İzmir Adliyesi E Blok 4. Kat Baro Biriminde yapılan basın açıklamasını İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezi Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Avukat İlke Erol yaptı.

Açıklamaya, İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan, yönetim kurulu üyeleri ile avukatlar katıldı. Önceki gün Adana'nın Aladağ ilçesindeki bir tarikat yurdunda çıkan yangında "11'i kız öğrenci ve 1'i görevli olmak üzere 12 kişinin hayatını kaybettiği, 22 öğrencinin de yaralandığı haberiyle bir kez daha derinden sarsıldıklarını ve kamu vicdanında insanlık mahkum olmuştur" diye konuşan Avukat İlke Erol, “Geçmişte yaşadığımız Konya Balcılar'da, Diyarbakır'ın Kulp ilçesinde küçük yaştaki çocukların kaldığı yurtlarda çıkan yangınlarda çok sayıda çocuğumuz yaşamlarını kaybetmiş ve sorumluları halen cezalandırılmamıştır. Bu vahim olaylar devletin eğitim politikalarının yerle bir olduğunu gözler önüne sermektedir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın, 41. maddesi gereğince, Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar. Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi başlıklı 42. Maddesi gereğince de, kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir. Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz" diye konuştu.

"YURTLAR MEVZUATA UYGUN YAPILMALI"

İlke Erol, “İzmir Barosu olarak Adana'nın Aladağ ilçesindeki özel öğrenci yurdunda çıkan yangında ihmali olan tüm sorumluların kısa zamanda cezalandırılmasını müdahil olarak takip etmenin yanı sıra Türkiye genelinde ve özellikle İzmir'de bulunan devlete, dernek ve vakıflar ile şahıslara ait öğrenci yurtlarının yasal mevzuata uygun olarak denetimlerinin yapılıp yapılmadığının da takipçisi olacağımızın bilinmesini istiyoruz. Yapılan denetimlerde koşullara uygun olmadığı saptanan yurtların kapatılması konusunda yetkilileri görevlerinin gereğini yapmaya ve ihmali olanlar hakkında suç duyurularında bulunmaya davet ediyoruz. Ayrıca benzer olaylarla tekrar karşılaşmamak üzere bu konuda mevcut mevzuatlar da gözden geçirilmeli. Yurtlarda kalan çocukların can güvenlikleri ile ilgili olanların Avrupa standartlarına yükseltilmesini, her bir yurda özel olmak üzere can güvenliği risk analizlerinin ilgili mesleki kuruluşlarca yapılmasının sağlanmasını, acilen ilgili kurumlardan talep ediyoruz" ifadesini kullandı.

"BAŞKA ÇOCUKLAR ÖLMESİN"

İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan da “Bu tür olaylar son zamanlarda sık sık yaşanmaya başlandı. Devlet yurtlarda denetim yapmadığı aşikardır. Olay yeri incelemesinde yurdun yasal mevzuata uygun yapılmadığı ortaya çıkmıştır. Kapı, çabuk yanabilen PVC'den yapılmış, çocuklar alevlerin çoğalması nedeniyle kendilerini dışarı atamamış. Birbirlerine sarılarak ölmüşler .Burada denetimsizlik var. Kafa kol işleri ile bu yurt yapılmıştır. Bu tür yurtların açılmaması lazım. Sürekli buna benzer olaylar yaşandı. Alınamayan tedbirlerden dolayı onlarca mahsum çocuğumuz ölmektedir. Çocuklar bizlerin geleceği ve ülkenin umudu. Bu çocukların ölmemesi için devlet gerekli tedbirleri almalı. Eğer gerekli denetim ve tedbir alınsaydı belki de bu yangında kimsenin burnu bile kanamayacaktı. Baro olarak Özgecan davası ile diğer illerde meydana gelen çoçuk hakları ihlalleri ile ilgili davalarmüdahil olduğumuz gibi bu davaya da müdahil olacağız. Başka çocuklar ölmesin diye bu davanın sonuna kadar takipçisi olacağız" diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi