CHP'li Mustafa Akaydın , CHP'li 15 akademisyen milletvekiliyle birlikte Türkiye'de barış, demokrasi ve insan hakları adına bildiri hazırladıklarını belirterek " Bu görüşlerimizi dünya platformlarına taşıyacağız.Bunun hiçbir şekilde Türkiye'yi dışarıya şikayet etmek gibi algılanmasını doğru bulmayız" dedi.

CHP Milletvekilleri Mustafa Akaydın, Selin Sayek Böke, Okan Gaytancıoğlu ve Sibel Özdemir, TBMM’de düzenledikleri basın toplantısında CHP’nin akademisyen kökenli milletvekilleri olarak hazırladıkları bildiriyi okudu.

Antalya Milletvekili Mustafa Akaydın bildirinin Fransızca ve İngilizce çevirilerinin de yapıldığını belirterek şunları söyledi:  “Uzun yıllar akademide göre yapmış CHP’li milletvekillerinin günümüzün ağır ve bunaltıcı koşullarında büyük bir özveri ile  ile bilime, ülkesine toplumumuzu refahına katkı yapma mücadelesi veren tüm akademisyenlere katkı  verme çağrısıdır. Ülkemiz tarihinin en karanlık günlerini yaşıyor. Değerli akademisyenler sizlerin bu mücadelemize daha kararlı ve daha fazla katkı vermesi bizlere güç katacaktır. Tüm akademisyenlerimizi Türkiye’de akademisyenlerin düşüncelerini ifade etmekten korkmadıkları, özgür düşüncelerinden dolayı hedef gösterilmedikleri, bilim insanı olarak fikirlerini sorunsuzca ifade edebilecekleri demokratik bir üniversite ortamını tekrar sağlamak için harcadığımız çabalara katkı koymaya çağırıyoruz. Özgürlük, eşitlik ve adalet mücadelemizi tam bir sorumluluk  anlayışı içinde ve cesaretle hep birlikte vermeye birinci sınıf bir demokrasinin Türkiye’de,  Avrupa’da ve tüm ülkelerinde yerleşmesi mücadelemizde  dayanışmaya  çağırıyoruz.  Bu bildiri 15 akademisyen  CHP’li arkadaşımıza takdim edildi. İngilizce ve Fransızca çeviriler hazırlandı. Özellikle Avrupa ve dünya çapında barış ve bilim için mücadale eden akademisyenlere ve sivil toplum kuruluşlarına gönderilecektir.  Bu bildiride görüşlerimizi dile getirdik, Türkiye, barış,  demokrasi ve  insan hakları istiyoruz. Şu anda bunun OHAL ve KHK ile yok edildiğini düşünüyoruz.
İnsanların eğer suçluysa hakim karşısına çıkarılarak yargılandıktan sonra  cazalandırılması gerektiğini söylüyoruz. Ve bu görüşlerimizi dünya platformlarına taşıma karalığını ifade ediyoruz.  Bunun hiçbir şekilde Türkiye’yi  dışarıya şikayet etmek gibi algılanmasını doğru bulmayız. Bu bir evrensel hukuk mücadelesidir. Akademisyenlerin de evrensel ilkelerin  arkasında olması kadar doğal bir şey olamaz.”

İŞTE 15 CHP'Lİ VEKİLİN İMZASI BULUNAN O BİLDİRİ
Bu, uzun yıllar akademide görev yapmış Cumhuriyet Halk Partili milletvekillerinin, günümüzün ağır ve bunaltıcı koşullarında büyük bir özveriyle bilime, ülkesine ve toplumumuzun refahına katkı yapma mücadelesi veren tüm akademisyenlere dayanışma çağrısıdır.
Ülkemiz, tarihinin en karanlık günlerini yaşıyor. Toplumumuzun en az yarısını temsil etmeyen bir hükümetin hataları, Türkiye'yi sosyal, siyasal, ekonomik olarak geri dönülmesi zor bir uçuruma doğru sürüklüyor. Kendisine yönelik hiçbir eleştiriye tahammül gösteremeyerek bütün uzlaşma kanallarını tıkayan hükümet, bilimsel özgürlük ve demokrasi taleplerini uluslararası bilim topluluğu mensupları ile paylaşan akademisyenleri “ülkesini şikâyet etmekle” itham ediyor.
Büyük bir sevgiyle bağlı olduğumuz ülkemiz ve bir parçası olduğumuz toplumumuz bizim en değerli varlıklarımızdır. Ortada bir sorun varsa bu ne bilim insanlarımız ne de toplumumuzdur. Sorunun kaynağı ve kendisi ülkemizi daha önce sahip olduğu saygın konumdan çok aşağılara çeken yöneticilerdir. Biz onları kanunlara saygılı olarak ve demokratik yollarla yenmeye iktidardan uzaklaştırmaya kararlıyız. Kimse kuşku duymasın ki, bizler bu sorumluluğumuzun tam bilincinde olarak hareket etmekteyiz.
Değerli akademisyenler, sizlerin bu mücadelemize daha kararlı ve daha fazla katkı vermesi mücadelemize büyük güç katacaktır.
Bu ülke bilimde, kültürde, edebiyatta, sanatta, sporda en yüksek başarı ölçütlerinde faaliyet gösteren insanları yetiştirmeyi başarmış bir ülkedir. Siyasi iktidar çok iyi bilmelidir ki Türkiye Atatürk'ün anlayışı doğrultusunda diğer uluslara ve tüm dünyaya düşmanca gözlerle bakmayan milyonlarca aydın insanın yaşadığı bir ülkedir. Ama altını özellikle çiziyoruz ki demokrasi sayesinde elde ettiği iktidarı kötüye kullanan bir liderin ve partinin hatalarının, ülkemizin ve toplumumuzun dışlanması ve cezalandırılmasını için kullanılmasını kesinlikle reddediyoruz. Aynı koşulları bahane ederek Türkiye'nin AB üyelik müzakerelerini askıya almaya çalışan kimseleri ve uluslararası aktörleri şiddetle kınıyoruz.
Bizler uzun yıllar boyunca demokrasinin kurumsallaşması, daha ileri düzeylere taşınması, insan hak ve özgürlüklerine en üstün standartların çıkartılması için mücadele verdik. Ülkemizde bugün de bu mücadeleyi vermekte olan yüzbinlerce bilim insanı, sanatçı, edebiyatçı ve sporcuyla birlikte aynı yolda yürüyor olmaktan büyük gurur duyuyoruz.
“Barış İçin Akademisyenler” adlı 1128 imzalı bir bildiri, AKP Hükümetinin büyük bir tepkisiyle karşılandı. Bu bildiriye imza atan akademisyenlerin neredeyse tamamı soruşturma geçirdi. İçlerinden birçok sayıda kişi işlerinden atıldı. Bazı üniversitelerde hükümet yanlısı kesimlerce fiziki saldırılara uğradılar. 15 Temmuz 2016 günü yaşanan darbe girişimi sonrası devlet içinde kanunsuzca yapılanan unsurlara karşı başlatılan operasyonların içerisine bu kişiler haksızca dâhil edildi. Bu metne imza atan akademisyenler, Türkiye'de farklı üniversitelerde çalışarak bilimsel çalışmalara katkı koymuş insanlardır. Bizler, meslektaşlarımıza yönelik baskı uygulamalarına şiddetle itiraz ediyoruz ve bu konuda tüm Avrupa'ya dayanışma çağrısında bulunuyoruz.
Avrupalı çok sayıda siyasetçi, bilim ve kültür insanı Türkiye'de yaşanan insan hakları ve hukuk ihlallerini yakından takip etmektedir. Onlardan beklentimiz Türkiye'yi toptan cezalandırmaya dayalı yaklaşımlardan kaçınmalarıdır. Bu yönde atılan adımlar aksi netice vermekte, otoriter rejimin baskılarının daha da artmasına yol açmaktadır. Türkiye'yi dış dünyadan soyutlamaları, kendi içine kapatarak baskı rejimini sürdürmelerini kolaylaştırmaktadır. Hükümete “Avrupa'nın tamamının Türkiye düşmanı olduğunu” kanıtlayarak otoriterliğe meşruiyet kazandırma imkanını vermektedir.
Ülkemizde yaşanan çatışmalara ilişkin değerlendirmelerimiz ve barışın sağlanmasına yönelik çözüm önerilerimiz ‘Barış İçin Akademisyenler Bildirisinde' yer alan görüşlerden önemli farklılıklar içeriyor. Şunu özellikle vurgulayalım ki bizler mevcut tüm çatışmaların ve terörün barışçıl yollarla sona erdirilmesini istiyoruz. Öte yandan, biz katılmıyor olsak da insanların fikirlerini özgürce savunabilme hakkını sonuna kadar savunuyoruz. Bizim anlayışımız büyük filozof Voltaire'in “Fikirlerinize katılmıyorum, fakat onları savunma hakkınız için hayatımı feda edebilirim” sözleriyle ifade ettiği anlayıştır. Soruna bakışımız ve çözüm önerilerimiz, söz konusu bildiri metninden farklılıklar gösteriyor olsa da, bu yıkıcı soruna çözüm getirmek için iyi niyetle yayınlanan bir bildiriden dolayı hiç kimsenin haksızlığa uğramasını ve cezaya çarptırılmasını kabul edemeyiz.
Binlerce akademisyenin haklarını savunmak için açlık grevi yapan iki akademisyen, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, yaptıkları protestonun ülkede geniş çapta duyulması ve ses getirmesi sonucu tutuklandılar. Sağlık bakımından çok kötü bir durumda olmalarına rağmen hala tutuklular. Üstelik basında sorgu sırasında kendilerine insanlık onuruna yakışmayan sorular sorulduğu haberleri yer alıyor. Onun kadar acı olan bir büyük ülkenin hükümetinin, bu eylemden böylesine ürkmesi, bu iki akademisyenin varlığına bile tahammül edemez hâle gelmiş olmasıdır.
Türkiye'de iktidarı askeri darbe ile devirmeye çalışan tüm güçlere karşı durduk ve karşı durmaya devam edeceğiz. İster iktidardan ister muhalefetten gelsin, demokrasiye yönelik saldırılara karşı mücadelemizi demokrasiye inanan tüm yurttaşlarımızla birlikte yürüteceğiz. Saldırıda bulunanların hak ettikleri cezaları almaları gerektiğini savunuyoruz. Ne var ki hak kaybına uğrayan ve siyasi görüşü ne olursa olsun suçluluğu kanıtlanmamış insanların, kendilerine asla isnat edilemeyecek suçlamalarla tasfiyeye tabi tutulmalarını ve cezalandırılmalarını kabul etmedik etmeyeceğiz. Özellikle sosyalist, sosyal demokrat ya da liberal görüşlere yakın ve demokrasiye yürekten bağlı suçsuz olduğu hâlde dini bir cemaate bağlı olduklarına dair yalan iddialarla görevlerine son verilenlere yapılanları asla kabul etmiyoruz.
Bizler Türkiye'de Barış İçin Akademisyenler Bildirisine imza attığı için haksızlığa uğrayanlar ve cezalandırılanlar başta olmak üzere, tutuklu milletvekilleri, basın mensupları, öğrenciler ve suçsuz oldukları hâlde cezalandırılan tüm diğer kişilerin hakkını savunma mücadelemizi sonuna kadar sürdürmekte kararlıyız.
Tüm değerli akademisyenlerimizi;
Türkiye'de akademisyenlerin düşüncelerini ifade etmekten korkmadıkları, özgür düşüncelerinden dolayı hedef gösterilmedikleri, bilim insanı olarak fikirlerini sorunsuzca ifade edebilecekleri demokratik bir üniversite ortamını tekrar sağlamak için harcadığımız çabalara katkı koymaya;
Özgürlük, eşitlik ve adalet mücadelemizi tam bir sorumluluk anlayışı içinde ve cesaretle hep birlikte vermeye,
Birinci sınıf bir demokrasinin Türkiye'de, Avrupa'da ve tüm ülkelerinde yerleşmesi mücadelemizde dayanışmaya çağırıyoruz."

Çağdaş Ses

Editör: Haber Merkezi