YAĞIZ BARUT / İZ GAZETE - Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ‘çocuğun cinsel istismarı’ davasında bilirkişi skandalı yaşandı. Bilirkişi Psikolog O.T., üvey babası B.S. tarafından belirli sürelerde cinsel istismara uğradığı iddia edilen İ.T. (12) hakkında hazırladığı sosyal inceleme raporunda ve İ.T.’nin Çocuk İzleme Merkezi’nde (ÇİM) Adli Görüşmeci A.E’yle yaptığı görüşmenin CD’sinin çözümünde, birer gün arayla çelişkili iki sonuç ortaya koydu. Davanın geçtiğimiz ay yapılan beşinci celsesinde mütalaasını açıklayan cumhuriyet savcısı ise psikolog O.T.’nin birincisiyle tamamen çelişen ikinci raporuna (ek rapor) atıfta bulunarak sanık B.S. hakkında beraat talep etti.

UCİM MÜDAHİL OLDU

Öte yandan bu celsede, UCİM Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği adına Av. Candan Tekin Çekiç; mağdurun özel vekili olarak vekâlet sunacağını ve dosyayı inceledikten sonra detaylı beyanda bulunmak için mahkemeden süre istediğini belirtti. Mahkeme heyeti oy birliğiyle yargılamayı 24 Mayıs Pazartesi günü saat 09.15’e erteledi.

BİLİRKİŞİNİN ÇELİŞKİLERİ!

Savcının mütalaasına ilişkin itirazlarını ve esas hakkındaki beyanlarını geçtiğimiz günlerde mahkemeye sunan Av. Çekiç, sanığın üzerine atılı suçlamalardan hiç bir indirim uygulanmaksızın üst hadden cezalandırılmasını talep etti. Çekiç, mütalaaya da esas alınan çelişkili bilirkişi raporunun kabulünün mümkün olamayacağını ve 'bilirkişi' O.T. ile sanık hakkında suç duyurusunda bulunulması gerektiğini vurguladı.

Av. Çekiç; ilk raporda mağdur çocuk İ.T.’nin ifadelerinin çelişkili olmadığını, kendisini ifade etmekte zorlanmadığını ve yaşı ile uyumlu ifadeler kullandığını söyleyen bilirkişiye, hemen ertesi gün hazırladığı ikinci ek raporda nasıl tam tersi bir sonuç çıkardığının sorulması gerektiğini aktardı. Ayrıca ilk raporda yer alan “Mağdurun kötü dokunma ve iyi dokunma arasındaki farkın bilincinde olduğu yapılan görüşmede anlaşılmıştır” ifadesine atıf yapan Çekiç, ikinci raporda mağdurun bu çıkarımı yapmasının mümkün olmadığı sonucuna nasıl varıldığının anlaşılamadığını belirtti.

BİLİRKİŞİ MAHKUM ETMİŞ

Bilirkişinin ‘mağdurun annesiyle duygusal bağlarının güçlü olduğu, anne tarafından yönlendirmeye açık olduğu ve anne yanında yaşama isteğinde olduğu’ kanaatinin yargılamayı etkilemeye yönelik bir ifade olduğunu kaydeden Av. Çekiç, “Bilirkişi, ‘bu ek kanaati’ ile adeta ‘bu olay yaşanmamıştır, çocuk bilemeyeceği şeyleri ifade etmiştir, bu ifadeleri annesinin yönlendirmesi ile vermiştir'’ diyerek bir tek ‘beraat’ kelimesini zikretmeyerek hüküm kurmuştur” diye vurguladı.

TARAFLI VE BİLİMSELLİKTEN UZAK

Av. Çekiç, bilirkişinin tarafsızlığını yitirdiğinin apaçık görüldüğünü de söyleyerek şu çarpıcı değerlendirmeyi yaptı: “Bilirkişinin, ÇİM ifadesi sırasında mağdurun ruh halinin yaşadığını iddia ettiği olay örüntüsü ile paralellik göstermediği, mimik ve söylemleri arasında çelişkiler olduğunu gözlemlediği, bu sebeple de beyanlarına itibar edilemeyeceği sonucuna varması son derece üzücü ve hayret vericidir. Çocuklara, istismara uğradıklarında öğretilmesi gereken şey; suçlunun o olmadığı, asıl utanması ve üzülmesi gerekenin istismarcı olduğu, bu yüzden konuşup rahatlıkla kendisini ifade edebileceği olmalıdır. Bilirkişi ise bir psikolog olarak, çocuktan travmatize olmasını, gülmemesini, ruh halinin bozuk olmasını beklemektedir. Ruh hali böyle olmadığı için anlatımlarına itibar edilemeyeceğini savunmaktadır. Bu yaklaşım son derece üzücü olduğu gibi yine bilimsellikten uzak ve yargı içeren bir ifadedir. Bilirkişi, ilk raporunda bu değerlendirmelerine ve sonuca varmamasına rağmen, ilk raporuyla çelişmekten çekinmeyerek, sonuç olarak; mağdurun beyanlarına itibar edilmesi gerektiği hususunda bir kanaat oluşmadığı ve yönlendirilmeye açık bir yapısı olduğu sonucuna varmıştır. Bilirkişinin tarafsızlığını yitirdiği son derece açık olup bu rapor esas alınarak kurulacak hüküm, haksız ve hukuka aykırı olacak ve bir ailenin geleceğinden, umutlarından, insanlara, adalete olan inancından çalacaktır. Bilirkişinin, yeterince inceleme yapmadan, çocuğa çelişki olarak gördüğü hususlarda soru yöneltmeden ve görevini aşarak yaptığı değerlendirme ve kanaatler ile oluşturduğu ek raporun dikkate alınmamasını, bilirkişi ve sanık hakkında bu hususta resen suç duyurusunda bulunulmasını arz ve talep ediyoruz.”

ADLİ GÖRÜŞMECİ: MAĞDUR İFADELERİ TUTARLIDIR

Ayrıca Av. Çekiç’in mahkemeye sunduğu beyanın ‘ceza vermeye yeter deliller’ bölümünde, mağdur çocuk İ.T. ile Çocuk İzleme Merkezi’nde görüşen Adli Görüşmeci A.E.’nin; mağdur İ.T.’nin sanık B.S.’nin eylemlerini anlatırken yer ve oluş şekli bakımından tutarlı ve net olduğunu, olay anlarındaki diğer ayrıntılara yer verdiğini raporladığı belirtildi.

Ayrıca ‘ceza vermeye yeterli deliller’ bölümünde şunlar da vurgulandı:

Mağdur İ.T., annesinden habersiz yıllardır tuttuğu günlüğüne yaşadığı cinsel istismar olayıyla ilgili yazılar da yazmıştır. Bir çocuğun korkuları ve yaşadıklarının psikolojik etkileri yazılarından açıkça anlaşılmaktadır. Küçücük bir çocuk adaletin yerini bulması için taşıdığı umudu satırlarına yansıtmıştır.

Sanığın kardeşi ve eski eşi ile kızı da sanığın baskısından konuşamamışlar; ancak kardeşi ile yapılan telefon mesajlaşmasının dosyaya ibrazı ile kardeş H.S.’nin doğru ifade vermediği ortaya konmuştur.

Sanık B.S., yalancı şahit arayışında olduğu için Karşıyaka Çarşı Karakolu'nda ifade vermiştir.

Sanığın adli sicil kaydı, yargılandığı dosyalar da incelenmelidir. O dosyalarda sanığın alkol problemi ve şiddet eğilimi ortadadır. Sanık alkol problemi nedeniyle ilaç da kullanmıştır, bu hususun da araştırılmaması eksiklik olacaktır.

Editör: Haber Merkezi