DUYGU KAYA/ İZ GAZETE-  Almanya Dışişleri Bakanlığı’nca Türkiye ile ilgili hazırlanan rapor, Der Spiegel’de yayınlandı. Raporda toplantı ve gösteri hakkı, fikir beyan etme, basın özgürlüğü alanlarında “ciddi bir baskının” söz konusu olduğu ifade edildi. 

Aynı raporda temel haklar noktasında büyük boyutlarda ihlallerin söz konusu olduğu aktarılırken, hazırlanan raporda anayasadaki demokratik hakların “ağır darbe aldığı” ve artık sadece “yazılı” olarak mevcut olduğu vurgulanıyor. İzmir Barosu Yönetim Kurulu üyesi Ali Deman Güler, Türkiye’ye yönelik hazırlanan raporu İz Gazete’ye değerlendirdi. 

‘ŞAŞIRTICI BİR DURUM DEĞİL’

Deman Güler, “Türkiye'de temel hak ve özgürlüklere yönelik kurallar, kaideler belli. Anayasada, uluslararası sözleşmelerde yer alan hak ve özgürlüklerimiz var. Bizim yıllardır eleştirdiğimiz nokta bunun kağıt üstünde kalıyor oluşu. Türkiye, kendi anayasasını uygulamadığı gibi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin vermiş olduğu kararları dahi gözardı edilebiliyor, uygulanmaması için çeşitli yöntemler gündeme getirilebiliyor. Dolayısıyla bu rapordaki bilgiler bizim için yeni değil, sürekli eleştirdiğimiz bilgiler. Biz bu meseleyi de ilk defa görmedik. Uluslararası kurumlar Türkiye ile ilgili sürekli raporlar hazırlıyorlar. Dolayısıyla şaşırtıcı bir durum değil” dedi.

‘BU TÜR ELEŞTİRİLERİ DE BEKLEMEK ZORUNDA’

‘Haberde geçen hususlar çok bilinmeyen hususlar değil” ifadelerini kullanan Güler, “Şöyle söylemek lazım, Türkiye'de demokratik şekilde yapılmış seçimler iptal edilebiliyorsa ya da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararları uygulanmıyorsa, bu tür eleştirileri de ülke beklemek zorunda. Bu yapılanlar bir taraftan dünyanın gözü önünde yapılıyor” dedi. 

‘TÜRKİYE’Yİ KUZEY KORE İLE AYNI CÜMLEDE GEÇİRMEK YURTTAŞLARA HAKSIZLIK’

Geçtiğimiz günlerde, ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin 3 Kasım'da düzenlenecek seçimlerin ardından yarışı kaybetmesi halinde barışçıl bir devir teslimi kabul etme taahhüdünde bulunmayı reddeden Donald Trump'a, "Türkiye'de değilsiniz, Kuzey Kore'de değilsiniz. Rusya'da ve Suudi Arabistan'da da değilsiniz. Sayın Başkan Amerika Birleşik Devletleri'ndesiniz ve burası bir demokrasi ülkesidir. Neden ABD Anayasası'na göre ettiğiniz yemine bağlı kalmaya çalışmıyorsunuz?" şeklinde konuşmuştu. 

Güler, bu olayı örnek göstererek, “Dünyadaki algı da bu uygulamalarla gelişiyor. Bizim baştan beri eleştirdiğimiz şey, Türkiye buna layık değil. Türkiye'yi Kuzey Kore ile aynı cümlede geçirmek yurttaşlara da haksızlık. Türkiye'nin şu ana kadar geçirdiği demokrasi deneyimi, parlamento deneyimi bahsi geçen durumu kabul edilemez bir hale getiriyor. Türkiye, tarihi ve sosyolojisiyle bugünü hak etmiyor. Ama değişecek. Kısa zamanda demokratik çoğulcu bir ülke konumunu alacak. Çünkü bu üzerimize giydirilen dar gömlek, ülkenin gerçekleriyle uyumsuz” diye konuştu.

RAPOR, MÜLTECİ DEĞERLENDİRMEDE DE KULLANIYOR

“Ülkelerin insan hakları karnesi sürekli surette değerlendirilir” ifadelerini kullanan Güler, “Buna göre ülkelerin güncel durumu değerlendirilir ve mülteciler hakkında bireysel karar verilirken bir taraftan da bu raporlara bakılır ve ülkenin, bu kişinin iddia ettiği ihlalleri yaşayıp yaşamadığı değerlendirilir ve kişi hakkında karar verilir” dedi.

‘İNSANLARI KİŞİSEL DEĞERLENDİRME YAPMADAN SIĞINDIKLARI ÜLKEDEN GÖNDERMEK YASAK’

Öte yandan bu raporların, kişisel değerlendirme yapılmadan mülteciyi sınır dışı etmede bir referans olarak kabul edilemeyeceğini ifade eden Güler, “Uluslararası hukukta 'Geri Gönderme Yasağı diye bir yasak var. Mülteci hukukunun en temel ilkesi. İnsanları kişisel bir değerlendirme yapmadan sığındıkları ülkeden geri göndermek yasak. Rapor, bu değerlendirme sürecinde kullanılıyor. Bir ülkenin genel yapısı tek bașına oraya gelen sığınmacıyı göndermeye yetmez. Yani bir ülke çok demokratik bir ülke olabilir, insan haklarına çok saygılı olabilir ama örneğin bir azınlığın ya da bir dezavantajlı grubun hakları çok ciddi surette çiğneniyordur. Mesela İran'da LGBTI bireyler ayrımcılı politikalarla yürütülüyor, bireyler idam cezası alıyorsa bu raporlarda yazılıdır, biz de kişiyi değerlendirirken 'Evet, bu ülkenin insan hakları problemleri bu'  diyebiliriz ve kişi şahsi durumu da değerlendirilerek ülkesine gönderilmez” dedi. 


 

Editör: Haber Merkezi