Konak ilçesi Güzelyalı semtinde oturan emekli deniz astsubayı Ömer Şirin, orduda görev yaptığı dönemde deniz pentatlonu takımında yer alarak birçok başarıya imza attı. 1997 yılında İtalya'da yapılan Deniz Pentatlonu Ordular Arası Dünya Şampiyonası'nda toplam yarışta Avrupa ikincisi olan Şirin, 1998 yılında Finlandiya'da düzenlenen yarışta da aynı başarıyı tekrarladı. Öte yandan engelli koşu parkurunda 1999 yılında Hırvatistan'da, 2000 yılında İsveç'te, 2003 yılında da İspanya'da düzenlenen yarışlarda Avrupa şampiyonluğu elde etti. Sporu bir yaşam felsefesi haline getiren Şirin’in oğlu Adil Burak Şirin de babasıyla birlikte spor ile ilgilendi.

Küçük yaştan beri basketbol ve futbol oynayan Adil Burak, LGS'ye hazırlanırken de babası ile birlikte tenis oynamaya başladı. 2 Haziran Cumartesi günü yapılan LGS'de tam puan alan Şirin, Türkiye şampiyonları arasına girmeyi başardı. Bu başarıda sporun büyük etkisinin olduğunu savunan baba Ömer Şirin, "Ben, oğlumun da sporda başarılı olmasını istedim çünkü bir tutkunun peşinden gitmenin insanlar için tedavi edici bir şey olduğunu düşünüyorum. Her gün enerji sarf etmek, plan ve program yapmak yaşamın her alanında disiplinli olmayı beraberinde getiriyor. Oğlum ile birlikte kişisel bir spor yapmaya karar verdik ve tenis oynamaya başladık. Orada antrenörlük yapıyorum ve günde üç saat antrenman yapıyoruz. Ders çalışırken bunlar ona sadece pozitif etki yaptı. Spor ve akademinin iç içe olması gerekiyor" dedi.

"MİLLİ FORMA GİYMEK HEYECAN VERİCİYDİ"

Kendisinin 20'den fazla uluslararası yarışa katıldığını anlatan Ömer Şirin, "Deniz pentatlonu iki tane yüzme parkuru, bir koşu, bir engelli parkuru bir de kürekli tekne parkurundan oluşuyor. Çok zor antrenmanları olan multidisipliner sporlardan bir tanesi. Uzun süre çalıştıktan sonra bütün emeği sahaya yansıtmak gerekiyor. Antrenmanlar oldukça ağırdı ve bütün parkurlar süreç içinde bizim ana sporumuz oldu. Milli forma giymek oldukça heyecan vericiydi. O dönemler elde ettiğimiz başarılara yabancılar da gıpta ile bakıyordu. 1998'den 2004 yılına kadar hiçbir yarışta engelli parkurunda birini öne geçirmedim. Uluslararası yarışta böyle başarılar elde etmek hayal edilemez duygular, bu yüzden çok mutluyum" diye konuştu.

"BABAMDAN ALDIĞIM GELENEĞİ SÜRDÜRDÜM"

LGS'de tam puan alarak Türkiye şampiyonu olan Adil Burak ise "LGS’ye çalışmam süresinde tenis oynuyordum. Tenisin bireysel olarak yapılabilecek en iyi sporlardan biri olduğunu düşünüyorum. Ondan önce futbolda Göztepe'de genç takımına çıktım. Bir süre basketbol da oynadıktan sonra babamla birlikte tenis oynamaya başladık. Tenis çok rahatlatıcı bir spor. Ders çalıştığım sürede kafamın dağılmasına yardımcı oldu. Spor günlük yaşamın bir parçası. Benim LGS'de birinci olmamda sporun faydası çok büyük. Gün boyu ders çalışmamız mümkün değil. Ders çalışmadığımız sürede de yaşıtlarım telefonla ilgileniyor ama spor ile ilgilendiğimizde çok daha disiplinli biçimde çalışmaya odaklanabiliyoruz. Ben babamdan aldığım spor geleneğini sürdürdüm ve birlikte spor yaparken çok eğleniyoruz. Bundan sonraki süreçte de hayatımdan sporu çıkarmayacağım" diye konuştu.

DHA

Editör: Haber Merkezi