Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi amfisinde, düzenlenen "İçimizdeki Sağlık" konulu panelde konuşan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Acarer, "Yaş ilerledikçe beynimizdeki nöronları kaybediyoruz bu yüzden de beynimizi korumamız gerekiyor. Yaşam tarzımız, sağlıklı kalmamızı etkileyen en önemli olgudur. Beslenme, egzersiz, uyku alışkanlığı, genel vücut sağlığı,  mental fitness ve sosyal ilişkiler sağlıklı kalmamız için çok önemlidir. Zihinsel hastalıkların en başında Alzheimer geliyor. Alzheimer hastalığından korunabilmek için ise her gün 30 dakika spor yapmak, zihnimizi sürekli çalıştırmak ve  sosyal ilişkilerimizi korumak gerekli" diye konuştu. 

Moderatörlüğünü Doç. Dr. Selmin Şenol'un yaptığı panelde Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Acarer,  "Zihnimi Seviyorum", Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Yusuf Alper’de  "Ruhumu Seviyorum" konulu sunumu gerçekleştirdi.

Felsefeyle uğraşanların farklı nörolojiyle uğraşanların farklı yaklaşımlarda bulunduğunu dile getiren Doç. Dr. Ahmet Acarer "İnsanoğlu olarak günlük yaşantımızı, sosyal yaşantımızı sürdürmemizi sağlayan bazı zihinsel işlevlerimiz var. Bunlar, yaşadığımız olayları aklımızda tutmak, konuşmak, konuştuğumuzu anlamak, yön bulma gibi günlük yaşantımızı idare ettirebildiğimiz yetilerdir. Biz bunlara zihinsel işlevler diyoruz. Zaman içerisinde beynimiz yaşlandıkça hatta 30'lu yaşlardan sonra zihinsel işlevlerdeki performansımızda azalma olmaya başlıyor" dedi.

Prof. Dr. Yusuf Alper ise "İnsan ruhsal ve bedensel bir bütündür. İnsan öncelikle biyo-psikososyal bir varlıktır. İnsan bedeninde bir hiyerarşi vardır. Her şey dengeli bir biçimdedir. Bedenini sevmeyen ruhunu da sevmez. Böyle insanlar sürekli bir huzursuzluk içinde olur. Bu da anksiyete ve depresyona sebebiyet verebilir" dedi.

İnsanın ruhunu sevmesi için kendisiyle barışık olması gerektiğini ancak bu şekilde kaygılarından, sıkıntılarından, olumsuz düşüncelerinden uzak ve huzurlu bir varlık olabileceğini söyleyen Prof. Dr. Alper, "Kendimizle barışık olmak için sağlıklı, katı olmayan, iyi gelişmiş bir süperego gerekiyor. Süperegomuz çocuk yaşlarından itibaren gelişmeye başlar. Çok katı, disiplinli, yaptığı her yanlışın cezalandırıldığı bir yerde büyüyen çocuğun süperegosu katı bir süperego haline gelir. Bu çocuk ilerde kendini cezalandırmaya yönelik davranışlar gösterir. Kendisiyle barışık olmayan  depresyona yatkın bir insan haline gelecektir. Antisosyallerin süperegosu gelişmemiştir. Herkese karşı yanlış ve kötü davranırlar, hayvanlara eziyet ederler, hırsızlık yaparlar ve bunu umursamazlar" diye  konuştu. 

Editör: Haber Merkezi