Bildiride şu ifadelere yer verildi; “Yüzyıllar öncesinden günümüze kadar Halk Oyunlarımız, Halk Türkülerimiz, Düğün Törenlerimiz, kişinin kendisini, yaşadığı toplumun özelliklerini, başkalarına, başka toplumlara anlatması için bir araç olmuştur. Yıllar öncesinin bir yaşam öyküsü, bir şiirin mısralarında, bir türkünün nağmelerinde, bir halk oyununun ayak vuruşlarında her zaman görebilirsiniz.

Halk Oyunlarımız, el ele, omuz omuza, yan yana olmayı, acıyı sevinçli bir oyuna çevirmeyi, coşkuyu dizginlemeyi, en karmaşık ritimlere bile ayak uydurmayı öğretir.

Uzun havalar, Güzellemeler, İlençeler, Ağıtlar, Yiğitleme ve Koçaklamalar, Zeybekler, Halaylar, Horonlar, Karşılama ve Barlar, Bengiler, Mengiler, Çiftetelliler...

Dinlendikçe, seyredildikçe buram buram yağmur yemiş toprak kokusunu getiriyor yurdun dört bir yanından.

Bağlama, kaval, kemençe, sipsi, zurna ve davul, usta ellerde konuştuğu zaman insani duyguları nasıl da yalın yapmacıksız dile getirirler. Bar’dan Hora’ya, Horon’dan Zeybeğe, Halay’dan Bengi’ye, Güvende’ye kadar oyunların hangisini bir diğerinden üstün tutabilir, hangisinden vazgeçebilirsiniz.

Ulu önder ATATÜRK’ün de belirttiği gibi, Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli KÜLTÜR’dür. Kendi Kültürüne sahip olamayan toplumlar, her zaman yabancı kültürlerin etkisi altına girmeye mahkumdur..

İşte bu yüzden, hayatında zeybek oynamamış, halaya durmamış, horon tepmemiş kişilerin aksine,

Ege Folklor Dernekleri Federasyonu olarak;

Halk oyunlarımızın, Türk Kültürünün bir ifadesi olduğuna ve bizlerin de, kültürel gelişme içerisinde çok önemli görevlerimiz bulunduğuna inanıyor ve çalışmalarımıza bu amaçla kaldığı yerden devam edeceğimizi ilgililere bildiririz”.

Editör: Haber Merkezi