15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgali sırasında işgal kuvvetlerine karşı ilk kurşunu atarak milli mücadeleyi başlatan Şehit Gazeteci Hasan Tahsin, ölümünün 103’ncü yılında çeşitli sivil toplum örgütleri tarafından anıldı.

İzmir Baro Başkan Adayı Avukat Tacettin Çolak, Hasan Tahsin olayını İzmir Barosu’nun gündemine taşıdı ve İzmir Barosu Yönetim Kurulu’nun yanıtlaması istemiyle yazılı başvuruda bulundu.

“HASAN TAHSİN’İN ÖZEL BİR ÖNEMİ VARDIR”

Çolak başvuru dilekçesinde şu ifadelere yer verdi:

“Bilindiği gibi, Batılı Emperyalistler bundan 103 yıl önce (15 Mayıs 1919’da) çökkün Osmanlı’ya imzalattıkları Sevr’i uygulamak için güzel İzmir’imizi Yunanistan çizmeleriyle işgal etmişlerdi. Yurtsever Gazeteci Hasan Tahsin (Osman Nevres); işgali gerçekleştiren ve seçkin askerlerden oluşan Yunan Efzon Alayı’na karşı Kordonboyu’nda ilk kurşunu sıkarak Ulusal Kurtuluş Savaşımızı başlatan kişi oldu. Tabii kendisi de işgalci askerler tarafından oracıkta şehit edildi.

Fakat artık direnişin ilk kurşunu atılmıştı, yaklaşık dört yıl süren bir savaştan sonra da ülkemizdeki emperyalist işgal sonlandırıldı. İşgalin başladığı İzmir ve ülkemizin bağımsızlık mücadelesinde 15 Mayıs’ın ve gazeteci Hasan Tahsin’in özel bir önemi vardır. Bu nedenle her yıl 15 Mayıs’ta Hasan Tahsin Anmaları yapılır. Fakat bağımsızlık mücadelemizin bu kahraman kişisini anmak (2019’daki sembolik katılımın dışında) Baromuzun gündemine girmemektedir ne yazık ki.”

4 SORU YÖNELTTİ

Çolak, başvuru dilekçesinde İzmir Barosu Yönetim Kurulu’nun yanıtlaması istemiyle şu soruları yöneltti:

•  Hasan Tahsin’in şehit edilmesi Baro Yönetimimizi hiç mi ilgilendirmiyor?

• İzmir’in işgal edilmesi ve işgalcilerin 24 saat içinde 2000 Müslüman’ı katletmesinin, İzmir’i yakıp yıkmasının sizin için hiç mi önemi yok?

• 15 Mayıs’ta bırakalım eylemli bir anma yapmayı en azından bir açıklama yapmak niçin düşünülmüyor?

• İzmir Barosu; Ülkemizin Batılı Emperyalistler tarafından işgaline karşı tepki vermeyecekse neye tepki verecek?

“İZMİR BAROSU YÖNETİMİNİN SESSİZ KALMASINA ÜZÜLÜYORUZ”

Dilekçenin devamında, “Biz, devlet mekanizmasını ele geçirmiş olan iktidar partisinin ve devlet ricalinin İzmir’in işgaline ve Hasan Tahsin anmasına tepkisiz kalmasını anlıyoruz. Zira onlar ‘Keşke Yunan galip gelseydi’ anlayışını savunmaktadır. Onlardan bağımsızlıkçı bir tavır beklemiyoruz. Ancak mevcut İzmir Barosu yönetiminin sessiz kalmasına üzülüyoruz, Baro’muzun bu tavrı hak etmediğini düşünüyoruz” denildi. 


 

Editör: Haber Merkezi