DERLEYEN: Gizem TABAN/İZ GAZETE- DEVRİMCİ İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) İzmir Bölge Temsilcisi Hayrettin Çakmak, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu (İKK) Sekreteri Aykut Akdemir ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) İz Gazete İşyeri Temsilcisi Nil Kahramanoğlu, İz Televizyonu’nda Bülent Kepenek’in sunduğu ‘Emek Dünyası 1 Mayıs Özel’ programına konuk oldu. Konuklar, sendikal mücadelenin ve örgütlenmenin önemine vurgu yaparken tüm İzmirlileri 1 Mayıs’ta Gündoğdu Meydanı’nda olmaya çağırdı.

‘SEFERBER OLMALIYIZ’

1 Mayıs İşçi Bayramı’nda Türk-İş çatısı altındaki emekçilerle Gündoğdu Meydanı’nda olacaklarını ve taleplerini haykıracaklarını belirten Türk-İş İzmir Bölge Temsilcisi Hayrettin Çakmak, örgütlenmenin önemine de vurgu yaptı. Asgari ücretin yoksulluk sınırı altında kaldığının hatırlatılması üzerine ise Çakmak, “Bu etiketlerle bu enflasyonla oynayanların mutlaka çalışanların ekonomik güçleriyle oynaması gerektiğini düşünüyorum. Dolayısıyla örgütlenmenin önünün açılmasını lazım. Asgari ücretliye özlük haklarını teslim etmediğimizde, sendika çatısı altına toplanmadığımızda asgari ücretlinin derdini çözmüş olmayacağız. Enflasyonla, döviz kuruyla mücadele edilmedikten sonra asgari ücrete ne kadar zam yapılırsa yapılsın çözüm olmayacak. Bütün konfederasyonlara sesleniyorum; seferber olmalıyız, herkes birbirine destek olmalı” diye konuştu.

‘MASA ACİL TOPLANMALI’

Asgari ücret ve yoksulluk üzerinden açıklamalarda bulunan DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, özellikle AKP iktidarının son 20 yıllık döneminde asgari ücretlinin alım gücünün ciddi oranda düştüğünü kaydetti. Sendikal örgütlenme ve toplu sözleşmenin önemine de dikkat çeken Sarı, hükümetin asgari ücret masasını acil olarak toplamasını ve hak kayıplarını giderecek yeni ücret zammını belirlemesi gerektiğini belirterek, “Bütün sendikaların talebi bu olmalı” dedi.

‘İŞÇİLEŞME SÜRECİ’

Mühendis, mimar ve şehir plancılarının çalışma koşulları çok gerilediğini söyleyen TMMOB İzmir İKK Sekreteri Aykut Akdemir, “Özellikle 12 Eylül sonrası gelişen neoliberal politikalar, özelleştirmeler tümüyle bir vahşi kapitalizme teslim olma sürecinden kaynaklı, mühendis, mimar ve şehir plancılarının çalışma koşulları çok geriledi. Türkiye’de kamunun tümüyle üretim alanından çekilmesi sonucunda özel sektörde mühendis, mimar ve şehir plancısı arkadaşlarımız asgari ücretten işe başlıyorlar. Mühendislik mimarlar mesleğini yaşama geçirememe, bir işçileşme süreciyle karşı karşıyayız. Patronun iki dudağı arasında iş güvencesi olmadan çalışmak zorunda kalan mühendis, mimar ve şehir plancıları sınıfı oluştu. TMMOB olarak belirlediğimiz asgari ücret tarifesinin uygulanmasını talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.

BİRLİKTELİK VURGUSU

Medya sektörünün örgütlenmenin en az olduğu alanlardan biri olduğunu söyleyen TGS İz Gazete İşyeri Temsilcisi Nil Kahramanoğlu, gazetecilere örgütlenme çağrısı yaptı. Kahramanoğlu, “Geçmişte bu oran daha fazlaydı ama medya tekelleşti, çalışanlar sendikalardan zorla koparıldı. Biz de bir işçi sınıfıyız, fikir işçisiyiz. Bir emek ortaya koyuyoruz ve bunun da karşılığını almak istiyoruz. Ama istihdam çok az. Özellikle son süreçte hükümetin baskıları ve dayatmaları, tabiri caizse ağzını açanın içeri alınması gibi birçok nedenden dolayı ya iş bulamıyoruz ya da bulduğumuz işlerde çok düşük ücretlerle çalışmak zorunda kalıyoruz. Bunun da en büyük nedeni örgütsüz mücadele etmemiz. Çünkü tek başımıza sesimiz çıkmaz, birlik olursak yan yana gelirsek bir şeyleri başarabiliriz. TGS bu nedenle örgütlenmeye çok önem veriyor” açıklamalarında bulundu.

‘MÜCADELE EDİYORUZ’

Türkiye’de yalnızca 2 yerel gazetede toplu sözleşme olduğuna dikkat çeken Kahramanoğlu, “Bunların ikisi de İzmir’de, biri İz Gazete, diğeri 9 Eylül Gazetesi. Bu bence çok kıymetli ve önemli. İz Gazete olarak emek mücadelesine çok önem veriyoruz. Emek haberlerine önem veriyoruz, işçi sınıfının mücadelesini ön plana çıkarıyoruz. Bunu da bu bilince sahip olarak yapıyoruz. Biz de bu sınıfın içerisindeyiz, birlikte mücadele ediyoruz. Sektörümüzdeki problemlerin farkındayız ve problemleri giderebilmek için ne yapabilirizi konuşuyoruz. TGS olarak da daha fazla üye, daha fazla birliktelik için çalışıyoruz. Tüm dayatmalara ve problemlere karşı birlikte mücadele etmek için 1 Mayıs’ta alanlarda ‘yan yanayız’ sloganıyla alanlarda olacağız. Tüm meslektaşlarımızı, sesimizin daha gür çıkması için alanlara bekliyoruz” dedi.

‘GENEL GREV YAPALIM’

‘Türkiye’deki 3 işçi konfederasyonu yan yana gelmedikçe işçi sınıfının sorunlarına çözüm bulunmayacağını düşünüyorum’ diyen DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, şunları söyledi: “Eğer 3 konfederasyon işçi sınıfını temsil ediyor ve emek-sermaye çelişkisi içerisinde emeğin yanında olduğunu ifade ediyorsa, hep birlikte işçi sınıfının üzerindeki tüm baskılara, engellemelere, haksızlıklara karşı 2 gün genel grev yapalım. İktidar; hastaneleri, köprüleri, otoyolları garantili hale getiriyor ama bugün asgari ücretle hatta daha az ücretle zar zor ayakta kalmaya çalışan emekçiler var. Bunlara karşı tüm sendikaların dimdik durması gerektiğini düşünüyoruz.”

‘HİÇBİR ZAMAN KORKMADIK’

Danıştay Savcısı’nın, hükümetin İstanbul Sözleşmesi ile ilgili fesih kararının hukuka aykırı bulmasının hatırlatılması üzerine açıklamalarda bulunan TGS İşyeri Temsilcisi Kahramanoğlu, “Herkes ekonomik krizden ve yoksullaşmadan bahsediyor ama en büyük problemlerimizden biri kadın cinayetleri. Ve bu ülkeyi yönetenler sadece 1 gecede kadınlar olarak bizim hayat güvencemiz ve kırmızı çizgimiz dediğimiz İstanbul Sözleşmesi’nden çekildi. Bu ülkede kadın hareketi en politik toplumsal harekettir. Çünkü haklarımız ve hayatlarımız için, taleplerimizi dile getirmek için sokağa çıkmaktan hiçbir zaman korkmadık. Danıştay Savcısı’nın verdiği karar gerçekten çok önemli. Bir nebze de olsa haklarımız ve hayatlarımız için olumlu bir adım atıldı” diye konuştu.

‘ÇOK İŞ DÜŞÜYOR’

Kahramanoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Medyada kadın istihdamı çok az. Şiddet, taciz ve mobbingi en çok yaşayan kadınlar. İşten çıkarmada ilk gözden çıkarılan kadınlar. Toplumda ve iş hayatında en fazla olumsuzluğa en maruz kalan yine kadınlar. Bu yüzden kadınların sesinin duyurulması, kadın mücadelesinin duyurulması için basın olarak bize de çok iş düşüyor. Kadın çalışan sayısının çok olduğu, erkek kotasının uygulandığı bir iş yerinde çalışıyoruz. Bununla her zaman çok övünüyorum.”

‘TOPLUMSAL MUHALEFET’

Basın özgürlüğünün ve toplumsal muhalefetin önemine değinen TGS İşyeri Temsilcisi Kahramanoğlu, “Basın özgürlüğü kavramı son dönemde en çok sekteye uğrayan konulardan biri. Çünkü en tepede çok baskıcı bir yönetim var. Sesini çıkaranı korkutan, sindirmeye çalışan bir sistem söz konusu. Bir de tekelleşme dediğimiz havuz medyası var. Yerel gazeteler ayakta kalmak için debeleniyor. En büyük problemler maalesef ekonomik problemler. Zaten devletten herhangi bir destek alamıyorsun, bir de yerel yönetimlere tabi olma durumu var. Zaten düşük ücretlere çalışıyoruz, baskı altındayız, örgütsüzüz. Bunların hepsinin giderilmesinin birinci koşulu ifade özgürlüğünün, demokrasinin yeniden inşa edilmesi. Bunu da toplumsal muhalefetle yapabiliriz” dedi.

‘ZAFER SOKAKTA KAZANILIR’

İşçi sınıfının mücadelesini sokakta yapması gerektiğini savunan DİSK Ege Bölge Temsilcisi Sarı, “Bu ülkeyi bize dar edenlere, adaleti, emeği, özgürlüğü ortadan kaldırmak için TBMM’de her türlü yasayı çıkaran karşı sokakta mücadele vermeliyiz. İşçi sınıfı şimdiye kadar, mücadelelerini gidip bakanlıklarda oturarak kazanmadı, sokaklarda kazandı. Zafer sokakta kazanılır. İşçi sınıfı, hakları için, kendilerine karşı siyaset yapan her türlü iktidara karşı mücadele vermelidir” ifadelerini kullandı.

‘ÇEŞME’YE SAHİP ÇIKIN’

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hayata geçirilmek istenen tartışmalı Çeşme Projesi hakkında sendikalara çağrıda bulunan TMMOB İKK Sekreteri Aykut Akdemir, “Şu an İzmir’in Kanal İstanbul’u olan bir Çeşme Projesi var. Bilirkişi raporu bu projede kamu yararı olmadığını söyledi. ‘Bu bir rant ve talan projesidir’ dedi. Proje kapsamındaki alanın büyük bir kısmı korunması gereken alan ve içinde İzmir’in emekçilerinin hafta sonları gidip tatil yaptığı koylar var. Bu alanlar talan ediliyor. Şimdiye kadar TMMOB, İzmir Barosu, İzmir Tabip Odası ve daha pek çok çevre örgütü bu davanın takipçisi oldu. İzmir’in emekçilerinin temsilcisi olan DİSK ve Türk-İş’ten de bu mücadeleye sahip çıkmasını bekliyoruz. İki sendikanın buraya sahip çıkması gerekiyor. Bunu talep ediyorum” dedi. Akdemir’in konuşmasının ardından DİSK Ege Bölge Temsilcisi Sarı ve Türk-İş İzmir Bölge Temsilcisi Çakmak’tan konuya ilişkin destek geldi.

 ‘GÜÇLÜ SENDİKALAR YARATMALIYIZ’

Sendikaların mücadeleci ve toplumsal muhalefetin öncüsü olması gerektiğini vurgulayan DİSK Ege Bölge Temsilcisi Sarı, “Eğer, bir belediye başkanın, bir bakanın ya da bir müdürün ‘oraya git, buraya git’ demesiyle işçiler savruluyorsa o zaman sendikalar görevini yapamıyor demektir. Sendikalar, sadece ücret sendikacılığı üzerinden değil, toplumsal muhalefetin de bir öncüsü olarak sokak ayağını iyi kullanmalıdır. Bu ülkede kadın cinayetleri var, çocuk istismarları var, doğa talanı var. Bu ülkenin tüm doğal zenginliklerine müdahale eden bir iktidar var. Bizim, bu ülkede kötü giden her şeye karşı; demokrasi, özgürlük, adalet ve laiklik mücadelesini birlikte verebileceğimiz güçlü sendikalar yaratmamız gerekiyor. Sadece aidat alan, sadece toplu sözleşme yapan, arkasındaki kara zindanı görmeyen sendikalar olmasın. Asıl mesele bu, 1 Mayıs’a da böyle hazırlanmak zorundayız” açıklamalarında bulundu.

Editör: Haber Merkezi