İZ GAZETE- İz TV ekranlarında yayınlanan Nüans programının bu haftaki konuğu Ressam Engin Konuklu oldu. Programda, Türkiye’de resim sanatı, ‘Süreç’ sergisi ve gelişen teknolojinin resim sanatına etkisi başlıkları altında Engin Konuklu’nun resim sanatına bakış açısı ve ressam olma yolculuğu konuşuldu.

BİR ADANMIŞLIK SÖZ KONUSU

“Dövme yapma merakı ile başlayıp sayısız sergiye imza atan Engin Konuklu, ressam olma yolculuğu nasıl başladı ve nasıl ilerledi” sorusunu; ‘’Farklı süreçlerdi, gençtim, lise yıllarıydı ve elimden fazla bir şey gelmiyordu. Dövme yapmak için bir dövme makinesi almıştım. Biraz resim öğrenmem gerekiyordu ve bu nedenle bir resim kursuna gittim. O kursa gitmem de büyük bir tesadüftü. Hocam ne olmak istediğimi sorunca, düz liseye gittiğimi ve derslerle aram iyi olmadığı için üniversite kazanacağımı düşünmediğimi söyledim. Hocam da bana yol gösterdi. Güzel sanatlar fakültesine gittim. Barajı geçince yetenek sınavıyla öğrenci alındığını öğrendim. Şu an dövme yapmıyorum yani bir plan dahilinde ilerlemiyorum ama bir şeylere tutunup arkasını getiriyorum. Galiba bir adanmışlık söz konusu’’ diyerek cevapladı.

Resim sanatı akımlarından Rönesans döneminin ilgisini çektiğini belirten Konuklu, ‘’Kendimi herhangi bir akım içerisinde görmüyorum. Hayatın içinde olduğu gibi. Nasıl hayatın içinde birilerini ötekileştirerek kendimiz var olamıyorsak akımlarda da bu böyle. İçinde bulunduğumuz akım ve anlayış, başka bir durumu, sanat anlayışını veya disiplinini yok sayarak olmamalı. Bir kimlik arayışı içinde olmadım ya da bir tarafta olma gerekliliği hissetmedim. Ancak Rönesans dönemine karşı ayrı bir ilgim var. Bunun sebebi de, bugün resim sanatında teknik anlamda kullandığımız ne varsa Rönesans dönemde bulundu gibi. Doğrusal perspektif, çizgisel perspektif veya hava perspektifi Leonardo Da Vinci ile yine ilk defa bu bulundu. O zamanlarda bulunan tekniklerin bugün bile bir ressamı heyecanlandırıp etkilemesi, elini geliştirmesi ve bu kadar öncü bir dönem olması ilgimi çekiyor’’ dedi.

KÖTÜ OLMAYA HAKKIM VAR

“Resimde kurallar ve kuralsızlıklar nasıl iç içe geçiyor?” sorusunu da yanıtlayan Konuklu, ‘’ Ben dokuzlu bir portre çalışması yapmıştım ve hayatımın zor bir dönemiydi. O zamanlar herkes daha temiz çalışmalar yapıyordu. Bir arkadaş yaptığım portreye kazayla boya döktü. Etrafımdaki insanlar boya döküldükten sonra kabul edilemez olduğunu söylediler, ben de öyle düşünüyordum. Ne yapacağımı bilemedim ve boyalı haliyle ‘Günümüz Sanatçıları’ yarışmasına gönderdim. Sonra o yarışmayı kazanan dört eşit kişiden biri olduğumu öğrendim. O ödül bana artık resimlerin üzerine boya fırlatma özgürlüğü vermişti. Ben ne zaman resimlerin üzerine boya fırlatsam kurallar mı kuralsızlık mı sorunuzun cevabı olur. Bu beni özgürleştirir ve kötü de olabilir olsun, benim kötü yapmaya da hakkım var’’ diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi