30 Ekim 2020’de Seferihisar açıklarında 117 kişinin ölümü ile sonuçlanan depremin ardından bir yıl geçti.  EGEÇEP Yürütme Kurulu, depremin birinci yılın yönelik bir açıklama yaptı.

Yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

Aradan bir yıl geçti, ders aldık mı? Bu sorunun yanıtı ne yazık ki hayır!. Samos depremi, Samos'ta yalnızca iki can kaybına neden olurken kentimizde 117 can kaybı ve binden fazla binanın yıkılmasına neden olmuştu. Neden? Bunun yanıtı ise ranta dayalı şehirleşme anlayışında yatmaktadır. Depremzedeler, yaşama tutunma, normal hayata dönüş çabası içerisindeler. Ve ne yazık ki pek çok afette olduğu gibi bu depremden sonra da rantiyecilere fırsat doğmuş, depremzedelerin barınma problemini ranta dönüştürmeye başlamıştır. İktidar, sermayeye bu konuda büyük destek olurken, İzmir Büyükşehir Belediyesi de emsal artışı için karar alarak bu kent suçuna ortak olmayı yeğlemiştir. 

Yıllardır toplanan deprem vergilerini başka alanlarda kullanan iktidar, bu birikimlerle afetzedelerin yarasına merhem olmak yerine, müteahhitlere yeni konutlar yaptırtarak bunları depremzedelere, çoğunun ödeyemeyeceği fiyatlarla vermeyi önermektedir. Ödeyemeyecek olanları ise deprem acısının üzerine yoksullaşma beklemektedir. Büyükşehir Belediyesi de bu konuda iktidardan geri kalmamak için, emsal artışı getirerek bir yandan müteahhitlere yeni olanaklar sağlarken bir yandan da kenti daha da betonlaştırmanın kapısını açmaktadır.

'ÇAĞRILARINA YANIT ALAMADILAR'

Kendileri de depremzede olan, yakınlarını bu depremde kaybetmiş olan, binaları çökmüş olan Rızabey Apartmanı sakinleri ise bir çağrı yapıp, “Rızabey Apartmanı, Deprem Farkındalık Parkı Olsun” demekteler ama bu soylu çağrılarına yanıt alamamaktalar. 

Diğer yandan, TMMOB’ya bağlı odalar aşağıdaki saptamaları yapmıştır, EGEÇEP olarak aynen katılıyoruz:   “Onaylanan plan notu ile birlikte getirilen emsal artışları ile toplamda mevcuda ek %50-60 bağımsız birim artışına ve dolayısıyla nüfus artışına neden olunacağı ortadadır. Bu durum yeni altyapı, ulaşım, sosyal donatı, okul, otopark vb. ihtiyaçları yaratacak ve yaratılan yoğunluğun üzerine bu ihtiyaçları karşılayacak yeni alanlar oluşturulmak zorunda kalacaktır”

Asbest Uzmanları Derneği ise sürekli uyarıda bulunmakta, binaların yıkımında çıkan tozların yoğun asbest içerdiğini, asbestin ise akciğer kanserine yol açtığını, önlem alınarak binaların yıkılması gerektiğini defalarca açıklamalarına karşılık hala aynı vurdumduymazlıkla yıkımlar devam etmektedir. 

'AKSİ TAKDİRDE GELECEK AFETLERDEN SİZLERİ SORUMLU TUTACAĞIZ'

İBB’yi bir kez daha uyarıyoruz: meslek odalarının ve çevre örgütlerinin söylediklerini dikkate alıp bir an önce bu piyasacı yaklaşımdan dönerek bilimin ve ekolojinin yol göstericiliğinde kentimizin daha güvenilir bir yaşam alanı olmasını sağlayın. Aksi takdirde, gelecek afetlerden sizleri sorumlu tutacağımızın bilinmesini istiyoruz.

Merkezi ve Yerel idarelere, depremzedelerin mağduriyetlerini kent suçuna yol açmadan gidermeleri çağrısında bulunuyoruz.
 

Editör: Haber Merkezi