Eğitim Sen 1 Nolu Şube'de düzenlenen basın toplantısına, TMMOB İzmir Dönem Sözcüsü Melih Yalçın, Eğitim- Sen 1 Nolu Şube Başkanı Necip Vardal, DİSK 7 Nolu Şube Başkanı Kemal Köroğlu ile İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri üyeleri katıldı. Basın açıklamasını okuyan Yalçın, cezaevlerinde devam eden açlık grevlerinin tehlike sınırına yaklaştığını öne sürdü. Yalçın, "Bugün cezaevlerinde yaşanan sorunlar, baskıların artması, hak ihlalleri, ağır tecrit, hukuksuzluk, keyfi yasaklar, OHAL'le birlikte dışarıda yaşananların izdüşümüdür. Türkiye'deki bütün cezaevlerinde özellikle siyasi mahpuslara karşı baskılar ve hak ihlalleri artmış giderek çeşitlenip şiddetlenmiştir. Cezaevlerinde ağır tecrit koşulları uygulanmakta, sayısız hak ihlali yaşanmaktadır. Tecrit koşullarının olmadığı yerlerde 10 kişilik koğuşlarda 15- 20 kişi kalmaktadır. Tutuklu ve hükümlülerin kütüphane de dahil sosyal alanları yasaklanmış, koğuşlara 24 saat çalışan kameralar takılmıştır. Açık görüş odalarında hem tutsaklar hem de görüşçüler gardiyanların tacizlerine maruz kalmaktadır. Kürtçe türkü eşliğinde halay çekmek bile hücre cezası ile karşılık bulmaktadır" dedi.
İzmir Valiliği İnsan Hakları İzleme Komitesi'nin cezaevine gidip tutuklular ve idarecilerle görüştüğünü belirten Yalçın, "Aliağa yüksek güvenlikli cezaevinde de mahpuslar 47 gündür açlık grevindedir. Ziyaretten dört gün sonra baskılar daha da artmıştır. Hasta mahpusların durumu daha da vahimdir. Örneğin bugünlerde mahpus Cengiz Eker'in mutlaka anjiyo olması gerekirken hala doktor sevki yapılmamıştır. Şakran 2 Nolu T Tipi Cezaevi'nde 3 günlük dönüşümlü açlık grevi başlatılmıştı. Bu grev devam ederken T2'de 8 mahpus, 3 Nolu T Tipi Cezaevi'nde 5 (15 Şubat'ta), kadın bölümünde 5 (22 Şubat'ta), 4 Nolu T Tipi Cezaevi'nde 8 (1 Mart'ta), yine burada 7 mahpus daha (22 Mart'ta) süresiz dönüşümsüz açlık grevine başlamışlardır. Son avukat görüşlerinde gözlemlenen, mahpuslarda 10-16 kilogram arasında bir kilo kaybı, mide bulantısı, baş dönmesi, ışığa bakamama, güçsüzlük ve bazılarında yatağa bağımlı kalma halidir. Durum, geri dönülemez bir noktaya doğru gitmektedir. Açlık grevi bir intihar biçimi değildir, bir protesto biçimidir. Bir açlık grevi ölümle sonuçlanabilir. Fakat açlık grevcisinin temel amacı ölmek değil, yaşama dair taleplerini duyurmaya çalışmaktır. Kamuoyuna çağrımızdır: Ölümlere sessiz kalırsanız o yaşamını yitiren insanların vebali artık sizin boynunuzda kalacaktır. Biz insan hakları savunucuları olarak hapiste olan her bireyin sağlık hakkını ve özellikle yaşam hakkını sonuna kadar savunacağız" diye konuştu.

 

Editör: Haber Merkezi