Attığı her adımı, verdiği her kararı, kendisinin dolayısıyla iktidarının bekası için şekillendiren Erdoğan, son ‘tasarruf genelgesi’ ile sinsice kurgulanmış ‘muhalif basını susturma ve yok etme’ girişimine imza attı.

Kurgu esasen CHP’nin elinde olan Büyükşehir Belediyeleri üzerindeki kıskacı artırmak, zorlukla ayakta kalmaya çalışan yerel basını bertaraf etmek üzerine. Saray, hiçbir şekilde tasarruf kapsamına girmiyor. Keza TBMM başkanlığı da öyle. Beştepe dışında yazlık kışlık saraylar, harcamalar, örtülü ödenekler gırla!

Ama belediyelerden ilan alarak, gazete satışı yaparak ayakta ve hayatta kalmaya çalışan yerel basının gırtlağına çökülüyor. Genelgeye göre belediyeler, yerel basına ilan veremeyecek, gazete satın alamayacak. Aslında belediyeler için küçük, yerel basın için can suyu olan miktarlardan söz ediyoruz. Bunun da adı ‘tasarruf’ olacak!

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun da karşı çıktığı genelgenin ömrü ne olur bilinmez, ülkenin her yerindeki küçük yerel basın kuruluşları şu anda önünü göremez durumda. İşten çıkarmalar ve hatta kapanmalar kapıda.

Burada önemli olan yerel yönetimlerin tavrı. Her fırsatta, özellikle seçim arifelerinde ‘yerel basının öneminden dem vurup, ‘güçlendireceğiz’ naraları atanlar, acaba bu sözde tasarruf genelgesinin arkasına sığınıp, yerel basına sırt mı çevirecek?

Oysa genelge, yerel yönetimlerin hizmetlerinin tanıtımıyla ilgili yapılacak işlere engel olmuyor. Zaten yerel gazeteler belediye çalışmalarıyla ilgili haber içeriklerini sayfalarına fazlasıyla taşıyor. Ama durumdan vazife çıkarmaya çalışacak kimi belediyeler genelgeyi fırsat bilip ilan ve abonelik faaliyetlerine son verme yoluna da gidebilir. Tavsiyem, hiçbir belediye başkanının bu yola başvurmaması, aksine genelgeye rağmen yerel basını yaşatacak daha fazla formül üretmesi.

Ben inanıyorum ki, sağduyulu, demokrasiye ve basın özgürlüğüne inanan hiçbir muhalefet partili yerel yönetici yerel medyayı susturmaya yönelik bu genelgeye teslim olmayacaktır. Ama… Aması var! Genelgeyi fırsat bilip verilen desteği geri almaya ‘tevüssül edenler’ de çıkabilir. Turnusol kağıdı gibi biz böylelerini görüp bileceğiz! Samimiyet testinde ‘sınıfta kalanları’ ayıklayacağız.

Seçim zamanı veya kamuoyuna duyurmak istedikleri herhangi bir etkinlikte yerel basını yanlarında bulamayacaklar, böyle biline!

İzmir Gazeteciler Cemiyeti yönetimi, konuyla ilgili kapsamlı bir çalışma yürütüyor. Yerel basının tüm temsilcileriyle bir araya gelip, izlenecek yol haritasını oluşturuyor. Amacımız, yerel yönetimler ile yerel basının dayanışma içinde bu anti demokratik genelgeyi dayanışma içinde bertaraf etmek.

Umuyorum ki, uzattığımız el havada kalmaz!