İZ GAZETE- İZ TV ekranlarında Pınar Teke ile Gün Doğdu programının canlı yayın konuğu olan İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Misket Dikmen, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü dair önemli açıklamalarda bulundu.

İZ TV ekranlarında Pınar Teke ile Gün Doğdu programının canlı yayın konuğu olan İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Misket Dikmen, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nün bayram olmaktan çıktığını söyledi. Dikmen, Türkiye’de gazetecilerin işten çıkarılması, işsiz kalması ve yaşadıkları sıkıntılarla mesleklerini yürütmeye çalıştığına dikkat çekti. Sözlerine haber izlediği sırada polislerce gözaltına alınan ve dövülerek öldürülen gazeteci Metin Göktepe’yi anarak başlayan Dikmen, “Kendisi çok donanımlı ve çalışkan bir gazeteciydi. Metin’in ölümü yüzümüzü kızartan ve yakıştıramadığımız bir gidişti. Haber peşindeyken gözaltına alınarak daha sonra da duvardan düştü denildi. Bütün açıklama bu olabilir mi acaba? Hangisinde gerçekten insanların vicdanını tatmin eden adalet duygularının güçlenmesini sağlayan duygular oldu da Metin’in gidişi de böyle bir gidiştir” dedi.

‘BU KAZAK, BİLGİSAYAR KİMİN?’ DİYE SORULMASI İÇİN…’

İzmir Basın Müzesi’nin amacından ve kuruluşuna da değinen Dikmen, “İGC olarak kente basın müzesi kazandırma amacımız vardı. İzmir’deki müzenin başka bir ruhu olsun istedik. Türk basın tarihinde öldürülmüş gazetecilere ilişkin bölümde hazırlayalım istedik. Bu fikirden yola çıkarak öldürülen gazetecilerin aileleriyle bağlantıya geçtik. Bu durum oldukça zor ancak onların ölümünün ne anlama geldiğini halka ve yeni yetişen nesle anlatmak gerekir. Müzeye vatandaşımız geldiğinde ‘Bu kazak, bilgisayar kimin?’ diye sorsun amacıyla yola çıktık. Aynı zamanda Metin Göktepe’nin ablası Meryem Göktepe’nin kendisine elleriyle ördüğü kazağı da İzmir Basın Müzesi’nde de yer alıyor. Bu çok önemliydi” dedi.

‘TÜRKİYE’DE GAZETECİLER ÇALIŞAMIYOR!’

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ne, ‘ Göreve geldiğim günden itibaren çalışamayan gazeteciler diyerek duyuru yapıyorum’ diyen Dikmen, “Türkiye’de gazeteciler çalışamıyorlar. Çağdaş bir ülke sistemine yakışır düzende çalışamıyorlar. Türkiye’de çalışan gazetecilerin yaklaşık yüzde 25’i işsiz ve yüzü aşkın İletişim Fakültesi ve istihdam sıkıntısı var. Dolayısıyla bu durum çözülmez yumak halindedir” açıklamasında bulundu.

‘GERÇEK GAZETECİ OLMAK YÜREK VE İLKE İŞİ’

Medyadaki sorunların çözümüne ilişkinde açıklamada bulunan Dikmen, “Bu durum devlet politikası olmalıdır. Yerel medyanın varlığını sürdürmesi, işsizliğin azaltılması açısından bir takım yasal düzenlemelerin tek tarafa yontulmaması gerekiyor. 2020 yılı içerisinde gazetecilere 76 soruşturma açılmış. 28 gazeteci ceza evine girmiş ve 11 gazeteci gözaltındayken darp edilmiştir. 37 basın emekçisi fiziki saldırıya maruz kalmıştır. . Türkiye’de gazetecilik daha da zor. Gerçek gazeteci olmak yürek ve ilke işidir. Gazetecilik çok zor bir meslek ancak bizler ne olursa olsun meslektaşlarımızın yanındayız” dedi.

'TÜRK BASININDA DEVRİM NİTELİĞİNDEDİR'

‘Basın kartları, 212’li yasa 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü doğuran yasadır’ diyen Misket Dikmen, “Bu yasa Türkiye basınında devrim niteliğindedir. Sadece patronların değil, gazetecilerinde sosyal ve ekonomik güvenceye kavuştukları gündür. 2015 yılına kadar basın kartları bağımsız kurumların temsilcilerinden oluşan komisyon tarafından verildi. Bu dönemde bir yönetmelikle var olan yasadaki madde göz ardı edildi ve komisyon lav edildi. Uzun süre sonunda komisyon toplandığında ne yazık ki isme göre düzenlenen hale getirildi. Mesleğin simgesi olan sarı basın kartları turkuaza döndü. Bu değişim sırasında çok sayıda basın mensubu sürekli kart almış olsa dahi kartları iptal edildi. Buna gerekçe gösterilmedi bile. Bugün 15 bin 500 civarında basın kartı sahibi var. Sürekli basın kartı sahibi ise, 5 bin 710 civarındadır” dedi.

‘YILDIRMA POLİTİKASI İZLENİYOR’

Gazetecilerin yıpranma payı hakkına ilişkinde ciddi baskı politikalarının uygulandığının altını çizen Dikmen, “Dünya da madencilikten sonra yıpranma payı en yüksek mesleklerden biridir. Basında çalışan kişilerin yıpranma hakkı basın kartı gibi ipotek altındadır. Ciddi baskı ve yıldırma politikası izleniyor. Çağdaş bir ülke olduğunu iddia eden bir ülke için kabul edilemez. Bizler de mücadele içerisinde örgütlü desteğimizle var olacağız” dedi

Dikmen son olarak, ‘olumsuzluklara rağmen geleceğe dair içim umut dolu’ diyerek “Türkiye’deki gazetecilerin yüzde 25’i işsizse, gazetelerin ayrışması bu kadar keskin ise şapkayı alıp oturup düşünmemiz gerekiyor. Medya içerisindeki gazete, televizyon, radyo kendini yok ediyor ya da yok ediliyorsa düşünmemiz lazımdır. Kendi özgürlüğümüze sahip çıkmak için basına da sahip çıkın. Parlak şeylerden bahsetmesekte, içim umut dolu” açıklamasında bulundu.

Editör: Haber Merkezi