İsminin gizlenmesini isteyerek, ‘sabah ezanından rahatsızım’ diyen yurttaşa Anayasa Mahkemesi, ‘Demokratik hoşgörü’ hatırlatması yaptı

D.Ö’nün başvurusunu Haziran ayında reddeden Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararı bugünkü Resmi Gazete’de yayımlandı.

İBADETE ZORLANIYORUM

BirGün Gazetesi'nden Nurcan Gökdemir'in haberine göre; kararla ilgili olayda, D.Ö. evinin çevresindeki cami ve mescitlerden sabah saatlerinde hoparlörlerle yüksek sesli ezan okunmasından rahatsız olduğunu ifade etti. Başvurucu, rahatsızlığının idarenin kusurundan kaynaklandığını belirterek, önce İzmir Valiliğine başvurdu, ret yanıtı alınca da İzmir 3. İdare Mahkemesinde tazminat davası açtı. D.Ö. davadan da sonuç alamayınca AYM’ye başvurdu.

DEVLET DİN PROPAGANDASI YAPIYOR

D.Ö, rahatsızlığın yanı sıra mensubu olmadığı Sünni mezhebinin dinî ayin ve törenine katılmaya zorlandığını, semtte yaşayan insanların çoğunluğunun sabah saatlerinde namaza gitmemesine rağmen uygulamanın devlet eliyle devam ettirildiğini, devletin bir dinin propagandasını yaparak kişilerin huzur ve sağlıklı bir ortamda yaşamasınısağlama yükümlülüğünü yerine getirmediğini ifade etti. D.Ö. ayrıca özel hayatın korunmasını isteme hakkı, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı, din ve vicdan özgürlüğü ilelaiklik ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini kaydetti.

EZAN DEVLETİN YÜKÜMLÜLÜĞÜ

AYM’nin görüşünü sorduğu Adalet Bakanlığı yanıtında, ülkenin çoğunluğunun Müslüman olduğunu, ezanın, İslam'ın tüm mezheplerinde kabul edildiğini, ayrımcı bir yönünün olmadığını, toplumun birçok kesimi tarafından içselleştirilmiş ve kültürünün parçası haline gelmiş bir uygulama olduğunu bildirdi. Yazıda, gelinen tarihsel süreç içinde ezan okunması konusunda devletin negatif yükümlülüğünün bulunduğu da ileri sürüldü.

SOMUT DELİL YOK

Mahkeme, ret gerekçelerini açıklarken başvurucunun, sabah namazı için ibadethanelere giden cemaatin azlığını belirterek ezan okunma ihtiyacını sorgularken yüksek ses ölçümdeğerleri, konuta mesafesi ve ses cihaz açıları gibi somut verileri başvurusuna eklemediğini bildirdi. Sabah saatlerinde yüksek sesle ezan okunmasından rahatsız olan bireyin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı ile çoğunluğun inancının gereği olan, ezanın sesinin kamusal alana verilmesi konusunda toplumun menfaatinin dengelenmesi gerektiği de belirtildi.

HOŞGÖRÜ VURGUSU

Bu menfaatlerin demokratik toplumlarda çoğulculuk ve hoşgörü temelinde dengelenmesi gerektiği görüşü de dile getirilerek gerekçeli kararda şöyle denildi:

‘’Demokratik hoşgörü ve çoğulculuk, toplumun büyük çoğunluğunun inancı doğrultusunda bazı uygulamalara izin verilmesini kaçınılmaz kılmakta ve bir arada yaşamanın getirdiği bu tür kültürel ve dinî uygulamalara belli ölçüde tahammül etme yükümlülüğü doğurmaktadır. Fakat bu yükümlülük, uygulamaların bireylerin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkını ihlal edecek boyuta ulaşmasına ve katlanılamaz bir yük teşkil etmesine izin verilmesi anlamına gelmemelidir.

Kamusal makamların olaya gereken özenle yaklaşmadıkları ve kamusal ve bireysel menfaatleri gerektiği şekilde değerlendirmedikleri, başvurucunun maddi ve manevi varlığını koruma hakkının korunması bağlamında kamusal makamların negatif ve pozitif yükümlülüklerini yerine getirmedikleri sonucuna varılması mümkün değildir.’’

Editör: Haber Merkezi