ASYA YAŞARİKİZ/ İZ GAZETE- Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) öğrencisi Serenay Sevimli hakkında iki farklı olaydan soruşturma açıldı.

7 Eylül 2019 tarihinde Karaburun’da düzenlenen Karaburun Bilim Kongresi’ne katılan Sevimli ve arkadaşları, Yerel Yönetimler, Kriz ve Çıkışlar isimli panelde, kayyumla görevinden alınarak tutuklanan Diyarbakır Belediye Başkanı Adnan Selçuk Mızraklı ile panel sonrası fotoğraf çekildi. Sevimli fotoğrafı sosyal medya hesabından paylaşarak ‘Kayyımlar gidecek’ notunu düştü.

Sevimli’ye okul yönetimi tarafından 26 Eylül’de Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Öğrenci Disiplin Yönetmeliğinin 12. maddesi ve 2547 sayılı yasanın 53/a maddesi gerekçesiyle soruşturma başlatıldı. Soruşturmaya 6 Aralık’ta Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği kapsamında değerlendirme yapılamadığından bir ceza verilmeden son verildi.

OKULUN GÖREVİ Mİ?

Konu ile ilgili konuştuğumuz öğrenci Serenay Sevimli olayı şöyle anlattı; “Esasında Mızraklı soruşturması ile ilgili elime geçen ilk tebligatta hiçbir gerekçe gösterilmemişti. Yalnızca hakkımda bir disiplin soruşturması başlatıldığını, belirtilen gün ve saatte soruşturmacı öğretim görevlisinin odasında bulunmamı söyleyen bir yazıydı. Söylenen gün ve saatte bu tebligata itiraz eden bir dilekçeyi teslim etmek üzere soruşturmacının odasına gittim. Yaklaşık bir saat kaldım odada, kaldığım süre içinde de kendimi inanılmaz baskı altında hissettim. İtiraz dilekçemi kabul etmek istemedi, kimi zaman sesini yükselterek kimi zaman “Türkçe anlamıyor musun” gibi hakaretlerde bulunarak ısrarla savunmamı almak istedi. Neden böyle davrandığını bilmiyorum, süre sıkıntısı olduğunu söyledi fakat hemen ertesi gün elime ulaşan tebligatı düşünecek olursak sıkıntı değilmiş. Dilekçeye bağlı kalarak birkaç cümle söyleyeyim derken cümlelerimi değiştirerek yazdığını fark ettim, bir de “öğrenciye terör örgütleriyle bağlantısı olup olmadığı soruldu” yazdığını. Bana böyle bir soru sormadığını, üstelik cümlelerimi tahrif ederek yazdığını, bu nedenle metni imzalamayacağımı söyledim. Bunun üzerine sinirlenip elini masaya vurdu ve odadan çıkmam için bağırmaya başladı. Ertesi gün yeni bir tebligat ulaştı elime. Karaburun Bilim Kongresinin son günü Mızraklı ile bir fotoğraf çektirmiştik, gerekçe ‘kayyımlar gidecek’ yazarak paylaştığım bu fotoğrafmış. Suçlama ise yine belirtilmemişti. Savunmamı dekanlık kanalıyla ulaştırdım. Kısaca bunun ifade özgürlüğüne ve fikri yayma hürriyetine dayanan bir paylaşım olduğunu, ayrıca okulun yetki sınırında olmadığını belirttim. Hatta soruşturmanın geri çekilmesini talep ettim. Nitekim “Öğrenci Disiplin yönetmenliği kapsamında değerlendirme yapılamadığından herhangi bir disiplin cezası verilmemesine....” diyen bir karar ulaştı elime.”

 Yönetmelik kapsamında değerlendirilemeyen soruşturmanın neye dayanarak açıldığını anlamayan öğrenciye bir soruşturma daha açıldı. Tebligatın gerekçesi ise eski AKP Milletvekili olan DEÜ Rektörü Nükhet Hotar’ın 9 Ekim 2019 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye harekatına destek vermesine ilişkin öğrencinin sosyal medya hesabından ‘Nükhet hanımı neden bakan yapmadınız? Her işe bakıyor mübarek, harcanıyor buralarda.’ paylaşım yapması gösterildi.

15 GÜN UZAKLAŞTIRMA

“Sosyal medya hesaplarım karıştırılmış, nasıl bir şikayet mekanizmasının çalıştığını bilmiyoruz. Soruyoruz, söylemiyorlar. “ diyen Sevimli, 12 Aralık 2019’da tamamlanan soruşturma sonucu ‘Rektör Hotar’ın şeref ne haysiyetini zedelemek’ ile suçlandı ve 15 gün uzaklaştırma cezası aldı.

DEÜ yönetiminin kendi öğrencisi hakkında başlattığı soruşturmalar ile ilgili görüşünü aldığımız HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni, Türkiye’nin ‘mafya kanunları’ ile yönetildiğini iddia etti ve iktidara yakın çevrelerin her türlü kanunsuzluk ve hukuksuzluk yoluna gittiğini söyledi.

“Elinde silahla poz veren öğrenci kılıklı çeteler serbestçe dolaşırken, hatta üniversite kadrosuna alınırken halkın meşru seçilmiş belediye başkanlarıyla fotoğraf çektiren öğrenciler suçlu gibi soruşturmaya maruz kalıyorlar.” diyen Çepni son olarak şu değerlendirmeyi yaptı; “Karaburun bilim kongresinde Diyarbakır Eş Başkanı Adnan Selçuk Mızraklı ile fotoğraf çektiren öğrenci hakkında açılan soruşturma tümüyle çete kanunlarının işlediğinin ifadesidir. Saraydan ve içişleri Bakanlığından alınan talimatlarla halkın ve gençliğin üzerinde terör estirilmektedir.”

PALAYLA OKULA GİDENLER…

Karaburun Bilim Kongresi Düzenleme Kurulu Üyesi Aydın Arı ise, öğrenci Sevimli’nin Mızraklı ile fotoğraf çekildiği için hakkında soruşturma açılmasını ‘komedi’ olarak nitelendirip iyi bir savunma sonucunda öğrencinin ceza almadığına dikkat çekti. Arı, YÖK sisteminin temel görevinin öğrencileri hem üniversitede hem de üniversite dışında zapturapt altında tutmak olduğunu söyleyerek “Gerçekten suç olabilecek hiçbir konuda etkin bir soruşturma yürütmeyen üniversiteler muhalif her tür eylem etkinliği baskılamak üzere gayet etkin çalışan mekanizmalara sahiptir. Üniversiteye faşist saldırı olur, palayla okula girerler güvenlik gözetiminde ve solcu öğrencileri dövüp gözaltına alırlar disiplin soruşturması açarlar, ceza verirler.” dedi.

“Üniversiteye silah doğrultanları araştırma görevlisi yapan bir sistem bu.” diyen Arı üniversitelerde soru soran, itiraz eden öğrencilerin bu tip uygulamalar ile karşı karşıya olduğunu dile getirdi. Öğrenci disiplin mevzuatının hukuk dışı olduğunun altını çizen Arı,  “Soruşturmada usul yoktur, tanımlanmamıştır, bazı mahkeme kararları ile kaba bir içtihat oluşmuştur. Örneğin, soruşturmacı sizi ezer, haklarınızı iddia ettiğinizde bilmez, tanımaz. Ceza alırsınız itiraz süresi bitmeden ceza uygulama konmuştur bile, itiraz merciinin herhangi bir cezayı bırakın bozduğu, evrakları okuduğu bile görülmemiştir. Asıl önemlisi, disiplin mekanizması üniversite bileşenlerinin bir arada yaşama kurallarını, akademik kuralları ihlal etmeleri durumunda neredeyse hiç çalışmaz ancak politik ya da herhangi türden bir itirazı ya da talebi dile getirdiğinizde çalışır. Geleceğin intihal ve diğer akademik etik ihlalcileri öğrenciyken başlarlar bu işe hocalarının teşvikiyle. Habere konu disiplin soruşturmaları bu sınıftandır, öğrenciyi susturmak içindir. Akademi içi ve dışı baskı mekanizmaları o kadar iyi çalıştı ki örgütlü bir öğrenci topluluğu var olamadığı için, üniversite bileşenlerinin genç örgütlülüğü kırıldığı için bu baskılar fütursuzca, hukuksuzca işlemektedir ama asla amaçsızca değildir. Karşı mücadele için üniversite bileşenlerinin ortak mücadelesi esastır.” dedi.

BASKICI İKTİDAR

CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan da AKP iktidarının muhalif kesimler üzerindeki baskısına dikkat çekerek, “İlçe başkanını hakim savcı, il başkanını vali yapıyor; eski milletvekilini Anayasa Mahkemesi Üyeliği’ne, partisinin kurucusunu üniversite rektörü atıyor. Tüm kurum ve kuruluşlarda tek adamın neferleri görev başında.” dedi.

“Bilim Kongresi’ne katılan, fikirlerini ifade eden öğrenciye soruşturma açmak üniversitelerin görevi midir?” diye soran Bakan “Öğrencilerinin sosyal medya hesaplarını takip edip, bundan ‘suç’ çıkarmak ne zamandan beri üniversite yönetiminin görevidir? Bu tarz işler, kralda çok kralcı olanların küçük iktidarını pekiştirme hamleleridir. Öte yandan sayın rektör, milletvekilliği de yapmış siyasetten gelen biri. Kurucusu da olduğu partinin ortaya çıkışında ve iktidarını sürdürürken ortaya attığı özgürlükçü söylemleri es geçiyor durumuna düşmemeli. Kendisinin hakaret içermeyen eleştirilere açık olmasını beklerdim.Binlerce öğrencisi olan üniversitenin rektörlük koltuğunda oturan bir rektörün esas görevlerinden uzaklaşarak, gelecekte belki de bu ülkenin yönetiminde söz sahibi olacak gençlerin sosyal medya hesaplarını takip edip, üzerlerinde baskı kuran ve fikir ifade özgürlüğünü baltalayan bir yönetim benimsemesini kınıyorum.” değerlendirmesini yaptı.

Editör: Haber Merkezi