-İzmir Barosu Genel Kurulu geride kaldı. Çağdaş Grup seçimi bin 600 oy farkıyla kazandı. Siz, Cumhuriyetçi Avukatlar Grubunda ön seçimde başkan adayı olmuştunuz. Seçim sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Lafı eğip bükmeye gerek yok. Seçim sonuçları Cumhuriyetçi grup açısından ağır bir yenilgidir. Sadece 2 adayın yarıştığı bir seçimde, 3 yıldır baroyu yöneten, Çağdaş grup seçimi açık ara farkla kazanmıştır. Kazananı tebrik etmek gerekir. Kaybeden tarafın da neden kaybettiğini sorgulaması gerekir.

-Sizce neden kaybetti?

Bunun tek bir cevabı yok. Birçok etken bu sonuçta etkili olmuştur. Ama görünen o ki, Cumhuriyetçi grup listesi, grubu temsil noktasında, yetersiz kalmış, Genel Kurula katılan avukatlara, bu işi daha iyi yapacağı noktasında umut verememiş ve güven oluşturamamıştır. Seçmen davranışlarının birçok sebebi olabilir ama seçmeni, oy vermediler diye suçlamak olmaz, neden oy alamadık diye kendinizi sorgulamazsanız, hiç bir seçimi kazanamazsınız. Bu sonuçlarda, bana göre 2018’den bu yana grubu temsil iddiasında olanların doğrudan sorumluluğu vardır. Sorumluluğun gereği de artık aday olmamaktır. Demokratik olgunluk sadece siyasilerden beklenmez. Seçimle gelinen her yerde bu olmalıdır.

‘MESAJ ALINDI MI?’

-Seçim sonuçları grup içinde değerlendirildi mi?

2018 seçimlerinden sonra bir yıldan fazla beklendi. Kimse özeleştiri yapmadı. Herkes öteki tarafı suçladı. Sonra ben ve arkadaşlarım, sahaya indik. Etkinlikler düzenledik ve grubun seçim grubu olarak, seçime 3 ay kala toplanıp aday belirleme organizasyonu olmaması için mücadele başlattık. Bu hareketliliğe kadar, grup içinde, ülkede olup biten hiç bir şeye, tepki gösterilmedi. Grup, refleksleri köreltilmiş ve adeta paralize olmuş halde kaldı. Sonrasında, 2018’in başkan adayları bir araya gelerek bir yürütme kurulu oluşturdular. Bu da alelacele bir duyuru ile yapıldı ve oluşturulan yürütme kurulu atanmış bir kurul hüviyetinden çıkamadı. Şöyle ki, ilk zamanlardaki toplantılara başkan adayı dahi katıldığını duyduk. Bağımsız ve tarafsız olamadı. Bizim önerilerimiz dikkate alınmadı. Pandemi nedeniyle, ön seçimin dijital ortamda ve fiziken eş zamanlı yapılması ve bunun için proje sunduk. Güvenliği arttırılmış bir sistemde. Ama YK bu talepleri reddetti. Dar katılımlı bir ön seçimle, kazanması istenen aday ön seçimi kazandı. Asla bir araya geleceğine ihtimal vermediğim kişiler, gruplar bu ön seçimde bize karşı rakibimizi desteklediler. Ancak, ben demokrat bir insanım. Sandıktan çıkanın başımın üstünde yeri var. Kazanan adayı da destekledik. Ama sonuçlar ortada. Seçimden sonra, 30 eylülde başkan adayı bir toplantı düzenledi. Ancak, bu toplantı düşük katılımlı oldu. Özeleştiriler sınırlı olurken, oradan da bir yürütme kurulu seçimi yapıldı. Ama toplantıya gelmeyen cumhuriyetçiler yanında gelenler kıyas bile edilemez. Ciddi bir protesto oldu. Grup aslında, çağrıya uyup gelmeyerek bir mesaj verdi. Ama ben mesajın alındığından emin değilim. Zira, oluşturulan yürütme kurulu da yeni tartışmaları beraberinde getirdi.

-Sizin tavrınız ne olacak?

Bizim tavrımız açık. Biz bu grubun üzerindeki vesayet öbeklerine tepki için yola çıktık. Grubu demokratikleştirmek ve organize olmuş kümelerin hırslarının ötesinde, cumhuriyet, demokrasi ve hukukun üstünlüğü noktasında grubu kendi eksenine oturtmak istiyoruz. Avukatların yaşadıkları her sorunda yanlarında olacak, avukatların hakları için mücadele edecek, TBB başkanlığına tekrar seçilmek dışında gündemi olmayan, Metin Feyzioğlu’nun yaptığı tuhaflıklara sesini yükseltecek, herkes için hak ve adalet isteyecek, hukuksuzluklara karşı hukuk içinde mücadele edecek bir eylem ve söylemi hayata geçiren bir Cumhuriyetçi gruba ihtiyaç var. Bizim yüksek sesle, artık her bulduğunuz yere hukuk fakültesi açmayı bırakın dememiz gerek mesela. Avukatın iş alanlarının daraltılmasına itiraz etmemiz, avukatlıkla bağdaşmayan işlerin avukatlıktan ayrılmasını talep etmemiz gerek. Meslek içi etik kurul olmalı mesela. Disiplin sopasıyla değil, diyalog içinde çözülebilecek sorunlar var. Terzi kendi söküğünü dikemez derler, avukatın da avukata ihtiyacı var. Biz bu avukatın avukatlığına adayız. Biz sahada olacağız. Önceliğimiz avukatın itibarıdır. Bugün asgari ücretle çalışmaya mecbur bırakılan meslektaşlarımız var. Yetki belgesiyle duruşmaya girmesi için valeye verilen para kadar para teklif edilen meslektaşlar. Bağlı çalışanlar, iş bulamayanlar. Büro açık kapatmak zorunda kalanlar var. Bunları kabullenmiyoruz. Biz cesaretle gerçek sorunları konuşmak için insiyatif alıyoruz. Hepimiz Cumhuriyetçiyiz. Ama önce meslek diyen cumhuriyetçileriz. İzin almıyoruz. Vesayet tanımıyoruz. İnisiyatif alıyoruz. Bizi daha sık duyacaksınız. Cumhuriyetçi Avukatlar - Önce Meslek Hareketi olarak duyacaksınız.

‘İNSİYATFİ ALIYORUZ’

-Yürütme Kurulu seçildi, bu kurula rağmen mi yapacaksınız bunu?

Yürütme Kurulundaki arkadaşlarımızın iyi niyetinden şüphem yok. Zor bir zamanda zor bir göreve talip oldular ve şu anda da grup içinden ağır eleştiri alıyorlar. Ama şunu bilsinler ki eleştiriler kendilerine karşı değil, grubu bu hale getiren anlayışlara karşıdır. Bu dediklerimi yüzlerine de söyledim. Grubun tamamını temsil etmiyorsunuz. Toplantıya katılmayan yüzlerce cumhuriyetçi var. Önceki YK hatalarını yapmayın, her hangi bir yere angaje olmayın dedim. Ancak, bu aşamada biz hiç bir yürütme, üst kurul vs. tanımıyoruz Kimseden izin almıyoruz. İcazet almıyoruz. Biz dediğim gibi inisiyatif alıyoruz. Biz Metin Feyzioğlu’nun hukuksuz uygulamalarına açıkça karışı duruyoruz.

‘KURULTAY DÜZENLEYECEĞİZ’

-Baroların, avukatların en temel sorunu nedir size göre?

Sorunlar saymakla bitmez ama en temel sorun ekonomik. Avukatlar özellikle de genç avukatlar ekonomik açıdan çok zor durumda. Buna çözüm bulamazsak, ortada bir avukatlık mesleği de kalmayacak. Avukatlar arasında birlik ve beraberlik duygusu yok ediliyor. 2 nolu Baroların kurulması, bu mesleğe yapılan en büyük ihanettir. TBB seçimlerinde uygulamaya konulan delege sistemi ise tam bir felaket. Düşünün 100 avukatın olduğu bir Baronun delege sayısı 4, 10.000 üyeli İzmir barosunun delege sayısı 5. Böyle bir şey olabilir mi? Yani benim oyumdan 100 kat daha fazla değerli oyu var başka bir avukatın. Bu durum sürdürülebilir değil. Ama dediğim gibi önceliğimiz, avukat bizim. Önce Meslek derken boşa demiyoruz. Genç avukatlar 2022 genel kurulunda bir devri yapacaklar. Bir devri açılmamak üzere kapatacaklar. Dün dünde kaldı, artık yeni şeyler söylemek lazım. Biz Nevzat Erdemir’in cesaretinin mirasçısıyız. Ama aynı zamanda Noyan Özkan nezaketinin de. Ne grup içindeki ne de diğer gruplardaki Baroyu yönetmeye aday olan arkadaşlarımızı asla ötekileştiren, düşmanlaştıran bir dil kullanmayacağız. Bu bizim en büyük vaadimiz. Biz cüppesi, onuru olan meslektaşlarımızın hakkını hukukunu savunurken, vatandaşın hak arama özgürlüğünü, hukukunu savunacağız. Biz dış gibi yapan değil samimiyetle yüreğini ortaya koyan bir ekibiz. Bizler önce Avukatız, sonra cumhuriyetçiyiz, çağdaşız, bağımsızız. Avukatlık mesleği itibarsızlaştırılırken sessiz kalmayacağız. Avukatın ekmeği elinden alınırken susmayacağız. Bunun için de kimseden izin almayacağız. Zaten yıl sonuna kadar İzmir’de geniş katılımlı ‘Avukat Sorunları Kurultayı’ düzenleyeceğiz. Burada bütün sorunları masaya yatırıp gündeme getireceğiz ve çözüm için çalışmaya başlayacağız.

Avukatların, özlük hakları, hakim ve savcılarla eşitlenmelidir. Bugün, Avukatlar yargının üvey evladı muamelesi görüyor. Kınalı yapıncak gibiyiz. İtilip kakılmaya çalışılıyoruz. Ben en çok da genç avukatları anlıyorum. Klişe bir ifade olacak belki ama şunu söylemek isterim ki, “Genç avukatlar rahatsız”. Neden rahatsız olduklarını biliyoruz. Zira, fildişi kulelerinde yaşamıyoruz. Avukatlar, Adliyelerde iş yaptıramıyor. Bunları biliyoruz zira yaşıyoruz biz bu sorunları. Bizim bir sloganımız var. Ya bir yolunu bulacağız ya yeni bir yol yapacağız ama başaracağız.

Editör: Haber Merkezi