İzmir'den bir döküm işçisi Evrensel'e yazdı: 

Tezgahın düğme ya da şalterine basınca uykunun son kırıntıları da vücudu terk eder. Gün içerisinde birkaç dakika ve birkaç cümleyi geçmeyen sohbetler de öğle arasına kadar devam eder.

Bu sohbetler yapılan iş üzerine, kişisel sorunlar, bir gün önceki maçlar, tutmayan kuponlar, akşam izlenen filmler gibi çeşitlenir. Son iki haftadır işyerinde öğle paydoslarının en çok konuşulan konusu ise İstanbul seçimleri. Seçimler bir gün önce oynanan derbi maçından ve şampiyonluk yarışından bile daha fazla konuşulur oldu.

Ekrem İmamoğlu’nun kampanyasına para gönderen de var, seçimlerde görev almak için İstanbul’a gitmeyi düşünen de var.

Seçimlere dair çok farklı düşünceler tartışılıyor. Kimisi yolsuzlukları kapatmak için zaman kazanıyorlar diyor, kimisi Erdoğan birileriyle anlaştı. Ayrıntılandırmadan söyleyecek olursak, EYT ile ilgili hamle bekleyen de var, Öcalan ya da Demirtaş üzerinden Kürt sorununda hamle bekleyen de... Saadet Partisi ve cemaatle anlaşmış olunabileceğini söyleyen de var.

Ancak daha önceki seçimlerin tersine AKP’ye oy vermiş arkadaşlarımız tartışmalara daha az katılıyorlar. Oyların çalındığı iddiasına çok fazla itibar edilmiyor. Görünen o ki yenilenen seçimleri AKP kazansa bile onlar için bir Pirus zaferi olacaktır. AKP bildiğimiz parti gibi parti olma özelliğini yitiriyor. Devlet aygıtını ele geçirmiş olmanın rahatlığı ve pervasızlığıyla yapılanlar, söylenenler, iradesi hiçe sayılanlar, başkan yönetici ve kurucuların rahatsızlıkları kısık sesle de olsa dile getiriliyor.

Erdoğan beraber yola çıktığı bir kısım yol arkadaşlarını yitiriyor. Ortaya sürdüğü iddiaları ispatlayamıyor. Söylenen iftira niteliğindeki sözlerin doğru olmadığı açığa çıkarıldığında yüksek perdeden öfkeyle söylenen sözler ve tehditler inandırıcılığını zayıflatıyor.

AKP İstanbul seçimlerini verdiği vaatler ve icraatlar ile kazanır diyenlerin sayısı çok az... İşçilerin çoğu (AKP’ye oy vermiş olanların) artık her söylenene kayıtsız koşulsuz inanmıyor. Sorgulamaya başlıyor. Yolsuzluklarla ilgili suçlamalara karşı savunmasını “iktidara gelip de çalmayan var mı” oluyor. Hükümet, iktidar denilince de ilk akla gelen R.T. Erdoğan ve ailesi oluyorsa bu bile birçok şeyin zaten kaybedildiğini göstermez mi?

Bir döküm işçisi/ Aliağa

Editör: Haber Merkezi