ATA BİLGİNPERK/İZGAZETE - İzmir Barosu'ndan avukat Mehmet Baran Selanik Türkiye'nin yeniden gündemine giren idam cezası hakkında İz Gazete’nin sorularını yanıtladı.

“İktidar gündem yaratmak istiyor”

İktidarın her sıkıştığında toplumu kutuplaştıracak bir gündem yarattığına değinen Baran Selanik, “Siyasi iktidar ne zaman sıkışsa toplumu kutuplaştıracak bir gündem yaratıyor. İdam cezasının yeniden gündeme getirilmesinin de bu nedenle olduğunu düşünüyorum. Ekonomik kriz ve işsizliğe çare bulamayan, Covid-19 salgını ile mücadeleyi yönetemeyen iktidar yönetimdeki başarısızlığının konuşulmasına engellemek adına bu gündemi yeniden ortaya attı” ifadelerini kullandı.

“Hukuken mümkün değil”

Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni (AİSH) imzaladığını belirten Selanik, Türkiye’nin bu sözleşmeye ek 6 ve 13 numaralı protokollerin idam cezasını yasakladığını belirtti. Türkiye’nin bu protokollerden çekilmesi durumunda Türkiye’nin Avrupa Konseyi’ndeki yerini de kaybedeceğini söyleyen Selanik, Medeni ve Siyasal Haklara İlişkin Uluslarası Sözleşme’ye Ek İhtiyari Protokol de Protokole taraf bir devletin egemenlik alanında bulunan hiç kimsenin idam edilemeyeceğinin düzenlendiğini, Türkiye’nin bu ek protokole de taraf olduğunu belirtti.

Uluslararası sözleşmelerin de ötesinde Anayasa’nın da idam cezasının geri getirilmesine engel olduğunu ifade eden Selanik, “2004 yılında da Anayasa’nın 38. maddesine idam cezasının verilemeyeceği hükmü eklenmiştir. En başta Anayasa değişikliği gerektiren bir durum olduğunu ifade etmek gerekir” şeklinde konuştu.

Anlattıklarından yola çıkaran idam cezasının geri getirilmesinin hukuken mümkün olmadığını söyleyen Baran Selanik, “Nitekim iktidarın 18 yıllık icraatlarına baktığımızda hukuken mümkün olmayan birçok şeyi yaptığını da görüyoruz. Bu nedenle, kesinlikle, geri gelmez demem mümkün olmamakla birlikte, hukuken mümkün olmadığını düşünüyorum” dedi.

“İdam hukukun amaçlarını karşılamıyor”

Baran Selanik, infazın amacının failin ıslah edilmesi ve topluma yeniden kazandırılması, suçun işlenmesinin önlenmesi, caydırıcılık, bozulan toplumsal düzenin yeniden tesis edilmesi olduğunu belirterek idam cezasının bu amaçları karşılamadığını ifade ettti.

“Modern toplumların amacı kişileri suça yönlendiren nedenleri tespit edip bu nedenleri ortadan kaldırmak, suç işleyen kişilerin yeniden topluma kazandırılmasını sağlamaktır. İdam cezası, failin ıslahını ve topluma yeniden kazandırılmasını mümkün kılmadığı gibi caydırıcılık etkisinin de tahmin edilen düzeyde olmadığı Uluslararası Af Örgütü gibi kurumlar tarafından belirtilmektedir.” şeklinde konuşan Selanik, hukukun amaçlarını yerine getirmeyen, insan onuru ile bağdaşmayan bir yaptırımın hukuken meşruluğu olmadığını söyledi.

“Caydırıcı bir ceza değil”

İdam cezasının getirilmesini isteyenlerin ortak paydası cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçların failleri ile çocuk ve kadına yönelik şiddet faillerine uygulanmasını istemeleri olduğunu belirten Selanik, bu suçların toplumda çok büyük infial yaratıp toplumun vicdanını çok fazla yaraladığı için siyasilerin insanların hassasiyetlerini kullanarak idam cezası taleplerine meşruluk sağlamak istediklerini de ekledi.

"Kadına yönelik şiddeti, çocuk istismarını, tecavüzü besleyen, körükleyen, bu suçların faillerini aklamaya çalışan, koruyan patriyarka, suçların failleri için idam cezası istiyor. Son derece ironik. Türkiye’ yakın zamanda İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmak için çaba harcadı. Toplumun haklı tepkisi üzerine şu aşamada bu konu durulmuş görünüyor. İstanbul Sözleşmesi’ni ve 6284 sayılı Kanun’u uygulamayan devlet, iki metnin koruma alanındaki suçlarda idam cezası istiyor. Bu isteğin hukuki bir yanı olmadığı çok açık” şeklinde konuşan Selanik, İdam cezası olan ülkelerde de idam cezası gerektiren suçların işlenmeye devam edildiğini belirtti.

Baran Selanik ayrıca suç işlenmesinin önüne geçilmesi için idam cezası ile değil; en başta eşit, parasız ve nitelikli bir eğitim politikası ile birlikte cezaların tavizsiz şekilde infazı, kanunların herkese eşit uygulanması, erkek egemen devlet geleneğinin terk edilmesi ile mümkün olacağı kanaatinde olduğunu söyledi.

Devlet yetkililerin, erkek şiddetini teşvik edici, şiddet faillerini koruyucu açıklamaları, cezaların infazında düzenli yapılan indirimlerle birleşince kişilerin suç işleme iradelerinin arttığına inanıyorum.

“Telafi edilemez sonuçlar doğurur”

Devletin insan öldürmek yerine yaşam yaşam hakkını koruması gerektiğini söyleyen Selanik, “Ceza hukukunda yüzde yüz suçlu olduğuna dair bir durum yoksa kişiye ceza verilmemesi gerektiği ilkesi vardır. Bu noktada idam cezası geri dönülmez, telafi edilemez sonuçlar doğurur. Türkiye’de yargıya güven son derece düşük seviyelerde. Bağımsız ve tarafsız bir yargının olmadığı toplumlarda idam cezası daha büyük sorunlara yol açacaktır” ifadelerini kullandı.

“Siyasi iktidar değiştiğinde, kandırıldığında, muhalifleri değişecek, idam cezası da bu değişikliklere göre uygulanacaktır. Yıllar sonra insanların suçsuz oldukları, kararlarda hatalar yapıldığı ortaya çıkmaktadır. Bu tür sorunlar idam cezasının neden uygulanmaması gerektiğini daha temel düzeyde anlatmaktadır” diyerek ekleyen Selanik, son olarak devletin idam cezası ile insan öldürmesinin şiddetin sıradanlaştıracağını, yaşam hakkının önemini yitireceğini, toplumsal düzenin ve barışın sağlanmasını mümkün olmayacağını söyledi.

Editör: Haber Merkezi