeliyor. Konak Belediye’miz her gün düzenli olarak sabah, öğlen ve akşam yemeklerini sağlıyorlar. İnanıyorum ki bu elim hadiseden İzmir dayanışması olarak çok güçlü bir şekilde ayrılacağız” dedi.

‘RANT, PARA HIRSI, DENETİMSİZLİK ÖLDÜRDÜ’

Depremin yaşandığı alanda olan HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, yaşananlar ders çıkarılmadığını söyleyerek, “En başta şunu görüyoruz, bu insanların yarattığı bir ölüm. Bir kere daha bununla karşıyayız. Doğa öldürmedi, deprem öldürmedi. Yine insanlar öldürdü. Rant, para hırsı, denetimsizlik öldürdü. Ne yazık ki her depremden sonra ders almıyoruz ve tekrar aynı şeylerle karşılaşıyoruz. Özellikle günle geçtikten sonra yapılan kurtarmalar bizi sevindiriyor. Ancak enkazlardan sağ kurtulanları zafer içinde sevinerek avutamayız kendimizi. Bunların önlemlerini önceden almamız gerekiyor. Siyasi iktidarın açıklamalarına baktığımızda ders çıkarılmadığını görüyoruz. Yıkılan binaların yerine hemen yenisini yapacaklarını söylüyorlar. Bu yaklaşımın terk edilmesi gerekiyor. Merkezi yönetim ve yerel yönetimin birlikte çalışması gerekiyor. Yaraları birlikte sarması gerekirken hegomonik bir alana yüklenmeden bahsedebiliriz. Yerel yönetimin de burada daha çok İnisiyatif alması ve özellikle bundan sonraki süreçte de hasarlı binalara yönelik merkezi yönetimle birlikte çözüm üretmesi gerekiyor” diye konuştu.

Pek çok insanın şu anda psikolojik olarak travma yaşadığının da altını çizen Kemalbay, “Yaralar çok sıcak. Yaraları sarmaya yönelik olarak daha örgütlü, donanımlı desteklere ihtiyaç var. İnsanlar evlerini terk ettiler ama sokakta bir yaşam var. bu insanlar bundan sonra ne yapacaklar yönlendirilmeleri gerekiyor.  Maden emekçilerini yaptığı gibi, kendi dertlerini bırakıp geldiler, can kurtarmak için çalıştılar. Onların hayal ettiği Türkiye için çalışmamız gerekiyor. Para için, iktidar için değil halk için el birliğiyle çabalamamız gerekiyor” dedi.

‘ÖLEN İNSANLARIN VEBALİNİ ALMAK İSTEMİYORUZ’

Stüdyo konuğu olan ZMO İzmir Şube Başkanı Dr. Tevfik Türk de her deprem sonrası aynı durumların yaşandığını belirterek, “Ne yazık ki binlerce yıldır gerçekleşen doğal bir olayın insan eliyle nasıl felakete dönüştüğünü bir kere daha gördük. Uzun zamandan beri dile getiriyoruz. Geldiğimiz nokta yine can kayıpları, yine yıkılan binalar. Bu 6.9 şiddetindeki deprem bir kere daha tekrarlanabilir, olacaktır. Bekli 30 yıl sonra olacak ama illaki olacaktır. Çünkü yaşadığımız bölge böyle bir bölge. O yüzden bizlerin bu konutları yaparken önemli konulara dikkat etmemiz gerekiyor.  Şu andaki birinci gündemimiz, dışarıda kalan insanların yaralarını sarmak. İlgili odalar hasar tespitlerini yapmaya çalışıyor. Büyükşehir Belediyemizin koordinasyonunda insanların acil ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz” şeklinde konuştu.

Bu kadar kayıp yaşanmasının en büyük nedeninin bölgenin tarım arazisi olmasından kaynaklandığını dile getiren Türk, “Sonra yapılan planlamalarla bölge imara açıldı ve apartmanlar dikildi. O zaman bölgede tuzluluk problemi, su problemi var deyip imara açıldı. Bu kelimeden artık nefret ediyoruz ama ne yazık ki biz söylemiştik bunları. Özellikle bundan sonraki süreçte bizlerin bu konulara çok dikkat etmesi gerekiyor. Kamu yararını savunuyoruz. Bunun için çalışıyoruz. Bunun vebalini almak istemiyoruz. Ölen insanların vebalini almak istemiyoruz. Doğa illaki intikamını alacaktır. O yüzden diyoruz ki; tarım alanlarını bırakın tarım alanı olarak kalsın. Orada ev yapılmaz. Bu tür yerlerin hala imara açılmasını isteyen varsa vebal onlarındır. Bizim karşılayacak gücümüz yok. TMMOB ve bağlı odalar kurulduğu günden bu yana hep doğruları söyledi. Söylediklerinden bir tane bile yanlış yok. O yüzden bize inansınlar, güvensinler. Uyarılarımıza biraz olsun dikkat etsinler. Bundan 10-20 yıl sonra yine biz demiştik demek istemiyoruz” dedi.

Editör: Haber Merkezi