AKP’li Cumhurbaşkanı tarafından Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan kayyuma karşı akademisyenlerin rektörlük binasına sırt dönme nöbeti 100’üncü gününde.

1 Ocak’ta Resmi Gazete’de yayımlanan kararnameyle, Boğaziçi Üniversitesi’nin özerk-demokratik yapısını bozmak isteyen AKP operasyonu başlattı.

Erdoğan, AKP milletvekili aday adayı Melih Bulu’yu dışarıdan Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör atadı. AKP’li kayyum rektör Bulu’yu üniversitelerinde istemeyen akademisyen ve öğrenciler de “Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz” diyerek direnişe başladı. Pek çok polis saldırısının gerçekleştiği eylemlerde 600’ü aşkın öğrenci darp edilerek gözaltına alındı. 27 öğrenci ev hapsi alırken tutuklanan öğrenciler de oldu. Kayyum Bulu, bu süreçte uzun bir süre yardımcı bulmakta dahi zorlandı. Akademisyenler tarafından protesto edilen ve tanınmayan kayyum, birçok göreve kendine yakın kişileri getirdi. Tüm bu antidemokratik uygulamalara boyun eğmeyen öğrenci ve akademisyenler, direnişlerinden vazgeçmedi. Kar, kış, yağmur, çamur demeden nöbetlerine devam eden akademisyenler, Güney Kampüs'te Rektörlük binası önünde bir araya gelerek kayyuma sırt dönmeye devam ediyor. "İstifa etmeyi düşünüyor musunuz?" sorusuna "Asla istifayı düşünmüyorum. Başta bu krizin 6 ay içinde biteceğini öngörmüştüm, öyle de olacak" diyen Bulu’ya karşı süren mücadeleden geri adım atmayan Boğaziçi Direnişi de 6’ncı ayına giriyor. Akademisyenlerin ise rektörlük binasına sırt dönme nöbetlerinin tam 100’üncü günü. “Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz” diye haykıran Boğaziçili akademisyenler BirGün’e konuştu. Akademisyenler dünkü nöbetlerinde Feyzi Erçin'e desteklerini açıkladı. Boğaziçili akademisyenler ellerinde taşıdıkları "Feyzi Hoca Yalnız Değildir" dövizleri ile rektörlüğe sırtlarını döndü.

Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Nazım Çapkın “Kampüsün sivil polis kaynadığını öğrencilerin toplandığını öğrendiğimiz andan itibaren, ‘Ait olduğumuz yer kampüstür’ diyerek kampüse gittik. Biz akademisyenlerin ve öğrencilerin yeri kampüs ancak polisin değil. Rektörlüğe sırtımızı dönerek tutmaya başladığımız nöbetler, ‘Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz’ sloganının ete kemiğe bürünmüş hali oldu” diye konuştu.

REKTÖRLÜĞE SIRTIMIZI YASLAMIYOR, DÖNÜYORUZ

Tüm antidemokratik uygulamalara rağmen eylemlerini barışçıl şekilde sürdürdüklerini vurgulayan Çapkın, “Rektörlük binasına sırtımızı dönerek bi nevi şunu diyoruz; sırtımızı yasladığımız değil, döndüğümüz bir makam var. Zor koşullarda bir araya geldik. Ancak her defasında alanları doldurduk. İmkânımız olduğu sürece meydandaydık. Bizim yüzümüzü döndüğümüz yüzlerce yıllık bir akademi” ifadelerini kullandı.

Son olarak Bulu’nun sözlerine yanıt veren Çapkın şunları söyledi: “Bulu 6 ay süreceğini kestiremez çünkü sadece kendi bireysel makamına ve kariyerine odaklı. Bizlerse Boğaziçi tarihinin yanı sıra özerk-demokratik üniversite mücadelesi veriyoruz. Bu nedenle de bu direnişin bir son kullanma tarihi yok.”

TALEBİMİZ ÖZERK DEMOKRATİK ÜNİVERSİTE

100 gündür devam eden Boğaziçi Direnişi’nin önemine dikkat çeken Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Seda Altuğ: “Kar, kış, yağmur, çamur demeden 100 gündür devam eden direniş, üniversiteye sahip çıkma konusundaki ısrarımızı ve kararlılığımızı bir kez daha gösteriyor” şeklinde konuştu.
Altuğ sözlerine şöyle devam etti: “Özerk demokratik üniversite; akademik özgürlüğün alt yapısı demek. Üniversitede araştırma ve eğitim olması için herhangi bir iktidar odağı veya fikrin tahakkümü altında olmaması gerekiyor. Üniversitelerde yaratıcı, yeni, topluma yararlı bilginin üretilmesi için özgürlüğe ihtiyacımız var.”

MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ

Boğaziçi Üniversitesi’nin demokratik yapısına vurgu yapan Altuğ, “Hocaların ders vermesinin veya okula girmesinin rektörlük kararıyla engellendiği, rektörlüğün hoşuna gitmeyen öğrenci faaliyetlerinin kısıtlanıp cezalandırıldığı, idari personelin hiçbir makul gerekçe olmadan görevinden alındığı yer üniversite olmaktan çıkar. Akademik ve idari birimlerin bir odak tarafından kontrol altına alınmaya çalışıldığı bir kurumda eğitim ve araştırma yapılamaz. Öğrenciler, hocalar ve idari çalışanlara düşmanlaştırıcı tutumla yaklaşarak üniversite yönetilemez. Bizim taleplerimiz belli. Biz çoğulcu ve demokratik ilkelere göre yönetilen, insanların içinde kendini huzursuz hissetmediği üniversitemizi geri istiyoruz. Kararlılığımız ve ısrarımız 100 gündür devam ediyor, edecek” dedi.

TÜM VARLIĞIMIZLA TEPKİ GÖSTERİYORUZ

Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Emekli Öğretim Üyesi, Doç. Dr. Zeynep Gambetti de “100 gündür her türlü zorluğa rağmen devam eden direniş, hocaları da gururlandıran bir durum. Hep Boğaziçi’nin demokratik yapısı diye bahsediyorduk şimdi ise bilfiil gördük, görüyoruz. Nöbetlerde 15 dakika sessizce duruyor yalnızca aklımızla değil tüm varlığımızla tepki gösteriyoruz” diye konuştu.

Tüm olumsuz hava koşulları ve pandemi tedbirlerine rağmen yılmadan devam eden nöbeti anlatan Gambetti sözlerine şu ifadelerle devam etti: “Kimi zaman nöbete giderken bugün kaç kişi olacak diye endişeye kapılıyordum. Gelecekler mi diye düşünürken bir bakıyordum ki sağdan soldan gelen cübbeli meslektaşlarımız dolduruyor meydanları. Bu 100 günlük süreçte kar, yağmur, çamur, ‘tam kapanma’lar oldu ancak direniş hep sürdü.” Boğaziçi’ndeki direnişin tüm ülkeye bir umut ışığı olduğunun altını çizen Gambetti, “Türkiye’de akademik direniş tarihi Barış Akademisyenleri süreciyle sonlandı. 2016’dan sonra KHK’lerle akademide direniş alanları kapatıldı. Akademisyenler sindirildi. Ülkede yapılan tüm antidemokratik atamalara, içi boşaltılan kurumlara da bir tepki Boğaziçi Direnişi” ifadelerini kullandı.

“Bu direniş bizim irademizin beyanı” diyen Gambetti sözlerini şöyle noktaladı: “Bulu istifa edene kadar direnişimiz devam edecek. Hukuki olarak da mücadelemiz sürüyor. Boğaziçi demokratik yapısına kavuşana kadar sürecek. Yaşadığımız süreçte taban demokrasi nedir onu görüyoruz.”

***

Hukuksuzluğun ve zorbalığın devamı

Kayyum rektör ve ona yakın isimler tarafından akademiye yapılan saldırıların ardı arkası kesilmiyor. Önceki gün de Batı Dilleri ve Edebiyatları bölümünün “Film Çalışmaları Programı” kapsamında, 2013 yılından beri yarı zamanlı olarak ders veren Feyzi Erçin’in yaz okulunda ders vermesi, Bulu’ya yakınlığıyla bilinen Rektör Yardımcısı Naci İnci tarafından onaylanmadı. Öğrenci ve akademisyenler, Erçin’e yapılanı sosyal medya gündemine taşıyarak tepki gösterdi. Öğrencilerinden ayrı kalma ihtimaline karşı üzgün olduğunu kaydeden Feyzi Erçin şu ifadeleri kullandı: “Bana yapılan gerçekleştirdikleri tüm atamalar, hukuksuzluklar ve zorbalıkların devam niteliğinde olduğu için kendimi bu olumsuzluklardan ayrı tutmuyorum. Yaşanan diğer hukuksuzluklardan çok da farklı değil. Öte yandan tüm bu antidemokratik tutuma karşı herkesin ne kadar kenetlendiğini görmek umut verici. Atanmış rektörün atanmış yardımcısı benim hakkımda kanaat sahibi, bunun da benim için bir anlamı yok. Ben sonuna kadar meslektaşlarım ve öğrencilerimin yanında olacağım. 100’üncü günde de meydandayım. Biz ilk günden beri bu direnişin böyle uzun soluklu olacağını biliyorduk. Ancak 100’üncü gün olunca da insan bir duygusallaşıyor.” (BirGün-Yaren Çolak)

(Fotoğraf-Can Candan)

Editör: Haber Merkezi