Mültecilerin özellikle sağlık alanındaki sorunlarına destek olan Halkların Köprüsü Derneği Başkanı Prof. Dr. Cem Terzi, yazılı açıklamayla dün imzalanan anlaşmayı eleştirdi. Dünyanın bu insanlık trajedisine verdiği yanıtın bir büyük hayal kırıklığı olduğunu belirten Terzi, "Mülteci sorununa gerçeklikle alakası olmayan mülteci-göçmen ayrımı üzerinden çözüm bulmaya çalışan AB, aylardır süren pazarlıkların ardından kendi içindeki itirazlara rağmen Türkiye ile anlaşmaya vardı. AB, Türkiye'den Avrupa'ya kontrolsüz geçişleri engelleyerek, 'Kale Avrupası'nı' korumasını ve ekonomik göçmenleri Türkiye'de tutmasını istemekte ve buna karşılık Suriyeli mültecilerden bir kısmını alacağını vaat etmektedir. Bu şekilde Türkiye mülteciler için açık hava hapishanesine çevrilecektir. Bu korkunç pazarlıklar başta mülteciler olmak üzere herkese, mülteci krizinin aşılmasında insan haklarının hiçbir zaman temel odak olmadığını, büyük bir hayal kırıklığı yaşatarak bir kez daha gösterdi" dedi.

Bu pazarlığa şaşırmadıklarını, Avrupa'daki mülteci düşmanı durumun yeni olmadığını hatırlatan Terzi, Uluslararası Göç Örgütü'nün verilerine göre bu yıl 1 Ocak-15 Mart arası, 150 binin üzerinde mültecinin Avrupa'ya ulaştığını açıkladı. Aynı sürede 354'ü Ege Denizi'nde olmak üzere 456 mültecinin Akdeniz'in sularında yaşamını yitirdiğini, oysa 2015'in ilk üç ayında sadece 17 mültecinin Ege Denizi'nde öldüğüne dikkat çeken Terzi, bu artışın sorumlusunun Avrupa devletleri olduğunu savundu. Terzi, AB ile Türkiye arasındaki anlaşmanın hayata geçemeyeceğini de belirtip şu bilgileri verdi,

"Zorla sınır dışı edilmeye çalışılacakların sadece küçük bir kısmının bile direnç göstermesi durumunda, kamplarda, tren istasyonlarında ya da havalimanlarında nasıl manzaralar ortaya çıkabileceğini tahmin edebilirsiniz. Bu durum beraberinde sadece daha fazla polis şiddetini ve insan hakkı ihlallerini getirecektir.

Varılan anlaşmalara rağmen, Türkiye'nin kendileri açısından mülteci statüsü elde edemedikleri ve makul yaşanabilir bir imkan bulamadıklarının farkında olan mülteciler ise yollara düşmekten vazgeçmeyecektir. Avrupa yasal yollardan geçiş imkanını sağlamadığı sürece mülteciler insan kaçakçıları ile iletişime geçmeye devam edecektir. Ne NATO gemileri ne tel örgüler, onları 'umut' yolculuğundan vazgeçirmeyecektir. Öte yandan Türkiye yeni mülteci akınları ihtimaline karşı, çok övündüğü ve aslında milyonlarca insanın bugün hayatta olmasını sağlamış olan açık kapı politikasından vazgeçmiş durumda. Türkiye sınırındaki, sınır ötesi kamplara yerleştirilen on binlerce mülteci Türkiye'ye girebilmek için kapıların açılmasını bekliyor. Bütün dünyaya sesleniyoruz. Avrupa'ya gitmek isteyenler için yasal ve güvenli yollar açılmalı, güvenli geçiş sağlanmalı. İnsan hakları ihlallerine ve insan ölümlerine yol açan güvenlikçi ve mülteci karşıtı sınır politikalarına son verilmeli. Türkiye, Mültecilerin ülkeye kabulü konusunda başka ülkelere örnek olabilecek açık kapı politikasına geri dönmeli. Geri Kabul Anlaşmasını kabul etmemeli, mültecilerin zulüm görecekleri ülkelere gönderilmesine aracı olmamalı, 1951 Sözleşmesi'ne konulan coğrafi sınırlama kaldırılmalı. Avrupa dışından gelenlere de mülteci statüsü sağlanmalı. Türkiye'de doğan çocuklara vatandaşlık hakkı verilmeli."

Editör: Haber Merkezi