Bülent Kepenek’in sunduğu Emek Dünyası programının konukları Yurtsuzlar Hareketi’nden Elif Yerlikaya ve Barınamıyoruz Hareketi’nden Çiçek Yaman oldu. Son dönemde gündemden düşmeyen yurt sorununun konuşulduğu programda taleplerini dile getiren gençler, kiralara üst sınır getirilmesi vurgusu yaptı.

Yurtsuzlar Hareketi’nin başlangıcına dair konuşan Çiçek Yaman, “Barınamama problemi zaten hâlihazırda olan bir problemdi, yurtların kapasitesinin yetmediği gerçeği uzun yıllardır bizim önümüzde duran bir gerçekti. Pandemiyle birlikte iki yıldır kapalı olan üniversitelerin bu sene tekrar açılmasıyla hem o iki yılın birikimi hem de geçmiş yılların birikimi ile karşımıza çıkmış oldu. Ben üniversiteye 2016 girişliyim ve o yıllarda da benzer problemler vardı. Ya yedekten çıkıyordu ya çıkmıyordu, özel yurtlara gitmek zorunda kalıyordunuz, aparta gitmek durumunda kalıyordunuz. Yurtların niteliği çok kötüydü ki bugün geldiğimiz noktada yurtların niteliksizliğinden dahi bahsedemiyoruz çünkü girecek bir yurdumuz yok. Ama buna dair herhangi bir çözüm üretilmiyordu aksine şu yapıldı: Türkiye’de yıllardır yeni üniversiteler açıldı. Eğer yeni üniversite açarsanız öğrenci sayısı artar, artan öğrencilerin barınmasını sağlamak için yurt sayısını artırmanız gerekir ama bunun yerine şunlarla karşılaştık: Yurt sayısında ciddi bir artış olmadı, doğal afetlerden etkilenebilecek ya da etkilenen yurtlara dair herhangi bir yenileme iyileştirme söz konusu olmadı ama gün geçtikçe özel yurtların sayısı arttı, emlakların sayısı arttı. Özel yurtların fiyatının bir üst limiti olmadığını da biliyoruz 15 bin, 20 bin gibi fiyatlardan bahsediyoruz. Daha cüzi fiyatlı yurtlar da var ama aylık ücreti 1250 TL. Ailelerin bunlara gücü yetmiyor, öğrencilerin de yetmiyor. Buna gücümüzün yetmesi için aynı anda hem okumanız hem çalışmanız gerekiyor zaten büyük bir kentteyseniz ulaşım sorunu devreye giriyor, zaman problemi devreye giriyor. Dersinize mi gideceksiniz işe mi gideceksiniz ki orada da başka bir engel karşınıza çıkıyor öğrenci yurtlarında son giriş saati var. Eğer dersten sonra çalışmak isterseniz mesai saatleri 11 buçukta yurda girmenizi engelliyor. Dolayısıyla bunların hepsi birleştiği zaman ortaya böyle bir problem çıkıyor” açıklamasında bulundu.

‘YOKSULLAŞMA PROBLEMİ’

Barınamama sorunun ortaya çıkmasında birden fazla sebep olduğunu söyleyen Yaman, “Bir pandemi döneminde insanlar zaten yoksullaştı. Şu an Türkiye’deki problem sadece saf bir barınamama problemi değil, Türkiye’deki problem yoksullaşma problemi. Yoksullaşma ile birlikte insanların bütçelerinde değişmeler oldu ve artık 5 yıl öncesinde eğer bir aile çocuğunun barınmasına 1500 lira verebiliyorduysa şu an veremeyecek durumda, çünkü aile çalışamıyor” diye konuştu.

Bir öğrencinin aylık ortalama giderinin ev kirasını da dâhil edildiğinde 2500 lirayı geçtiğini ifade eden Yaman, “Herhangi bir sosyalleşme, sinemaya gideyim, tiyatroya gideyim, kitap alayım gibi şeyleri dâhil etmiyorum, ders kitaplarını da dâhil etmiyorum. Zaten her gün faturalar zamlanıyor, ev kiraları artıyor, market fiyatları artıyor… 650 lira KYK kredisi veriliyor onun da geri ödemesi faiziyle alınıyor ama 650 liranın elimize dizimize duracak bir tarafı yok zaten bir yerden bir yere gitmeme bile yetmiyor” dedi.

‘ORTAK BİR PROBLEM’

Uzun süredir barınamama, geçinememe problemlerinin pandemiyle beraber bu sene açığa çıktığını belirten Elif Yerlikaya, “Zaten 1 buçuk yıldır üniversitelerimizden uzağız, pandeminin yönetilememesi var zaten.. Uzun süredir problemlerimiz zaten var, ekstra olarak sınav barajının 140’a çekilmesi üniversitelerin kapasitesinin artmasına neden oldu. Üniversiteliler şu an çalışmak zorunda öbür türlü geçinemiyor. Aynı zamanda özel yurtların bu kadar pahalı oluşu, öğrencileri tarikat yurtlarına da itiyor. Çünkü tarikat yurtlarında çok ucuz bir miktar var. Bu süreç içinde arkadaşlarımız: “Bir yurda yerleştim çok ucuz” diyorlar. Sonrasında bu yurtlar tarikat yurdu çıkıyor. Yıllardır yapmaya çalıştığı dindar, kindar, gerici politikasını tekrar bu şekilde kullanmaya çalışıyor. Önümüzde şu an iki şey var: ya okuyacaksın 2 bin 500 lira kira vereceksin ya da ailenle nerede kalıyorsan o şehirde devam edeceksin. Yurtların niteliksizliği, evlerin bu kadar kötü olması ve fahiş kira fiyatları bütün üniversitelileri sokağa dökmüş oldu. Türkiye’nin dört bir yanında birçok parkta, bahçede kalan öğrencilerin hepsinin ortak bir problemi var” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanının ‘gezici’ olduklarına yönelik eleştirilerine yanıt veren Yerlikaya, “Öncelikle ben gezi olaylarının da meşru olduğunu söyleyerek başlayayım. Hepimiz aslında geziyi görmüş, bir noktada ucundan dahil olmuş insanlarız. Ama buranın üstünden kendini aklama hali kabul edilebilir bir şey değil. Bu olaylar da meşru. Kendi illerinde tek başına dışarıya çıkıp parkta yatan arkadaşlarımız var. Tek başına kendi çevresini toplayıp en azından destek videosu atan arkadaşlarımız var. Bugün olayların onuncu günü, kimse kalacak yeri varken bu kadar gün sokakta kalmaz” dedi.

‘GÖZDAĞI İŞE YARAMADI’

Öğrencileri gözaltına alarak vermeye çalıştıkları gözdağı işe yaramadığını dile getiren Yaman, “O gün gözaltı videoları çeşitli hesaplardan paylaşıldı. Parkta oturmak yasak değil, anayasanın hiçbir maddesinde yok bu. Kimseyi kandırmaya çalışmasınlar. Arkadaşlara ciddi anlamda müdahale edildi, ciddi anlamda saldırı oldu. Bu şekilde bir gözaltından bahsediyoruz dolayısıyla insanların hiçbiri korkmuyor. Gerçekten insanlar barınamıyor, bir yoksullaşma problemi var ve buna yönelik iktidardan ve devlet yetkililerinden çözüm bekleniyor ve çözümün gözaltı olduğunu görüyorsun. Barınamayan öğrenciye önerdikleri yer nezarethane mi? Bu öğrenciler nezarethanede mi yatsın? İlk önce yanımıza gelip şunu söylediler: valiliğimiz açıklama yaptı, misafirhaneler var, madem barınma probleminiz var biz sizi alalım yerleştirelim ya da buradan çıkın. Bu problem 5-10 kişinin problemi değil, herhangi bir vali bunu çözemez. Kaldı ki bu sorunu 1 aylığına çözeceksen, bir ay sonra ne olacak mantar gibi yerden yurt mu bitecek? Somut bir çözüme dair hiçbir açıklama yapılmadı hala” diye konuştu.

GÖZALTI GÜNÜNÜ ANLATTI

Erdoğan’ın da hedef göstermesiyle polis tarafından eş zamanlı bir saldırı olduğunu ifade eden Yerlikaya, “Biz dün de açıklama yaptık, bize gözaltı sürecinde dağılın diyenlere karşı: evet dağılıyoruz ama Türkiye’nin dört bir yanına dağılıyoruz, artık herkes kafasını çevirdiği her yerde barınamayanları görecek, dedik. Hasanağa’da ilk gün çok yoğun polis ablukası vardı, 2 tane TOMA, 11 tane polis aracı, çevik ekipleri, gözaltı araçları… Biz ilk gittiğimizde açıklama yaptık, akşama doğru polisler bize şöyle geldiler: Barınamıyorsanız kimlik bilgilerinizi verin biz size yer bulalım. Biz bunu reddettik, zaten onlardan böyle bir talebimiz yok. Sonrasında biz eylemdeyken, orada olan arkadaşlarımızın ailelerinin aranması, hatta gelmeyen ama gelme ihtimal olan arkadaşlarımızın ailelerinin aranıp yurt bulduk dendi ve çocuğunuz şuan Hasanağa’da eylemde gelip almazsanız gözaltına alacağız diye tehdit etme hali oldu. Gözaltı gününe gelirsek, sekizinci günde Tayyip Erdoğan’ın da hedef göstermesiyle eş zamanlı bir saldırı oldu. Parkta oturmanın yasak olmadığını söyledikçe, tekrar kimlik isteme hali, valilik açıklama yaptı gibi söylemlerde bulundular. Biz bunu reddettiğimizde, siz zaten barınamıyor değilsiniz, siz sadece provokatörlük yapmaya çalışıyorsunuz dendi. Size beş dakika veriyoruz dağılmazsanız gözaltına alacağız dediler, normalde üç kere herkesin duyabileceği bir şekilde uyarı yapılması gerekiyor. Böyle hukuksuzca bir gözaltı süreci oldu, çok yoğun bir işkence gördük. 33 kişi alındık, gözaltına sürükleyerek götürme, yere yatırdıktan sonra sırta tekme atma gibi işkencelere başvurdular. Panikatağı olan bir arkadaşımız kötü bir şekilde gözaltına alınırken onun kelepçesini sökmeme hali, kolunu kır, omzunu kır, bacağını kır gibi emirler verdiler. Bu şekilde gözaltına alındık. Aynı zamanda gözaltı aracının içinde işkenceler devam etti. Biz kendi kelepçelerimizi zar zor bir şekilde açtırdık ama arkadaki araçta olan altı arkadaşımızın kelepçelerini açmadılar, saatlerce kelepçeli kaldılar, hastaneye kelepçeli geldiler. Dışarıdan gelen halka ve avukatlara saldırılar oldu. Sonrasında sabaha kadar hastanede kaldık, saat 6 gibi hastaneden çıkıp güvenlik şubeye gittik ve akşam 10 gibi bırakıldık” diye konuştu.

‘SOMUT ADIM ATILSIN’

Sorunların çözümüne yönelik somut adım atılmadan eylemleri bitirmeyeceklerini aktaran Yaman, “Biz 1 ay süre veriyoruz, bu 1 aylık süre boyunca herhangi bir yerde eylemde olmayacağız gibi bir şey yok. Bize ulaşan, bizim gibi problemi olan binlerce öğrenci var. Hem onlarla çeşitli dayanışma ağları örebilmek adına, güçlenmek adına kullanacağımız aylık bir süremiz var. Bu süre içerisinde isteğimiz şu: somut adımlar atılsın ve bu somut adımların açıklamaları yapılsın. Yurt kapasitesinin artırılması gerekiyor, bunu belediye yapamaz, kiralar için denetleme mekanizması kurulmasını istiyoruz. Biz bu 1 ayı çalışarak geçireceğiz, sürekli takipte olacağız, tetikte olacağız. Bu sadece bir başlangıçtı, artık herkes barınamama sorununu biliyor. Barınamama sorununu Türkiye’de 3 kişi kabul etmiyor; birisi on ikinci cumhurbaşkanı, birisi içişleri bakanı, birisi de içişleri bakan yardımcısı. Bence bu 1 ayı iyi kullansınlar, 1 ay sonra bütçe görüşmeleri başlıyor bu çözülemeyecek bir problem değil. Kaynak var, önemli olan kaynağın nereye harcandığı. Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıysam, benim tercihim New York’un ortasına gökdelen dikilmesi değildir, benim tercihim benim, arkadaşlarımın ve burada yaşayan milyonların barınma sorununa çözüm üretilmesidir. Bu sorun valilere belediyelere ve devletin kurumlarına gece 3’te açıklama yaptıracak kadar gerçek, o yüzden çözümlerin de bu kadar gerçek olması gerekiyor” dedi.

‘KİRALARA ÜST SINIR GETİRİLMELİ’

Kiralara üst sınır getirilmesi gerektiğini söyleyen Yerlikaya, “Bu süreye kadar yapılan bütün hareketler üniversite öğrencilerinin bir kazanımı aslında. Süreli de olsa süresiz de olsa bir kazanım. Özel yurtların kiralanması bir kazanımdır ama çözüm değildir, boş arazilere yurt dikme açıklamaları da bir kazanımdır ama çözüm değildir sadece İzmir’deki öğrencilere yetebilecek konumda bile değil bu yapılanlar. Talepler çok açık ve net, kiralara üst sınır getirilmeli” ifadelerini kullandı.

Editör: Haber Merkezi