İzmir'de posta işletmelerinde çalışan Aytekin Okumuş ile anaokulu öğretmeni Aysun Okumuş, 2003 yılında dünyaya gelen bebekleri Alper'le büyük mutluluk yaşadı. Doğum sonrası kontrollerinde epilepsi teşhisi konulan Alper, 2007 yılında 4.5 yaşında gribal enfeksiyon tanısıyla Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi acil servisine götürüldü. Tedavi sırasında solunum yetmezliği çeken Alper, buradan sevk edildiği Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yaşamını yitirdi.

'YANLIŞ TEDAVİ' İDDİASIYLA DAVA AÇTILAR

Alper'in ölümünde doktorların yanlış teşhis ve ilaç kullanımının etkili olduğunu düşünen ailesi, maddi ve manevi zararlarının giderilmesi için Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü'ne başvurdu. Rektörlük dilekçeye zamanında cevap vermeyip, başvuruyu zımnen reddetti. Baba Aytekin Okumuş bu gelişme üzerine, İzmir 2'nci İdare Mahkemesi'ne başvurup, Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü'nden bin TL maddi, 70 bin TL de manevi tazminat talebinde bulundu.

Aytekin Okumuş başvuru dilekçesinde, oğullarını rahatsızlığı nedeniyle sık sık aynı hastaneye götürdüklerini, son rahatsızlığında yine aynı hastaneye gittiklerini anlattı. Okumuş, burada oğullarına diyazem iğnesi yapıldığını, bu iğnenin yavaş yapılması gerekirken buna uyulmadığını, tüm ısrarlarına rağmen daha önce oğullarıyla ilgilenen doktora haber verilmediğini, solunumun geçici durması üzerine asistanların ambu cihazını kullanmaya çalıştığını, ancak bu cihazı kullanmayı bilmediklerini, düşürerek kırdıklarını, bu nedenle de cihazın hiç kullanılamadığını ileri sürdü. Ayrıca, hastanede solunum cihazı ve uzman doktor bulunmadığını savunan aile, bunun ağır hizmet kusuru olduğu iddiasında bulundu.

İDARE MAHKEMESİ DAVAYI REDDETTİ

Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü ise savunmalarında, hastanede görevli nöbetçi doktorların acil müdahale konusunda eğitimli ve yeterli olduğunu, tıp bilgisi olmayan bir kişinin müdahalenin nasıl gerçekleştirildiğine ilişkin yorumunun, hiçbir gerçekliği bulunmadığını öne sürdü. İdare Mahkemesi'nin talebi üzerine hazırlanan Adli Tıp Kurumu raporunda, hastanedeki uygulamaların tıp kurallarına uygun olduğuna karar verildi.

Bu gelişme üzerine de İzmir 2'nci İdare Mahkemesi, bu rapora dayanarak ailenin talebini reddetti. Temyiz başvurusunu inceleyen Danıştay 8'inci Dairesi de yerel mahkeme kararını onadı. Karar düzeltme talebinin de reddedilmesi üzerine Aytekin Okumuş ve eşi Aysun Okumuş, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu.

YÜKSEK MAHKEME 'HAK İHLALİ' DEDİ

Anayasa Mahkemesi'de iki yıllık süre sonrasında geçen temmuz ayında açıkladığı kararıyla aileyi umutlandırdı. Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın 17'nci maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verdi. İhlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına hükmetti.

Kararda, başvurucuların ayrı ve açık yanıt verilmesini gerektiren iddialarının, yerel mahkemece etkili şekilde karşılanması gerektiği, aksi bir tutumun, yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edilmesine neden olabileceği belirtildi. Kararda özetle şöyle denildi: "İzmir 2'nci İdare Mahkemesi kararının, başvurucuların ileri sürdüğü iddialar hakkında yeterli bilgi içermeyen Adli Tıp Kurumu raporuna dayanılarak verildiği, uyuşmazlığın çözümü için esaslı olan iddiaların Anayasa'nın 17'nci maddesinin gerektirdiği özen ve derinlikte incelenmediği, Alper Okumuş'un ölümüne neden olan koşulların tam olarak açıklığa kavuşturulamadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu nedenlerle Anayasa'nın 17'nci maddesinde güvenceye alınan yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir."

9 YIL SONRA YENİDEN YARGILAMA BAŞLADI

Anayasa Mahkemesi'nin hak ihlali kararının yerel mahkeme olan 2'nci İdare Mahkemesi'ne gelmesinin yanı sıra aile de avukatları aracılığıyla, aynı mahkemeye başvurdu. Anayasa Mahkemesi'nin kararını göz önünde bulunduran İdare Mahkemesi, 9 yıl sonra Alper'in ölümünde doktor ve hastane kusuru bulunduğuna dair iddialar için yeniden yargılama yapmaya başladı.

Davanın yeniden görülmesi üzerine sevindiklerini söyleyen baba Aytekin Okumuş, oğullarının ölümünden sonra eşinin, çocukları görmeye dayanamadığı için anaokulu öğretmenliğini bıraktığını, psikolojik tedavi gördüğünü, bir daha da çocukları olmadığını ifade etti.

Aytekin Okumuş, "Sonuna kadar davayı sürdüreceğim. Bilirkişi raporlarını verenler doktorları kayırdı. Bizim raporlarımızı kabul etmediler. Haklı olduğumuzu biliyorum. Biz zaten davayı kazandık sayılır" diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi