İzmir Barosu Başkanlığı'nın sitesinden yayınladığı metinde şu ifadeler yer aldı:

Gezi olaylarının yıldönümünde, polis şiddeti bu kez görevlerini yapan basın mensuplarını doğrudan hedef aldı. Danıştay tarafından iptal edilen görüntü alma yasağına ilişkin genelge ve şimdi de meclise sevk edilen kanun teklifi, siyasi iktidarın asıl niyetinin yaşanan hukuksuzlukları halktan gizlemek olduğunu açıkça gösteriyor. Anlaşılan odur ki siyasi iktidar, genel seçimlere beş kala yeni bir sansür girişiminin peşindedir. Söz konusu kanun teklifi ile ihdas edilmek istenen yeni suçun; halkın siyasi iktidar aleyhine söz söyleme, eleştirme ve haber alma alanı olan sosyal medyayı da kontrol altına almayı hedeflediği açıktır. Kamuoyunda Dezenformasyon Yasası olarak bilinen düzenleme ile getirilmek istenen suç; açıklık ve belirlilik ilkelerine aykırı, subjektif ve yanlı uygulamalara izin verecek bir anlatım içermektedir. Bu haliyle yasalaşması durumunda her türlü düşünce açıklamasının bu madde kapsamında suç olarak değerlendirilmesi ve halkın haber alma özgürlüğü ile ifade özgürlüğünün sonunu getirmesi kaçınılmazdır. Yani siyasi iktidar, yaptığı eylem ve işlemlerin bilinmesini önlemek için basına şiddet uygulanmasına göz yumuyor, ifade özgürlüğünü ve bilgiye erişimi kısıtlamak istiyor. Oysa demokratik toplum, düşünce ve düşünceyi özgürce ifade edebilme, eleştirme özgürlükleri temeli üzerinde yükselir. İfade özgürlüğü, toplumdaki aydınlanmanın, ilerlemenin lokomotifidir.

İzmir Barosu; demokratik laik hukuk devletinin korunmasında, karanlıktan kurtulduğumuz günlerin inşasında, demokrasinin ve insan haklarının yanındadır. Halk tarafından seçilen halkın vekillerini; temel hak ve özgürlükleri geriye götüren, kısıtlayan/ortadan kaldıran yasaları yapmaktan vazgeçmeye çağırıyoruz. Siyasi iktidara sesleniyoruz: Halktan korkuyorsunuz. Korkun! Çünkü evrensel hukuk ilkelerine aykırı emir ve talimatları verenler ile bu emir ve talimatlara uyanlar, er geç yargı organları önünde hesap vereceklerdir.

Editör: Haber Merkezi